KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - Türkiye’de faiz indirimi beklentisinin artması, vatandaşları alternatif yatırım araçlarına yönlendirmeye başladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) son olarak Mart 2024’te 25 baz puan faiz artışıyla politika faizini yüzde 50 seviyesine çıkarmış ve son 5 toplantıda faize dokunmadı. Piyasayı takip eden yatırımcılar bankadaki mevduat kazançlarını azaltacağını düşünen birçok kişi, birikimlerini daha kârlı yatırım araçlarına yöneltirken, gayrimenkul sektörü bu eğilimden en çok faydalanan alanlardan biri oldu. Özellikle son bir ayda İzmir genelinde gayrimenkul sektörüne olan talebin arttığını belirten İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, olası bir faiz indirimiyle birlikte gayrimenkule olan talebin daha çok yükseleceğini belirtti. Faiz indirimi beklentilerinin yanı sıra Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarından yatırımların geri dönmesiyle sektörün hareketleneceğini ifade eden İzmir Ticaret Odası Gayrimenkul Faaliyetleri Grubu üyesi Adnan Bozbay, “Şu anda faiz oranlarında bir indirim yok fakat Kur Korumalı Mevduattan dönen yatırımlar sektöre yansıyacaktı” dedi.
Vatandaşın faiz oranlarında beklenen olası düşüşlere karşı gayrimenkule yöneldiğini ve İzmir özelinde değerlendirildiğine geçen aya göre gayrimenkule talebin arttığını belirten Akgün, “Türkiye genelinde faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte gayrimenkul sahibi olan başta birden çok konutu olan insanlar konutlarını satıp bankada Kur Korumalı Mevduata veya normal mevduat faizlerine yatırmaya başlamıştı. Hatta daha da ileri giderek tek bir dairesi olan insanlar bile dairesini satarak faize paralarını koydular. Aslında yanlış yaptılar gibi gözükmekle beraber paralı şu anda neredeyse iki daire alabilecek seviyeye geldi. Şu anda faiz oranları yüksek seyretse de bir düşüş bekleniyor. İndirim beklentisi oldukça yüksek ve düşüş başladıktan sonra da devam edeceğini düşünüyoruz. Hükümetin gayrimenkul sektöründe, özellikle inşaat sektörünün bir ivme kazanması için 250’den fazla iş kolunu ve buna bağlı inşaat sektöründe 1500’e yakın yan iş kollarını hayata geçirmek için, aktif bir şekilde ekonomi lokomotifi olan inşaat sektörüne can suyu vermeye çalışıyor. İzmir’de konut satışlarında özellikle son 1 ayda artış gözlemliyoruz. İyi bir portföyü olan emlakçılar 3 ile 8 milyon arasında fiyatı olan konutların satışlarında başarılılar. Şu anda 10 milyon üzerindeki konutlar, villalar veya muhtelif yapılar satışı oldukça zor. Çünkü vatandaş parayı bankada değerlendirme konusunda halen ısrarcı davranıyor” diye konuştu.
Faiz indirimi söylentilerinin gayrimenkul fiyatlarına yansımasının kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekleyen Akgün, “Faiz indirimi söylentileri gayrimenkul fiyatlarını mutlaka arttıracak. Söylentiden ziyade realiteye baktığımızda başta devlet bankaları ve bazı özel bankalarında gerçekten faiz indirimleri var. Faiz indikçe düşük segmentli fiyatı olan dairelerin fiyatı yükselmeye başlar ama şu anda arz fazla olduğundan dolayı fiyatlarda şimdilik sadece bir koruma var. Bu korumayı alan gayrimenkul sahipleri faiz indirimin olması haline mutlaka fiyatları arttıracaktır” dedi. Açıklamalarının devamında bugünlerde gayrimenkule yatırım yapan vatandaşların kesinlikle kazançlı çıkacağını söyleyen Akgün, “Şimdi gayrimenkul alma zamanıdır satma zamanı değildir. Paraya ihtiyacı olan tabi ki satacaktır ama alacak kişiler bankadan paralını çekip gayrimenkule yatırmalarını İzmir Emlak Kulübü başkanı olarak ısrarla tavsiye ediyorum” diye belirtti.
