SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER/ Türkiye yılın ilk ayında en az 878 işçiye mezar oldu. Denetimlerin özelleştirilmesiyle beraber artan ölümler git gide toplumda kanıksanmaya başlandı. Hayatını kaybeden işçilerin çoğu denetimsizlikler yüzünden hayatını kaybediyor. İnşaat-yol işkolunda 224 işçi hayatını kaybederken en çok işçi ezilme-göçük nedeniyle hayatını kaybediyor. Yılın ilk 6 ayında 33 kadın işçi hayatını kaybederken 33’te çocuk işçi hayatını kaybetti. Türkiye Sosyal Sigortalar, Eğitim, Büro, Ticaret, Kooperatif ve Güzel Sanatlar İşçileri Sendikası (SOSYAL-İş) İzmir Örgütlenme Uzmanı Toygar Güneş, “Özelleştirme ile beraber bunlar değersizleşti, takip edilemez düzeye geldi. Şimdi özelleştirme ile beraber denetlenebilirlik ortadan kalktı. Denetlemeler ortadan kalkınca be oldu? İşçi ölümleri arttı” dedi.
Ocak ayında en az 161 işçi, şubat ayında en az 149 işçi, mart ayında en az 124 işçi, nisan ayında en az 165 işçi, mayıs ayında en az 142 işçi ve haziran ayında en az 137 işçi toplamda en az 878 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti. Ölümlerin 151’i İstanbul’dan, 50’si İzmir’den, 32’si Şanlıurfa, 31’1 Konya ve Gaziantep’te, 28’i de Bursa’da gerçekleşti. 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin istihdam biçimlerine göre dağılımına bakıldığında 757 ücretli (işçi ve memur) ve 121 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) hayatını kaybetti. Ölenlerin yüzde 86’sını ücretliler yüzde 14’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturuyor. 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı ise; inşaat-yol işkolunda 224 işçi, tarım, orman işkolunda 141 işçi, taşımacılık işkolunda 103 işçi, konaklama, eğlence işkolunda 63 işçi; belediye, genel işler işkolunda 49 işçi, metal işkolunda 45 işçi, ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 41 işçi, madencilik işkolunda 40 işçi, gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 24 işçi, savunma, güvenlik işkolunda 18 işçi, enerji işkolunda 16 işçi, sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 15 işçi, gıda, şeker işkolunda 14 işçi, Petro-Kimya, lastik işkolunda 13 işçi, tekstil, deri işkolunda 12 işçi; ağaç, kâğıt işkolunda 24 işçi; çimento, toprak, cam işkolunda 11 işçi, banka, finans, sigorta işkolunda 1 işçi, işkolu bilinmeyen 36 işçide hayatını kaybetti.
2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin nedenlerine ise; ezilme, göçük 175 işçi, trafik, servis kazası 169 işçi, yüksekten düşme 133 işçi, kalp krizi, beyin kanaması 111 işçi, zehirlenme, boğulma 65 işçi, elektrik çarpması 40 işçi, intihar 38 işçi, şiddet 31 işçi, patlama, yanma 28 işçi; nesne çarpması, düşmesi 23 işçi, diğer nedenlerden dolayı 65 işçi hayatını kaybetti. Sanayi işkollarında iş cinayetlerinin oransal olarak artışı ile birlikte ezilme, patlama, yanma, elektrik çarpması, zehirlenme vb. ölüm nedenlerinde de gözle görülür bir yaygınlaşma mevcut. İnşaatlarda yüksekten düşmeler tüm iş cinayetlerindeki yüksekten düşme nedenli ölümlerin yüzde 75’ini oluşturuyor. Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharları devam etmekte. Özellikle geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri sonucu yapılan baskılar bu intiharların önemli bir nedeni. Bir yandan emekli olamama, EYT ve emeklilikte adalet tartışmaları yapılırken diğer yandan 50 yaş ve üzeri yaş grubunda iş cinayetlerinde ölenlerin oranı neredeyse üçte bir düzeyinde. Bu yaş grubu emeklilik hakkını alabilse de çalışmaya devam etmekte ve bu güvencesizlik kıskacı altında olmakta.
2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin cinsiyetlere göre dağılımına bakıldığında ise; 33 kadın işçi ve 845 erkek işçi hayatını kaybetti. Kadın işçiler tarım, eğitim, ticaret, metal, gemi, sağlık, konaklama, güvenlik ve genel işler işkollarında çalışıyorlardı. 2024 yılının ilk altı ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle: 14 yaş ve altı 13 çocuk işçi, 15-17 yaş arası 20 çocuk/genç işçi, 18-29 yaş arası 175 işçi, 30-49 yaş arası 361 işçi, 50-64 yaş arası 215 işçi, 65 yaş ve üstü 52 işçi, yaşı bilinmeyen 42 işçi hayatını kaybetti. Bu dönemde 33 çocuk işçi hayatını kaybetti. Özellikle sanayide meydana gelen çocuk işçi ölümleri dikkat çekiyor.
