ÖZEL HABER- İzmir’in uzak ilçeleri arasında yer alan Bayındır özellikle son yerel seçimin ardından gündeme gelen bölgelerden biri oldu. 2023 yılı verilerine göre nüfusu yaklaşık 40 bin 618’e ulaşan Bayındır halkı, uzun bir aradan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’ni tercih etti. Çoğunlukla çiftçilikle uğraşan köylünün iradesinde ekonomik krizin etkileri gözlemlenirken, tarım alanında yaşanan sorunların hanelere yansıması kaçınılmaz oldu! Bu nedenle Bayındır Hasköy’de çilek hasadı yapan tarım işçilerini kayda aldık… Çilek tarlalarında ter döken emekçilerin derdi yıllar geçse de aynı: “Geçinemiyoruz!”
Kimi çocuğunun okul masrafları için sabahın erken saatlerinde yola düşüyor, kimi eşine yardımcı olabilmek, kimi de kızının çeyizine destek için… Çoğunluğu kadınlardan oluşan işçiler, ‘kayıt dışı istihdam’ olarak yer alsa da kendileri için değil, en yakınları adına hayat mücadelesi veriyor!
Kadınların çoğunluğu yaşam koşulları ve zorunluluktan dolayı istedikleri işlerde değil de bulabildikleri işlerde çalışıyorlar. Bu durumun en büyük etkenleri de sosyo-kültürel yapı, eğitim seviyesi, ekonomik yoksulluk, aile içi koşullar!
Görüşlerine yer verdiğimiz bir tarım işçisinin sözleri şöyle:
“Üç kuruş paraya razı oluyoruz. Eşim bir yandan, ben bir yandan çalışıyoruz. Ama inanın ki yetmiyor. Şu ellerimizin haline bakın. Siz de görüyorsunuz zaten. Çalışanların çoğu kadın. Ve yaş ortalamaları belli. Gençler çok yok aramızda. Emekli olup evimizde torun sevecek yaştayken gelip burada insanların ağız kokusunu çekiyoruz. Üzerine yaptığımız işi beğendiremiyoruz da. Sıkıntı çekmeyen var mı bu ülkede? Markete gidemiyoruz, mağazaya gidemiyoruz, gezemiyoruz… Varsa yoksa iş. Bazen bir makine gibi hissediyorum kendimi. Her günümüz aynı. Çalış, çalış… Diyarbakır’dan kalkıp İzmir’e geldik, uzun zamandır Bayındır’da yaşıyoruz. Önceden hem kazancımız hem de mahsulümüz daha iyiydi, şimdi ikisi de kötü. Şu çilek sizin evinize gelene kadar üzerine kaç kişinin emeği siniyor. Ama karşılığı yok! Bırakamıyoruz da. Kızımın düğünü olacak. Nişanı, çeyizi, düğünü derken bu işi sürdürmek zorunda kalıyorum… Biz işverenden saygı bekliyoruz, emeğimizin karşılığı ücretler talep ediyoruz. Onlarda bilsinler ki artık bu devirde şu işi yapmak isteyen kalmadı.”
Öte yandan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin, kamuoyuna sunduğu veriler de yaşananlara ışık tutuyor. İSİG Meclisi, 2024 yılının son 3 ayında gerçekleşen iş cinayetlerine ilişkin bir rapor yayımladı. O raporda iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımına dikkat çekilirken; Tarım, Orman İşkolunda 38 emekçinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.
Bu kapsamda sözlerini kaydettiğimiz bir başka kadın emekçi ise şunları aktardı:
“Ben çocukları için yaşayan bir anneyim. Onlar mutlu olacaksa ömür boyu bu işi yaparım. Ama sevdiğimden değil, zorundayım. Doğru düzgün bir para mı alıyorum, değer mi görüyorum, hayır! Fakat bizi buna mahkum ettiler. Ben evladımın çantasına yemeğini koyamıyorsam, cebine harçlık bırakamıyorsam nasıl ‘anneyim’ diyeyim? İyi ki köyde yaşıyoruz, şehirde yaşasak hiç geçinemeyiz. En azından kendimiz ekip biçiyoruz, onu yiyoruz. Şehirde inancınız olsun ki aç kalırız. Çiftçiyi zaten bitirdiler. Göçle birlikte gelenler oldu, onlar da bizi bitirdi. Kimse bu işi keyfi yapmaz. Çekilecek iş değil, ama mecburuz. İnşallah sesimizi duyarlar. Devlet bize sahip çıkmalı. Şu kocaman tarlalar kendiliğinden ekilip biçilmiyor. Biz buradayız, varız, bizi görsünler!”