SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER - Asgari ücret Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından açıklandı. 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak belirlendi. Rakamın açıklanmasıyla kamuoyunun geniş kesimlerinden tepki yağdı. 2024 yılında 8 buçuk milyon asgari ücretli açlık ve yoksulluk sınırı altında çalışırken 2025 yılında asgari ücretli bu defa daha zorlu koşullarda yaşayamaya çalışacak. Bugün yapılacak olan Bakanlar Kurulu toplantısında kamuoyunun bir zam daha yapma ihtimalinin olduğu ifade edilirken bu zammın yapılması durumun da bile asgari ücretlinin enflasyon altında ezileceği belirtiliyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, açıklanan rakamı kölelik olarak ifade ederken Ekonomist Fatih Güneş ise ihracatçının yükünün vergiler üzerinden hafifletilmesi durumunda asgari ücrete emekçiyi ezmeyecek bir zam yapılabileceğini ifade etti.
Açıklanan rakam ile emekçilerin kölece bir çalışma sistemine tabii edilmek istendiğini söyleyen Sarı, bu rakamların işçiyi toplumsal patlamaya sevk edeceğinin altını çizdi. Sarı, “DİSK olarak asgari ücret için 36 bin liralık bir rakam belirlemiştik. Yoksulluk sınırının 70 bin olduğu bir dönemde hanede 2 kişi çalışırsa haneye 72 bin girer ve bireyler yaşamlarını idame ettirir. Bu rakam yoksulluk düzeyinde bile olsa en azından günlük yaşam sekteye uğramazdı. Ama asgari ücret komisyonu toplanmaya başladığı günden beri bunun bir maskeli balo olduğunu biliyorduk. Bu maskelerin arkasında gerçek yüzlerin yattığını ve o sahte yüzlerin dün akşam itibariyle ortaya çıktığını gördük. İşverenlerin ve kapitalistlerin kölece bir düzen, kölece bir çalışma sistemine tabi tutmak istediği asgari ücretler için belirlenen 22 bin lira kabul edilir bir rakam değil. İzmir'de ortalama ev kiralarının 15-25 bin lira arası olduğu bir hikâyede 22 bin liranın hiçbir şeye yetmeyeceğini ve işçileri toplumsal patlamanın içerisine atacağını; eti senin kemiği benim diyen patronlara teslim edildiğini buradan ifade etmek istiyorum. Bir kişinin iki dudağı arasında belirlenen rakamların insanları yoksullaştırdığını bir kez daha ifade ediyoruz. Demokrasi işçinin ekmeğidir. Demokrasinin ve sendika örgütünün olmadığı hiçbir yerde işçiler kendi bireysel gücünü kullanarak hak ve adalet mücadelesini veremezler. İşçilerin üretimden gelen güçlerini göstermek adına genel grev, genel direniş altında örgütlenmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyorum. Maskeli balonun son bulduğunu ve gerçek yüzlerinin ortaya çıktığını, insanların bırakın açlık sınırını, açlık sınırına bile yaklaşmayan rakamlarla ölüme mahkûm edildiğini, eti senin kemiği benim diyen bir anlayışın ürünü olarak yoksullaşmaya doğru adım adım gidiyoruz” diye konuştu.
Asgari ücret toplantılarının beklentileri karşılayamadığını belirten Güneş, hazinenin ücretleri karşılamayacak durumda olduğunu belirtti. Güneş, “Asgari ücretle ilgili toplantılar, çalışmalar yapıldı. Ama bu kadar toplantılara, çalışmalara gerek olmayacak bir rakam açıkladılar. İlk toplantıda da bu rakam açıklanabilirdi. Demek ki sendikanın ve çalışanın hiçbir talebi değerlendirilmeye alınmamış. Politik tarafına bakıldığı zaman Mehmet Şimşek'in Ekonomi yönetiminin, halkın tepkileri, milletvekillerinden hatta belediyelerden gelen tepkileri hiçbir şekilde dikkate almadığını gösteriyor. Bu da bize Şimşek'in maliye ve ekonomi politikasının 2025 yılında da hiçbir tepkiye kulak asmayacağını gösteriyor. Şimşek, ‘2024 yılına kadar ben sizi taşıdım, bazı projelerinize onay verdim ama bu dakikadan sonra ben yokum’ demiştir, bu asgari ücret rakamıyla. Rakamsal ve ekonomi boyutuna bakacak olursak Türkiye Cumhuriyeti hazinesinin ne kadar hassas olduğunu da gösteriyor. Asgari ücretin açıklanmasıyla beraber emekli aylığı, dul aylığı, çalışan emekli aylığı, stajyer maaşları dahil birçok rakam da belirlenmiş oluyor. Olay sadece çalışana verilen maaş değil… Özellikle hazinenin ödemesi gereken bu maaşlar asgari ücrete bağlıydı. Bu da şunu gösteriyor; Türkiye Cumhuriyeti hazinesi ve maliyesi bunu karşılayabilecek güçte değil. Bu kadar tepkilere, taleplere rağmen bu rakamı karşılayamadılar. Halbuki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘Asgari ücrette her kesimi memnun edecek bir rakam açıklayacağız’ demişti. Ama Erdoğan gibi tecrübeli bir siyasetçinin bu açıklamasına rağmen böyle bir rakam hayal kırıklığı yaşattı” değerlendirmesinde bulundu.
