Enflasyonist ortamda insanlar paralarını korumak adına altına yönelirken; o altınları aldıkları kuyumcular ise enflasyon muhasebesi uygulaması ile kendini korumakta zorlanıyor. Kuyumculuk sektörünün içinden geçilen ekonomik süreçte yaşadığı sorunlar hakkında açıklamalarda bulunan İzmir Ticaret Odası Mücevher, Saat ve Hediyelik Eşya Grubu Komite Başkanı Bülent Bayırcılar, vergi politikaları ve mali suçlarla mücadele kapsamında yapılması istenilen uygulamaların kuyumculara yük bindirdiğini söyledi. Artan altın fiyatları nedeniyle giderek artan sahte ve ayarı düşük altın tehlikesine değinen Bayırcılar, sektörde artık yeni eleman yetişmediğine de dikkat çekti.
SAHTE VE DÜŞÜK AYAR ALTIN SORUNU
Fiyatların yükselmesiyle dolandırıcıların sektöre ilgisinin arttığını belirten Bayırcılar, artan sahte ürün ve laboratuvar üretimlerine dikkat çekti. Söz konusu ürünlerin tespitinin zor olduğunu aktaran Bayırcılar, “Artan sahte ve düşük ayarlı ürünler ve laboratuvarda üretilen doğalı ile birebir ayni fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip mücevher tasları da ayrı bir sorun ve tehlike olarak karsımıza çıkıyor. Söz konusu ürünlerin tespitinin basit gemoloji cihaz ve aletleri ile yapamadığını bu sebep ile Türkiye’de Darphane Genel Müdürlüğü tarafından yetkilendirilmiş 5 adet Laboratuvardan birinde mücevher taşlarının sertifikalandırılması veya kontrol ettirilmesi gerekmektedir, bu işlemi İzmir’de Kuyumcular Odası Gemoloji Laboratuvarı ve bir özel Laboratuvar yerine getirmektedir. Sektörde sahte veya düşük ayar altın olayı çok yaygınlaştı. Altının değeri arttıkça kötü niyetli şahısların gözü de bu sektöre döndü. Düşük ayarlı, sahte ve kaplama altın şeklinde uygulamalar yapılıyor. Bu durumdan sadece son tüketici değil kuyumcularda çok mağdur. Çoğu kuyumcu şu ana kadar dikkatsizlik sonucu düşük ayar altın alıp zarar etme durumunda kalmıştır. Odaların sadece kuyumcuları kontrole yetkisi var, odaların hiçbir yaptırım gücü yok” diye konuştu.
SAKLAMA KOŞULLARI ALTINI BOZDUYOR
Altın yatırımcısı için saklama koşullarının tedirginlik yarattığını aktaran Bayırcılar, bankalarda kasa sorunu olduğunu söyledi. Saklama problemi nedeniyle insanların altını bozdurmak zorunda kaldığını dile getiren Bayırcılar, “Sektörümüz biraz zevk işi olduğu için ekonomik durgunluk bizi de etkiliyor. Her şeyiniz tamsa gelip bir altın alırsınız. Yatırım aracı olarak görenler de saklama koşullarından dolayı tedirgin. Bankalar çoğunlukla kasa yok diyerek geri çeviriyor. Saklama problemi olduğu için insanlar genelde altını kendi kullanımına uygun yatırım aracına çeviriyor. Kendi kullanacaklarını ayırıp kalanını ev almak araba almak için bozduruyor” dedi.
TAŞLARIN ENERJİSİ VAR
Ekonominin durumuna göre insanların renkli taşa veya altına yöneldiğini belirten Bayıcılar, bazı taşların insanların sinir ve stresine iyi geldiğini dile getirdi. Taşların enerjisi konusunda bilimsel çalışmaların da olduğunu aktaran Bayırcılar, “İnsanlar şu an doğal enerji, meditasyon gibi şeylere ilgililer bu yüzden de mücevhere yönelebiliyorlar. Eskiden biz de yok derdik ancak sonradan bilimsel çalışmalar taşların bir enerjisi olduğunu ortaya koydu. Her taşın kişiye göre bir etkisi var yani herkese aynı etkiyi göstermiyor. Ekonomi düzeldikçe renkli taşlara ilgi artıyor, ekonomi daralınca ise işçiliksiz 22 ayar bilezik ve darphane ürünlere yöneliyorlar. Ametist taşı ve sarı safirin sinir ve stres gibi durumlara iyi geldiği söylenir. Genellikle tene teması istenir ama bazı kişiler de cüzdanın da taşıyor” şeklinde konuştu.
