KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER
Türkiye’de 2023 yılı hemen her sektörde olduğu gibi inşaat sektörü için de iyi geçmedi. Yakın coğrafyada yaşanan savaşlar, deprem felaketi, yükselen faizler, krediye erişim zorluğu ve artan maliyetler karşısında inşaat sektörü, zor bir yılı geride bıraktı. Özellikle temel girdi maliyetlerinde son bir yılda yüzde 335 düzeyindeki artışlar hem konut üretimi hem de konut fiyatlarının artmasına neden oldu. Bu zorluklara bir de personel açığı eklendi. Sektörde yaşanan yetişmiş personel eksikliği, depremle birlikte 2023 yılında iyice derinleşti. Öte yandan finansman ayağında yaşanan zorluklar da sektörü etkiledi. Kamu bankalarında konut kredileri 300 bin TL ile sınırlandırılırken, faiz artırımlarıyla konut kredisi faizleri yüzde 40’ı aştı. Bu rakamlarla geride bıraktığımız 2023 yılının ardından 2024 yılının da sektör açısından pek de parlak geçmeyeceğini belirten İzmir İnşaat Müteahhitleri Derneği (İMDER) Başkanı İslam Yıldırım, “Bugün sıfır bir dairenin sadece maliyeti 4 milyona dayanmış durumda. Konuta erişim zorlaştı. 2024’de faizlerin düşeceğini düşünmüyorum. Faizler düşmeyeceği içinde konut piyasasının yeni yılda da parlak geçeceğini öngörmüyorum. 2024 yılından açıkçası hiçbir şey beklemiyorum. Piyasanın regüle olması ve yerine oturmasının en kötü şartlarda 1 yılı bulacağını düşünüyorum” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Her sektörde olduğu gibi inşaat sektöründe de Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullar sebebiyle önünü göremediğini belirten Yıldırım, “Bu soruları 2015 yılında sorsaydınız çok rahatlıkla cevap verebilirdim. Çünkü ekonomik koşullar belli, enflasyon ve faiz oranları tahmin edilebilir. Buna göre hesaplamalar yaparak bir öngörüde bulunuyorduk fakat geldiğimiz dönemde, hangi öngörüde bulunsak kesin bir şey çıkıyor. Dünya koca bir köy oldu. Dünyanın öbür ucunda bir şey olsa ekonomik olarak bize yansıyor. İnşaat sektörü Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden bir tanesi. Günümüzde parayı betona yatırmamız gerektiğini öğrendik. Bugün çok eski bodrum dairelerinin fiyatları 10 bin TL’ye dayanmış vaziyette. Bu parayı neden istiyor ev sahipleri? Çünkü konut yok. Ben 37 yıldır inşaat sektöründeyim. Önceden sokağa çıktığım zaman dışarıda 15-20 tane şantiye görürdüm. Şimdi sadece 1 tane görüyorum. Meslektaşlarımız içinde bulunduğumuz enflasyonist ortamda üretim yapmaya çekiniyor. Yapabilenler de konutları satamıyor çünkü vatandaş alacak gücü yok. Eskiden memur evlilerine çok rahatlıkla konut satabiliyorduk. Bugün sıfır bir dairenin sadece maliyeti 4 milyona dayanmış durumda. Konuta erişim zorlaştı. 2024’de faizlerin düşeceğini düşünmüyorum. Faizler düşmeyeceği içinde konut piyasasının yeni yılda da parlak geçeceğini öngörmüyorum. 2024 yılından açıkçası hiçbir şey beklemiyorum” diye konuştu.
Konut sektörünün ancak 2025 ve 2026 yıllarında düzen oturtup hareketleneceğini ifade eden Yıldırım, “Enflasyonun önümüzdeki süreçte dezenflasyon sürecine gireceğini düşünüyorum. Çünkü alışveriş olmadığı zaman enflasyon dizginlenecek. Bu durumu inşaat malzemelerinin bir kısmında görüyorum. Seramikte, vitrifiyede geçen yılla bu yıl arasında kıyasladığımız zaman düşüş olduğunu görüyoruz. Alçı, alçı levha ürünlerinde diğer senelerde olduğu gibi sürekli bir fiyat dalgalanması yok. Böyle zamlar olmayınca ve piyasa artışları da belirli bir seviyeye geldikten sonra durgunlaşacağı için insanlar önünü görmeye başlayacak, bu sefer konut üretimine başlayacaklar. Bizim asıl sorunumuz enflasyon ve faizler. 2024’ün sonunda enflasyonun düşüp, faizlerin de ardı sıra düşeceğini düşünüyorum. Şu anda ekonomiyi yönetenlerin amacı da bu zaten. İç piyasayı daraltmak, alışverişi bitirmek, enflasyonu dizginlemek. Para politikası kurulu bunu her fırsatta dile getiriyor zaten. Sürekli ihracata ve ihracat yapanlara destek olacaklarına yönelik açıklamaları var. Bunun sebebi de yurt dışından yurt içine dövizi çekmek, enflasyonu dizginlemek, piyasayı yavaşlatmak ve kademeli olarak da faizleri düşürmek. Piyasanın regüle olması ve yerine oturmasının en kötü şartlarda 1 yılı bulacağını düşünüyorum” dedi.
İzmir’de acil olarak yıkılması gereken 100 bin konutun bulunduğunu ve en ufak bir depremle bu konurların yerle bir olacağını ifade ederek vatandaşlara uyarılarda bulunan Başkan Yıldırım, “2024’te mahalli idareler yerel seçimleri var. Bu yerel seçimlerde eski yapıların, kentsel dönüşüme girecek yerlerle alakalı belediye başkanlarının ve mahalli idaredeki yerel yöneticilerin buralara kesinlikle el atması lazım. İzmir’de Gültepe Ballıkuyu gibi bölgelerde tek katlı gecekondu sayısı çok fazla. Oralarda 5 katlı evler olmuş olsa hem şehrimiz güzelleşir hem vatandaş daha nezih konutlarda oturur hem de konut sayısını arttırıp alandan kazanmış oluruz. Ama baktığımız zaman buralar 70 yıldır aynı. 70 yıldır buralara bir çivi bile çakılmadı. İzmir’de yıkılması gereken 400 bin konut var. Bunlardan 100 binin acilen yıkılması gerekiyor. Bu konu sadece hükümet ve belediyelerin yapacağı bir iş değil elbette ama onların yapacağı en önemli şey bunun altyapısını hazırlamaktır. Bu yapıldığı zaman her şey çorap söküğü gibi gelecek zaten. Bu yüzden vatandaşlarımız kim depremi, kentsel dönüşümü daha çok konuşuyorsa parti gözetmeksiniz ona oy versin. Çünkü biz şunu biliyoruz deprem öldürmez, binalar öldürür” diye belirtti.