11 Eylül saldırıları: ABD'nin Irak işgali...20 yıllık büyük bir yıkım, kan ve gözyaşı!

ABD tarihinin en büyük terör saldırısı olarak kayıtlara geçen, 11 Eylül 2001’de New York’taki Dünya Ticaret Merkezi binalarına yapılan saldırılar sonrası ABD’nin girdiği savaşlardan geriye kalan yıkımın küresel düzeydeki etkisi hala sürüyor.

Haber Giriş Tarihi: 11.09.2024 12:07
Haber Güncellenme Tarihi: 11.09.2024 12:07

Bu süreçte 7 binden fazla ABD askeri, 8 binden fazla ABD ordusu ile çalışan özel firma mensubu ve çoğu Irak ve Afganistan’da bulunan, dünya genelinde 2 milyona yakın sivil hayatını kaybetti.

Bunlara ek olarak, savaş bölgelerinden dönen ABD askerlerinden yaklaşık 30 bini yaşadıkları travmalar nedeniyle intihar etti.

Resmi söylemlere karşı komplo teorileri

11 Eylül saldırılarından sonra kamuoyunda resmi söylemlerin ve açıklamaların dışında bu saldırıların nasıl ve niye düzenlendiği konusunda başlayan sorular, başta sosyal medya mecralarında olmak üzere hala tartışılıyor.

Bazı gruplar, başından bu yana 11 Eylül saldırılarını “içeriden yapılma bir iş” şeklinde niteleyerek resmi söylemlerde anlatıldığı şekliyle bunun gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını savunuyor.

Özellikle saldırılardan sonra ABD içinde “teröre karşı güvenlik” nedeniyle toplumun ve bireylerin Anayasa tarafından korunan özgürlük ve haklarında kısıtlamalara gidilmesi, dış politikada ve askeri alanda da işgal ve tehditler “küresel düzeyde yeni bir ABD hegemonyası” tartışmalarını beraberinde getirdi.

“Komplo teorisyenleri” olarak hafife alınan bu gruplar, ABD’deki siyaset ile silah ve güvenlik alanında çalışan çok uluslu şirketlerin 11 Eylül sonrası kazanımlarına, saldırıları gerçekleştirdiği iddia edilen teröristler hakkındaki çelişkili açıklamalara ve mühendislik açısından İkiz Kuleler'in uçak çarpması sonucu nasıl o şekilde yıkıldığı gibi soruları gündeme getirerek bu konuda sayısız argüman geliştirdi.

5 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimleri için Başkan Joe Biden’a rakip olarak Demokrat Partiden yarışa giren, bir süre bağımsız aday olarak devam ettikten sonra geçen ay başında adaylıktan çekilen Robert F. Kennedy Jr, 5 Temmuz’da X hesabından yaptığı paylaşımda bu tartışmalara dikkati çekti.

Eski başkan John F. Kennedy’nin yeğeni ve eski Senatör Robert F. Kennedy'nin oğlu Kennedy Jr, “11 Eylül hakkındaki düşüncem; neyin komplo teorisi olup olmadığını söylemek zor. Ancak komplo teorileri, hükümet halka rutin olarak yalan söylediğinde gelişir. Başkan olduğumda 11 Eylül'de veya diğer tartışmalarda taraf tutmayacağım. Ancak söz verebileceğim şey, dosyaları açıp yeni bir şeffaflık dönemini başlatmak.” ifadelerini paylaştı.

ABD’nin Afganistan ve Irak işgalleri

Terörle mücadele adı altında özellikle İslam coğrafyasına yönelik tehdit ve baskılarını artıran ABD, ilk olarak 11 Eylül saldırılarından sorumlu tuttuğu El-Kaide örgütünü kollamakla suçladığı Afganistan’daki Taliban yönetimine savaş açtı.

