Gençler eğitimini yarıda bırakabilir

Özel üniversitelerin yaptığı fahiş zam oranlarını eleştiren Eğitimsen İzmir Üniversiteler 3 No’lu Şube Hukuk Sekreteri Doğan, gençlerin birçoğunun eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalabileceğini söyledi.

Haber Giriş Tarihi: 07.09.2024 08:21
Haber Güncellenme Tarihi: 07.09.2024 08:21

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER- Bazı özel üniversiteler YÖK’ün belirlediği yıllık Tüketici fiyat endeksi(TÜFE) oranının üzerine çıkarak kayıt ücretlerine yüzde 100’ün üstünde zam yaptı. Bu kapsamda eğitimi bir ticaret unsuru olarak görmekle suçlanan özel üniversiteler eleştirilerin odağı oldu. Eğitimsen İzmir Üniversiteler 3 No’lu Şube Hukuk Sekreteri Ali Haydar Doğan ise zam oranları hakkında “Anayasa’da kar amacı gütmeyecekleri vurgulanan özel üniversiteler yüksek ücretler isteyerek gençlerin üzerindeki baskıyı, stresi ve karamsarlığı artırmaktadır. Geldiğimiz nokta ve konuştuğumuz husus ekonomikmiş gibi gözükse de asıl sorunumuz eğitim, kültür, sanat, hukuk ve siyaset gibi sosyal ve bireysel hayatımızı belirleyen alanlardaki çağ dışı uygulamalardır” açıklamasında bulundu.

NİTELİKSİZ VE TİCARİ HALE GETİRİLMEKTEDİR

“Aldığımız bilgiler bazı özel üniversitelerin YÖK’ün koyduğu yıllık TÜFE oranı sınırının da üzerinde zamlar yaptığı yönünde” diyerek sözlerine başlayan Doğan, “Anayasa’da kar amacı gütmeyecekleri vurgulanan özel üniversiteler yüksek ücretler isteyerek gençlerin üzerindeki baskıyı, stresi ve karamsarlığı artırmaktadır. Öğrencilerin bu konuda hukuki yollara başvurma hakkı bulunmakla beraber hukuk sistemimizin geldiği noktada insanları bezginliğe itmektedir. Bu gençlerimizin devlet üniversitelerine geçme imkanları da çok sınırlı. Öte yandan devlet üniversitelerindeki sorunlar da çok fazla. Devlet üniversitelerinde öğrenimine ara veren öğrenci sayısı her geçen yıl artmaktadır. Bu noktadan sonra özel üniversitedeki gençler ya eğitimlerini yarıda bırakmakta ya da daha niteliksiz olup “mezun” olma imkanı daha kolay özel “apartman” üniversitelere geçişler yaparak girdikleri bu cendereden bir an önce çıkmanın yollarını aramaktadırlar. Yani yükseköğretim daha niteliksiz ve ticari hale getirilmektedir” dedi.

DİĞER MAĞDUR KESİM ÖĞRETİM ELEMANLARI

Zamların ve özel üniversitelerde yaşanan sorunların yalnızca öğrenciler bakımından değil öğretim elemanları açısından da değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Doğan, “Öğrencilerden alınan bu ücretler yükseköğretimin niteliğine yakışır alanlarda da kullanılmamaktadır. Bu özel üniversitelerde bir diğer mağdur kesim buralarda görevli öğretim elemanlarıdır. Lehlerine olan yasal düzenlemeler dahi çeşitli kurnazlıklarla by-pass edilerek buradaki bilim emekçileri mağdur edilmektedir. Böylece niteliksiz eğitimin tüm şartları oluşturulmaktadır. Yükseköğretimdeki özel-devlet ayrımı akademi camiasını ayrıştıran iki farklı paralelde işleyen bir yapı oluşturmaktadır. Bunun akademi dünyasında yarattığı handikapları bulunmakta olup kaynaklarını verimsiz kullanan bir ülke haline gelmiş oluyoruz. Farklı kulvarlarda farklı amaçlarla bölük pörçük neredeyse birbirinden habersiz ilerleyen iki yapı oluşmuş durumda. Hem öğrencilerimiz için hem de akademi dünyasının bilim emekçileri için tek kurtuluş yol örgütlenmedir. Örgütlenerek bu vahim durumdan kurtulmanın gereklerini söylemlerimizle eylemlerimizle ortaya koymalıyız” şeklinde konuştu.

ORTAK MÜCADELE HATTI OLUŞTURULMALI

Özel üniversitelerin eğitime sistemine verdiği zarar dolayısıyla toplumu zedeleyen bir sorun haline geldiğini vurgulayan Doğan, “Geldiğimiz nokta ve konuştuğumuz husus ekonomikmiş gibi gözükse de asıl sorunumuz eğitim, kültür, sanat, hukuk ve siyaset gibi sosyal ve bireysel hayatımızı belirleyen alanlardaki çağ dışı uygulamalardır. Bu, tekrar söyleyerek, ancak örgütlenmeye gösterilecek dirençle durdurulabilir. Bu çerçevede, yükseköğretimdeki ticarileşmenin ve ayrışmanın getirdiği olumsuzlukları aşmak için örgütlenme ve kolektif mücadele çağrısı yapıyoruz. Öğrenciler ve akademisyenler arasında dayanışmayı artırarak, ortak bir mücadele hattı oluşturmak önemli. Sendikalar, öğrenci dernekleri ve diğer topluluklar bu konuda merkezi bir rol oynayabilir. Öğrencilerin ve öğretim elemanlarının hukuki haklarını savunabilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılması, bu hakların etkin bir şekilde kullanılabilmesi için sistemin güçlendirilmesi gereklidir. Eğitimdeki eşitsizliklerin ve ticari yaklaşımın farkında olunması ve bu konuda kamuoyunu bilinçlendirmek de önemlidir. Eğitimdeki sorunlar sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel sorunlardır. Eğitim sisteminin temelinden yeniden yapılandırılması gereklidir. Bu, devlet ve özel sektör arasındaki dengesizlikleri ortadan kaldırmak ve eğitim kalitesini artırmak için kapsamlı reformları içermelidir” diye konuştu.

ÖĞRENCİLER VE VELİLER ENDİŞE DUYUYOR

Bu sene üniversiteye gidecek öğrencilerden biri olan Özge Ünal ise fahiş zamlar hakkında: “Özel üniversitelerin kendi sayfalarına girdiğimizde bu seneki ve geçen seneki fiyatlandırma tablosunu görebilirisiniz. 2023-2024 dönemindeki ücretlendirme ile 2024-2025 dönemindeki ücretlendirme arasında çoğu vakıfta neredeyse 2 buçuk kat fark bulunmakta. Bu vakfın bulunduğu konuma göre de değişmekte. Örneğin İstanbul’da olan vakıfların ücretleri İzmir’e göre daha pahalı. Ve vakıfların nasıl bir artış tablosu izlediği hakkında kimsenin bir bilgisi olmadığı için öğrenciler ve veliler bir dahaki dönem fiyatı hakkında endişe duyabiliyor. Aynı zamanda özel üniversiteye başladığımız zaman ve memnun kalmadığımız zaman devlet üniversitelerine geçişte zor bir durum” şeklinde konuştu.