ASGARİ ÜCRETLİDEN ÇIKARMAK YERİNE VERGİLERDEN DÜŞEBİLİRLERAsgari ücretin ihracatçının beklentisine göre belirlendiği eleştirisinde bulunan Güneş, bunun yerine ihracatçının vergilerinden indirim yaparak ücretlere gereken zammın yapılabileceğini belirtti. Güneş, “Asgari ücret açıklanmadan önce de 2025 yılı çok zor geçecek bir yıldı. Lakin bu asgari ücretlerle 2025'in çok daha zor geçeceği tahmin ediyorum. Bir yandan da ihracatçıların asgari ücret baskısı vardı. Yükseltilmemesi yönünde baskıları vardı. İhracatçılar, TCMB ve ekonomi yönetiminin dövizi dizginlemesinden dolayı rekabet güçlerini kaybetmişlerdi. İşçilik tutarını döviz bazında hesapladığınız zaman ihracat maliyetlerine etki ediyor. Şimdi yüksek asgari ücret açıklandığı zaman bu defa ihracatçılar ‘Bakın biz çok yüksek kalıyoruz dünya piyasasından’ diye tepki veriyordu. Ama dünya piyasasından yüksek kalmamızın sebebi sadece asgari ücret değildi, dövizin dizginlenmesi, maliyetlerin artması idi. Bizler konuya hep tek kanaldan bakıyoruz. Sanki ihracatçının tek maliyeti işçiye verilen maaşmış gibi düşünülüyor. Sektörel değişiklik gösterse de bir ürünün içerisindeki işçilik payı yüzde 25'i geçmez. Madem siz ihracatçıya destek verecekseniz bunu gariban işçinin asgari ücretinden çıkarmak yerine neden ihracatçının vergilerini düşürmüyorsunuz? Neden ihracatçıdan ham maddeden aldığınız vergiyi düşürmüyorsunuz? Neden ihracatçının finans giderlerini düşürmüyorsunuz? İhracatçı şu an yıllık yüzde 50-60 dolaylarında kredi faizleri kullanmak zorunda kalıyor. Siz bu rakamı yüzde 20’lere 25’lere çekin. İhracatçı o zaman işçisine 30 binde, 35 binde maaş verir. İhracatçı metal alıyor, madem öyle demirden KDV’yi alma. İhracatçı araç alırken aldığın yüzde 120 ÖTV’yi almayabilirsin. İhracatçının çalıştırdığı personel haricinde, kullandığı enerji maliyetlerinde, enerji dağıtım şirketlerinin o yazdığı koca koca faturaları düşürebilirler. Bunlar onların elinde, yapılabilir. Bu tamamen zam yapmamak için bir mazeret arayışı. İhracatçıyı ayakta tutmak için yaptık diyecekler, işveren ile görüştük bu rakam belirlendi diyecekler. Sen patronun elektrik faturasından kıs, doğalgaz faturasını kıs. Patron için fark etmez. Sen bunları kıs işçiye zaten hakkı verilir. Bu patronunda işine gelir” şeklinde konuştu.
ARA ZAM ERKEN SEÇİM DEMEKAsgari ücrete temmuz ayında bir ara zam verilmesi erken seçim hazırlığı olabileceğini söyledi. Güneş, “Ekonomi piyasası olarak böyle bir karar bekliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha önce de bu tarz hamleleri olmuştu. Çünkü kendisi de ciddi ve iddialı söylemlerde bulunmuştu. Erdoğan için bir makas bırakıldı diye düşünüyorum çünkü rakam çok düşük çıktı. AK Parti ya da Cumhur İttifakı temmuz ayında bir ara zam yapıp kasımda ülkeyi erken seçime götürebilir. Buradan bir kahramanlık hikayesi çıkarılmak isteniyor olabilir. Yılın ortasında bir zam açıklanması durumunda ise zam daha taze iken erken seçim kararı açıklanabilir” diyerek sözlerini tamamladı.