Faiz oranlarının düşeceği beklentisinin yanı sıra müteahhitlerin ve vatandaşların Kur Korumalı Mevduata yaptıkları yatırımların geri dönmesiyle sektörün hareketleneceğini ifade eden İzmir Ticaret Odası Gayrimenkul Faaliyetleri Grubu üyesi Adnan Bozbay, “Şu anda faiz oranlarında bir indirim yok fakat Kur Korumalı Mevduattan dönen yatırımlar sektöre yansıyacaktı. Öte yandan, gayrimenkul yatırımcısı yüzde 25 kira artışı kararı ile sektöre küsmüştü. Şimdi tekrar normale döndüğü için gayrimenkul yatırımcısı tekrar gayrimenkul almaya başladı. Esas önemli artış müteahhitlerin yaptığı KKM’den dönecek parayla olacak. Müteahhitlerin Temmuz, Ağustos hatta Eylül aylarında yüzde 30’lara varan indirimler yaptı. Parasın faize yatırmak istemeyen mütedeyyin insanlar sıfır gayrimenkul almaya başladı. İkinci el konutlarda o kadar büyük bir artış yok. Çünkü şu anda kredili satışlar halen yüzde 9. Konut kredisi faizleri düştüğü takdirde piyasada ciddi bir hareketlilik görebiliriz” açıklamalarında bulundu.
Faiz oranında gözle görülür bir değişim olmadığı sürece vatandaşın gayrimenkule yatırım yapabilmesinin ihtimal dahilinde olmadığını vurgulayan Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, “Öncelikle, faizlerin ne zaman düşeceği konusu net değil. Çünkü, henüz enflasyonla mücadelede faizlerin düşürülmesi kararını gündeme getirebilecek çok olumlu bir gelişme yok. Bununla birlikte, faizin Kasım ayında, Aralık ayında ve hatta 2025 yılının ilk yarısında düşebileceği tahminleri yapılıyor. Diğer yandan, faizin ilk aşamada kaç puan düşürülebileceği ve bunu takip eden zamanlarda ne kadar düşürüleceği de net değil. Eğer çok küçük düşüşler olursa vatandaşı konut piyasasına yönlenmeye güdüleyecek bir ortam oluşmayacaktır. Ekonomiyi izleyen vatandaşlar da bu iki durumun farkındalar. Yani faiz ile ilgili çok umutlu beklentileri yok. Diğer yandan konutlar genel olarak aşırı pahalı durumda ve ancak çok düşük faizli kredilerle satına alınabilmeleri mümkün ama kredi faizleri halen çok yüksek. Dolayısı ile, vatandaşın bugünlerde konuta yönelmesi pek ihtimal değil” diye belirtti.
Faiz indirimi beklentileri sebebiyle gayrimenkul fiyatlarına yaşanan fahiş artışların enflasyonu tetiklediğine dikkat çeken Toptaş, yüksek fiyatların alıcıyı satın almaktan vazgeçirdiğini ve yüksek konut fiyatlarının konut piyasasını soğuttuğunu belirtti. Mevcut durumun şu anda Türkiye’de yaşandığını ve bu yüzden satışların da zayıfladığını söyleyen Toptaş, “Bu durum doğal olarak ekonomideki durgunluk faktörlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Fırsatçı fiyatlama davranışı yüksek enflasyonun neden olduğu en ciddi sorunlardan biri. Tabii bu davranış bir taraftan belirsizlik yaratan, diğer taraftan da enflasyonu yukarıya gitmeye zorlayan bir faktör. Bu nedenle pek çok gelişmiş ülke enflasyon konusunda çok hassas. Çünkü, canavar şişeden çıktıktan sonra beklentileri ve fiyatlama davranışlarını yeniden şişeye sokmak çok zor ve sancılı bir süreç” dedi.