KUYUMCULARA ÇOK FAZLA YÜK BİNİYOR
Mali suçlarla mücadele kapsamında devletin haklı olarak uyguladığı bazı tedbirlerin kuyumculara çok fazla yük bindirdiğini dile getiren Bayırcılar, bazı müşterilerinin prosedürleri sorguladığını söyledi. Tüm mücevher taşlarında da yüzde 20 KDV alındığı bilgisini paylaşan Bayırcılar, “Devlet her şeye düzenleme getiriyor. Saatlere getirilen ÖTV’den, çifte vergilendirmeden saatçi esnafımızda mağdur durumda. Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun (MASAK) kara para aklanmasına yönelik getirdiği uygulamalar var. Bu uygulamalar ile kuyumculara çok fazla yük bindi. 185 bin lirayı geçmesi durumunda TC Kimlik No, doğum yeri, ıslak imza, kimlik fotokopisi, ikametgah bilgileri gibi prosedürler var. Bu para kuyumcuya zaten bankadan havale ediliyor. Bankanın yapmadığı iş kuyumcuya yüklenmiş durumda. Bu kadar prosedür karşısında sıkıntılar çıkabiliyor insanlar kimliğini vermek istemeyebiliyor neye imza attıklarını sorguluyorlar. 7 bin liranın üzerindeki satışlarda kredi kartı veya banka kartı veya Eft zorunluluğu getirildi ödeme bu şekilde olunca zaten banka bu kişinin tüm bilgilerine sahip. Kuyumcudan bunu tekrar isteyerek kuyumcuları neden yoruyorsunuz? En büyük banknotumuz 200 lira insanlar bir bilezik almaya elinde torbayla geliyor. Para say, sahtelik kontrolü yap bir de bunlarla uğraşıyorsunuz” diye açıklamalarda bulundu.
ENFLASYON MUHASEBESİ SEKTÖRE YÜK
Uygulanan vergi politikasının ellerindeki altına mal olduğunu aktaran Bayırcılar, enflasyon nedeniyle artan altın fiyatlarının ellerindeki altın miktarını değiştirmediğini belirtti. Verginin kilogram bazındaki artışa göre yapılmasının daha doğru olacağını aktaran Bayırcılar, “Bir esnafın elindeki işletme sermayesi olan altına bankada faizde duran para gibi muamele edilmesi ve her sene değer artışı bir karmış gibi kabul edilerek vergilendirilmesi büyük haksızlık, eğer bu esnaf ticaret hayatına son verecekse tamam o zaman bu uygulama yapılsın bunun dışında bu uygulama kuyumcuları kayıt dışı uygulamalara itmektedir. Bizim devletten isteğimiz bu uygulamayı kaldırsınlar eminin 2 yıl sonra şu anda kuyumculardan tahsil edilen verginin fazlasını devlet tahsil edecektir. Eğer bizim dediğimiz olmaz ise enflasyon muhasebesine geri dönsünler. Diyorlar ki ‘senin sene başında 1 kilo altının 3 milyon liraydı yıl sonunda 4 milyon oldu aradaki 1 milyonun vergisini ver’ Tamam ama benim altınım hala 1 kilo. Bu konuda demircilik sektörünü örnek gösterip ‘onlar yapıyor’ diyorlar. Demircilikte sirkülasyon yüksek mal 1 hafta durmuyor depoda ama bizde öyle mallar var ki 2-3 sene tezgahta duruyor. 3 sene önce bin liraya aldığım 10 gram bilezik var devlet diyor ki ‘o bilezik 10 bin lira oldu 9 bin lira karın var bunun yüzde 30-40’ını bana vergi olarak ver’ benim bileziğim hala 10 gram benden o vergi alınırsa elimdeki malın yarısı alınmış oluyor. Bileziğin fiyatının artmasının nedeni enflasyon. Eğer benim sene başında 1 kilo olan altınım yıl sonunda 1 buçuk kilo olduysa evet benden gel 500 gramın vergisini al bu çok normal bir şey” diyerek görüşlerini aktardı.
YÜZÜK TAMİRİ YAPAN KALMAYABİLİR
Sektör içindeki birçok kademede eleman sıkıntısı çekildiğini söyleyen Bayırcılar, teknolojik gelişmeler ile birlikte üretim sürecinin değişime uğradığını vurguladı. Eğitim maliyetlerinin yüksekliğinden ötürü gençlerin kendini geliştirmekte zorlandığını da belirten Bayırcılar, açıklamalarını şu sözler ile bitirdi: “Sektörde yeni nesil eleman yetişmiyor. Özellikle İzmir’e bakarsak atölyeler sürekli eriyor. İzmir genelinde eskiden 200’den fazla kuyumcu atölyesi vardı şu an 50’yi geçmez. Altının değerinin cok artması sermayesizlik nedeniyle Atölyeler erirken meslek liselerinin kuyumculuk bölümlerinde de öğrenci- Çırak yetişmiyor. Çoğu genç üniversiteye gireyim okuyayım diyor bu seferde 20’li yaşlardan sonra bu mesleğin içine girip yetişmesi çok zor oluyor. Belki bir 10 yıl sonra atölyeci, kuyumcu tamircisi bulamayacağız. Tezgahtar da bulunmuyor artık. Bizim sektörde güvene dayalı bir süreç var parayı altını siz bu kişiye emanet edeceksiniz ama güven ortamı oluşmayınca eleman da bulunmuyor. Tasarım kısmı da ayrı bir dert. Birçok tasarım programı var ama bunlarla ilgili eleman yetişmiyor. Bu programlar 10 bin Euro civarında bunu ödeyebilecek kimse yok. Kurslar açıldığı zamanda bir kursun bedeli 30 ila 50 bin lira arasında bir genç bunu nasıl ödeyecek? Kuyumculuk sektörü de dijital teknolojiye ayak uydurmak zorunda 3D programlama ve 3D yazıcılar, yeni tasarımlar yaratmak bunlar hepsi eğitim ve yatırım gerektiren şeyler. Eskisi gibi kes, biç, kalıp hazırla gibi süreçler kalmadı.”