7 Ekim 2001’de Batılı ortakları ile “Sürekli Özgürlük Operasyonu” adı altında Afganistan’ı vurmaya başlayan ABD, kısa zamanda Taliban yönetimini şehirlerden çıkararak alaşağı etti. Ancak akabinde yönetime getirilen ABD destekli iktidarlar, ülkede istikrar ve refahı sağlayamayınca halk arasında ABD işgaline yönelik öfke ve direniş bitmedi.

2002’lerden sonra kırsal kesimlerde Taliban’ın toparlanmaya başlamasıyla ABD, tarihinin en uzun savaşını tecrübe etmiş oldu. Taliban’ın, yaklaşık 20 yıl sonra 15 Ağustos 2021'de ülkenin başkenti Kabil’i tekrar ele geçirmesi ile ABD güçleri 30 Ağustos 2021’de Afganistan’dan kaçarcasına son askeri varlığını tahliye etmek zorunda kaldı.

Uluslararası çevrelerde ABD’nin Afganistan’dan çekiliş şekli “büyük hezimet” olarak nitelenirken 20 yıl süren işgalden geriye, 250 binden fazla kayıp ile 4 milyonu ülke içinde yerinden edilmiş halk olmak üzere 2,6 milyonu dış ülkelerde bulunan Afgan mülteci sorunu kaldı.

Afganistan işgali devam ederken ABD, 20 Mart 2003’te Birleşmiş Milletler (BM) kararı olmadan, El-Kaide örgütüne destek vermek ve elinde toplu imha silahları bulundurmak suçlamasıyla Saddam Hüseyin’in liderliğindeki Irak’a da savaş açtı.

ABD, başta İngiltere’nin olduğu sözde bir koalisyon ile Irak’a girerek Saddam rejimini devirdi. 8 yıl 8 aydan daha fazla bir süre Irak’ta güçlerini bulunduran ABD, savaş sebebi olarak gösterdiği iddialar hakkında ise hiçbir delil bulamadı. Eski Başkan Barack Obama döneminde ABD askerleri 18 Aralık 2011’de Irak’tan resmen çekildi.

ABD’nin işgali sırasında, yapılan araştırmalara göre, Irak’ta 1 milyondan fazla sivil yurttaş hayatını kaybetti, BM verilerine göre nüfusun yüzde 16’sına tekabül eden 4,7 milyon Iraklı, savaş nedeniyle yer değiştirmek zorunda kaldı.

Irak halkını Saddam’ın diktatörlüğünden özgürleştirdiği şeklindeki söylemlerle uluslararası camiada kendisine meşruiyet arayan ABD işgalinden geriye hafızalarda Ebu Gureyb gibi hapishanelerde ABD askerleri tarafından Iraklılara yapılan korkunç işkence ve insan hakları ihlalleri görüntüleri kaldı.

ABD’nin, 11 Eylül 2001'de Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yapılan saldırılarının ardından başlattığı terörle mücadele savaşlarında en az 37 milyon kişinin yerinden edildiği belirtildi.

Rhode Island’daki Brown Üniversitesi tarafından 8 Eylül 2020’de yayımlanan, “Savaş Maliyetleri” adlı raporda, ABD’nin "terörle mücadele" adı altındaki askeri müdahalelerinden dolayı o tarihe kadar en az 37 milyon insanın mülteci durumuna düştüğü ve bu rakamın 2. Dünya Savaşı dışında, 1900’den beri çıkan çatışmalar sonucu yerinden edilen insanların toplamından daha fazla olduğu vurgulandı.

Raporda Afganistan, Irak, Pakistan, Yemen, Somali, Filipinler, Libya ve Suriye gibi ülkelerin incelendiği, 37 milyon rakamına ABD’nin askeri müdahale dışında küçük terörle mücadele operasyonları gerçekleştirdiği Burkina Faso, Çad, Kongo, Mali, Nijer gibi ülkelerde yerinden edilen milyonlarca insanın dahil edilmediği, bu nedenle toplam rakamın 48 ile 59 milyon arasında olabileceğine vurgu yapıldı.

