KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER/ Türkiye, 42,2 milyon ton tahıl üretimiyle kendi tüketimini karşılayabilen ve geçen yıl gerçekleştirdiği 3,7 milyon tonluk un ihracatı ile hububat sektöründe dünyada ilk sırada yer alan ülke konumunda. Türkiye hububat üretiminde bu seviyelerde fakat mayıs ayında başlayan hasatla birlikte üreticinin ve ihracatçının sorunları bitmek bilmiyor. Açıklanan alım fiyatlarından yüksek girdi maliyetlerine kadar sektörde yaşanan sorunlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Öztürk, yılların sektörel birikimi ve yoğun çabalar ile Türkiye’nin buğday ununda bir dünya markası olduğunu fakat sektörün haziran ayından beridir kan kaybettiğini belirtti. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın buğday ithalatını durdurma kararının ardından sektörel kaybın 100 milyon dolara geldiğini ifade eden Öztürk, “Geçen yıl Ocak-Ağustos döneminde 968 milyon dolarlık buğday unu ihracatı yapılırken, bu yıl aynı dönemde ihracat 870 milyon dolara geriledi. 10 yıldır dünya liderliğini sürdüren bir sektörün böylesine belirsizliklerle karşılaşması, ihracatın sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehdit ediyor” dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından buğday ithalatının 21 Haziran 2024’ten geçerli olmak üzere 15 Ekim 2024 tarihine kadar durdurma kararının sektörde yaklaşık yüzde 40 oranında ihracat kaybına sebep olduğunu ifade eden Öztürk, “Buğday ithalat yasağının ardından uluslararası piyasalarda buğday fiyatları 330 dolardan 220 dolara kadar gerilerken, iç piyasa fiyatları oldukça yüksek kaldı. Türkiye, yılların birikimi ve çabaları sonucunda buğday ununda dünya lideri konumuna gelmiş olsa da ithalat yasağı nedeniyle ihracatçılar müşterilerine fiyat veremez duruma geldi. Sektördeki ihracat kaybı, yasağın uygulandığı haziran ayından itibaren her ay bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 30-40 oranında düşüş gösterdi. 2024 yılı Ocak-Ağustos döneminde 968 milyon dolarlık buğday unu ihracatı yapılırken, bu yıl aynı dönemde ihracat 870 milyon dolara geriledi. Şu an itibarıyla kayıp yaklaşık 100 milyon doları bulmuş durumda. Mevcut uygulamanın devam etmesi durumunda kayıplar katlanarak artacak ve uluslararası alıcıların gözünde ülke prestijimizin zarar görmesine yol açacaktır. 10 yıldır dünya liderliğini sürdüren bir sektörün böylesine belirsizliklerle karşılaşması, ihracatın sürdürülebilirliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. En kısa zamanda buğday ithalatının açılmasını veya dünya fiyatları ile aynı seviyede buğday teminine yönelik düzenleme yapılmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından açıklanan hububat fiyatları ve fark ödemelerinin çiftçinin beklentisinin çok altında olduğunu dile getiren Öztürk, “Söz konusu fiyatlar alım yapacak firmalar için yüksek kalırken, çiftçinin maliyetlerini karşılamada düşük kalıyor. Uluslararası piyasalarda buğday alım fiyatları daha düşük. İhracatçılarımız baskılanan kurlardan yaptığı satışla yeteri kadar gelir elde edemezken, ithalat yasağı uygulamalarıyla yurtiçinden yüksek fiyatlarda alım yapmak durumda kalıyor. Öte yandan, çiftçiler ise yüksek enflasyon ortamında karşılaştıkları ciddi maliyetleri karşılayabilmek için haliyle daha yüksek alım fiyatları beklentisi içerisindeler. Yüksek enflasyon ve baskılanan kur kıskacında hem ihracatçı hem de çiftçi güçlük çekiyor. Bu bakımdan, fark ödemesi desteklerinin çiftçiyi rahatlatacak şekilde bir nebze daha iyileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Dış ticarette diğer ülkelerden kaynaklanan engeller sebebiyle sektörün hacim kaybettiğini söyleyen Öztürk, “Yağlı tohumlarda Ege Bölgesi’nin ciddi bir ihracat kalemi olan haşhaş tohumu ihracatı, en büyük pazarımız olan Hindistan’a bir süredir yapılamıyor. Türkiye ve Hindistan arasında 2019 yılında imzalanmış Türkiye’den Hindistan’a yapılacak haşhaş tohumu ihracatını düzenleyen bir Mutabakat Zaptı var. Bu zapta göre her yıl Hindistan makamlarınca Türkiye’ye yıllık kota ilan edilmesi gerekiyor. Buna rağmen Hindistan tarafı 2022 yılından beri Türkiye için kota etmedi. Bu nedenle, ihracatta 100 milyon dolarlık bir hacim kaybı yaşıyoruz” dedi.
Açıklamalarının devamında sektörde yaşanan diğer sorunlara da dikkat çeken Öztürk, hububat ve baklagillerin ihracatının uzun süredir kısıtlamalar altında gerçekleştiğini ifade etti. Özellikle ücretler, enerji ve ham madde fiyatlarının çok yüksek olduğunu, bu durumun ihracatçıların uluslararası pazarlarda rekabet gücünü zayıflattığını söyleyen Öztürk, finansmana erişimde yaşanan zorlukların firmaları yatırım ve finansman sağlama konusunda sıkıntıya soktuğunu, baskılanan kur ve yüksek faizlerin ise yeni pazar bulmayı ve mevcut pazarlarda tutunmayı zorlaştırdığını dile getirdi.