İşyerlerinde işçinin güvenliğini sağlayacak denetimlerin özelleştirmeler sonunda hiçe sayıldığını belirten Güneş, işçilerin kod46 ile işten çok rahat çıkarılabileceğini söyledi. Güneş, “Patronlar için sırlama yaparsak eğer her zaman kâr önemlidir. Hırsı her zaman ön planda olduğu için iş güvenliği, giyeceği kıyafet, eğitimler, çalışma koşulları patronun hiçbir şekilde umurunda olmuyor. İşçinin sağlığı, güvenliği, eğitimler yapılan denetlemeler özelleştirildi. Özelleştirme ile beraber bunlar değersizleşti, takip edilemez düzeye geldi. Kamucu bir bakışa açısıyla baktığımızda daha öncesinde madenlerde denetlemeler vardı. Soma’da bunun örneğini gördük. Şimdi özelleştirme ile beraber denetlenebilirlik ortadan kalktı. Denetlemeler ortadan kalkınca be oldu? İşçi ölümleri arttı. Bir süre sonrada işçi ölümleri toplumda normalleşti. İşçi ölümlerini sadece bir yerde patlama oldu ya da bir inşaatta düştü nedenleri ile değil maalesef ki mobbingler sonucunda da işçiler hayatlarını son veriyor. Sürekli bir işçiye mobbing yapılırsa ne olur? İşçi bunalıma, depresyona giriyor ve hayatına son veriyor. Bunlar organize cinayet. Mobbinge karşı en ufak bir tepki bile olursa işçiyi hemen kapının önüne koyuyorlar. ‘Bana işçi çok’ deyip işten çıkarıyor. Patronların elinde çok silah var aslında. Kod 46 diye bir yasa var. Kod 46 bahanesiyle çıkarılan işçi ne iş bulabiliyor ne tazminatını alabiliyor. Mobbingin arkasında da bunlar var. Mobbinge karşı bir tepki veriyor, iki tepki veriyor, üçüncüsünde ‘seni kapının önüne koyuyorum’ diyorlar. Biz her zaman tepkimiz koyarız. Söyleyecek sözümüzü söyleriz. Sendika anayasal haktır. Sendikalı işçinin her zaman yasal bir dayanağı var, hak alanı mücadelesi var. İşten atıldığı zaman kapının önünde direniş bekler. Maalesef mobbingde de durum böyle sendikalı olmayınca tek başına üstesinden gelemiyor işçi. Biz SOSYAL-İş Sendikası olarak mağazalarda-marketlerde, AVM’lerde kim mobbinge uğruyorsa onun yanındayız. Haksızlığa, güvencesiz çalıştırılmaya karşı SOSYAL-İş sendikasında örgütlenme çağrısında bulunuyoruz” diye konuştu.
İşyerlerinde sendikal örgütlenmenin önemine vurgu yapan Güneş, “İşyerlerinin ehli olan insanlar tarafında gerçekten denetlenmesi lazım. İş güvenliği ve uzmanları tarafından sürekli denetim altında olması gerek. Patronların kar hırsını bırakıp işçinin hakkını vermesi gerekiyor. Siyasi parti fark etmeksizin belediyelerde durum böyle tüm işçiler aynı sistemde yok sayılıyor. İşçinin emeğine özen gösterilmiyor. Sistemin değişmesi gerekiyor. Bu sistemde işçi düşünülmüyor. Patronun umurunda değil, işçinin akşam yemeğinde ne yediği. Başka bir sistemde işçinin bugün yiyeceği yemeğe kadar düşünülür. Bunların çözülmesi lazım. Örgütlülük dışında gerçekten başka bir çözüm olamaz. İstediği kadar tutanak tutalım, şikâyet edelim. Bütün kanalları kullanalım ama gerçekten bireysel tutumlarda sonuç çıkmıyor. Bugün sendika olmayan yerlerde çok kötü çalışma şartları var. Ama sendikalı olduğunuz zaman şartlar biraz daha iyileştirilebiliyor, hakkını savunabiliyorsunuz. İşyeri temsilcileri oluyor, sendika başkanları, sendikanın örgütlenme uzmanları gidip anında müdahale edebiliyor, denetleyebiliyor. Ama öteki türlü yani hiçbir şekilde denetleme şansın olmuyor” diyerek sözlerini tamamladı.