ÖZEL HABER- Türkiye, uzun süredir devam eden ekonomik krizin gölgesinde bir yılda ikinci kez sandık başına gidiyor. Artan maliyetler, sabitlenemeyen döviz kurları hem ülke hem de vatandaş ekonomisinde büyük bir kara delik açmaya devam ediyor.
Seçim sürecinde adayların ve siyasilerin vaatlerinin temelinde ekonomiye ilişkin sözler yatarken vatandaşın gözü seçim sonrası ekonomisine çevrildi.
Türkiye’de milyonlarca vatandaş seçim sonrasında ekonomide rahatlama olup olmayacağını merak ederken Ekonomist Uğur Civelek, mevcut ekonomi politikaları ve seçim sonrası senaryolarını İLKSES’e değerlendirdi.
Seçimlerin maliyetlerine rağmen yapılarının zorunlu olduğunu belirten Civelek, önemli olanın maliyetlerin yüklendiği kesim olduğuna dikkat çekerek “Seçimler bir şekilde yapılacak. Maliyetinin ne olduğu çok önemli değil. Ama şu var. Ekonomide yapılması gerekenler yapılmıyorsa, bambaşka maliyetler oluşuyorsa, sorunlar ağırlaşıyorsa, çözüm maliyetlerinin belli bir kesimin sırtına yıkılması söz konusuysa o zaman çok ağır bedellerin ödenmesi gerekebilir. Türkiye olağandışı bir süreçten geçiyor. Seçimden sonra neler olacak göreceğiz. Muhtemelen enerji fiyatlarında zam olacak. Türkiye’de istatistiklerin gerçeği gösterdiğini düşünmüyorum. Orta sınıf yok olmuş durumda ve nüfusun yüzde 70’ten fazlası yoksulluk sınırının altında. Eğer tüm maliyetler bu kesime yıkılacaksa Türkiye yönetilmesi zor bir ülke haline gelir. Ben Ortodoks politikaların da işe yarayacağını düşünmüyorum” dedi.
TÜRKİYE, YÜKSEK FAİZLE DE SORUNLARINI ÇÖZEMEZÖzelikle seçim arifesinde döviz büroları önünde artan kuyruklara değinen Civelek, iktidarın kur bastırma çabasını işaret ederek “Seçimden sonra alınacak önemler ne olur, öncesinde yapılanlar nedir? Türkiye uzun süredir kur artışını döviz satarak bastırmaya çalışıyor. 2018 yılından beri bu şekilde anormal bir rezerv kaybedildi ve para politikası aşırı şekilde gevşek tutuldu. Yeni bir ekonomi yönetimi var yaklaşık 6 aydır. Seçimden sonra ne olacak göreceğiz. Düşünülen şu… Artık döviz satarak bastırmak yerine daha yüksek faiz, Ortodoks tedbirlerle kur bastırılacak ve enflasyon geriletilecek beklentisi var bazı kesimlerde. Son 6-7 yıldır uygulanan politikalar kurları çok besledi. Bun engellemek için döviz satıldı. Kur Korumalı Mevduat gibi ucube bir sistem uygulamaya konuldu. Kamunun sırtına büyü maiyetler bindirildi. Şimdi bu maliyetler başka kesimlere transfer edilmeye çalışılacak. Gelir dağılımındaki bozulmaya bakarak konuşuyorum. Türkiye, yüksek faizle de sorunlarını çözemez. Yoksulluk sınırının altındakilere tüm maliyeti yüklemeye çalışarak da istikrara kavuşamaz. Küreselcilerin, finansçıların söylemlerinin çözüm olacağını düşünmeyen taraftayım” diye konuştu.
MALİYETLERİN YOKSULLARIN SIRTINA YÜKLENMESİYLE ÇÖZÜLEMEZEkonominin düzelmesi için maliyetlerin dağılımına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Civelek “Yapılması gerekenler nedir? Bütçe dengesi, cari denge, tasarruf-yatırı dengesi bozuk. Bunlar nasıl düzeltilecek? Bunun bir maliyeti var. Ben bu maliyeti artık yoksulların sırtına yükleyerek çözebileceklerine inanmıyorum. Yüksek gelir grubunun sırtına yıkmak zorundalar. Ama bu da bu piyasa ve demokrasi standartlarında olacak iş değil. Tabi Türkiye seçimden sonra da topu taca atacak. Çözüm oluyormuş gibi kendi kendini aldatacak, sorunları ağırlaştırmaya devam edecek” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE’NİN BÜTÇE DENGESİNİN DİKİŞ TUTMASINI BEKLEMİYORUM
Seçim sonrasında ekonomi için olumsuz tablo çizen Civelek, sürdürülen politikalarla her gün daha da kötüye gidileceğini ifade ederek şunları söyledi; “Biz seçimden sonra bu günleri arayacağız. Her gelen yıl bir öncekini aratıyordu. Böyle de olmaya devam edecek. Ben Türkiye’nin bütçe dengesinin dikiş tutmasını beklemiyorum. Yoksulluk sınırı altında bu yoğunlaşmanın Türkiye’deki bankaların kredi kalitesini düşüreceğini düşünüyorum. Bu kurla ihracatçıların da nefes alması imkânsız. İnsanlar da muhtemelen bunu görüp döviz üstüne döviz alıyor. Son 6 aydır olan bu. Mehmet Şimşek de bunu durdurmanın yollarını arıyor ama bulamıyor.”