11 Eylül mağdurları tarafından açılan davalar

11 Eylül saldırıları 23. yılına girerken 11 Eylül mağdurları ve yakınlarının, saldırıların faillerinin bulunması ve tazminat talebiyle açtıkları davaların çoğunun, olayın üzerinden neredeyse çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen hala bir sonuca bağlanamaması dikkati çekiyor.

Sayılarının 10 bin civarında olduğu belirtilen, New York'un Wall Street bölgesindeki İkiz Kuleler ile Pentagon'un yer aldığı noktalara düzenlenen hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin yakınları ve mağdurlar, hala net olarak saldırıların kimin tarafından finanse edildiğinin cevabını alamadı.

FBI, saldırıları Suudi Arabistan'ın fonladığını iddia etti

Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) 4 Nisan 2016'da yayımladığı soruşturma belgesinde 11 Eylül saldırılarında kullanılan uçakları kaçıran Suudi Arabistan vatandaşlarından ikisine sağlanan lojistik destekle ilgili bilgi yer aldı.

Saldırıların 20. yılına günler kala ABD Başkanı Joe Biden'ın verdiği talimat üzerine FBI, bazı detayları açıkladı.

Kamuoyuyla paylaşılan 16 sayfalık dosya, hava korsanlarının ABD'deki Suudi işbirlikçileriyle temaslarını ortaya koysa da Suudi hükümetinin saldırılarda rolünün bulunduğunu kanıtlayan bir belge olmadı.

Mağdur yakınları, saldırılarda kullanılan yolcu uçaklarını kaçıran 19 teröristten 15'inin Suudi Arabistanlı olmasını ve FBI'ın belgelerini gerekçe göstererek New York Güney Bölge Mahkemesine Ağustos 2021'de dava açmış ve Suudi yetkililerin sorgulanmasını istemişti.

Ancak saldırının mağdurları mahkemede umduklarını bulamadı. ABD Bölge Yargıcı George B. Daniels'a devredilen dava, bir dizi sanık aleyhine devam ediyor.

Ayrıca ABD Başkanı Biden'in, Afganistan'ın New York bankalarında bulunan ve Taliban'ın yönetimi ele geçirmesi üzerine ihtiyati tedbir konulan 7 milyar dolarının yarısının 11 Eylül mağdurlarına tazminat olarak dağıtılmasına yönelik kararı, bu paradan ilk sırada faydalanmak isteyenlerle daha fazla tazminat beklentisi bulunan davacıları birbirine düşürdü.

ABD Kongresinde Şubat 2022'de onaylanan Terörizm Kurbanları Yasası gereği, 11 Eylül mağdurlarına yaklaşık 3,5 milyar dolar ödenmesi planı yürürlüğe girmiş, bazı ailelerin diğerlerine göre ek ödemeler alabileceği bildirilmişti.

Sanıkların yargılanma süreci yıllara yayıldı

11 Eylül'ün 5 şüphelisi olarak görülen mahkumların yargılanma ve uzlaşma görüşmeleri de belirsizliğini koruyor.

Saldırıları organize ettiği öne sürülerek 2003'te Pakistan'da yakalanan Halid Şeyh Muhammed'in hala sivil mahkemeye çıkarılmamış olması, hukuki sürecin sonuçlanmasının önündeki en büyük engeller arasında gösteriliyor.

Tutuklandıktan sonra "havasız bırakma, boğulma hissi yaratma, makattan su verme" gibi en ağır işkenceler sonucu suçlu olduğunu kabul eden Halid Şeyh Muhammed, 2008'de ilk kez Guantanamo'daki askeri mahkemeye çıkarıldı.

Muhammed'in New York'taki sivil mahkemelerde yargılanması planları ise kamuoyunun ve politikacıların itirazı üzerine sonuçsuz kaldı.

ABD'nin Küba'da bulunan Guantanamo Deniz Üssü'ndeki askeri mahkemede 11 Eylül saldırısını organize etmek ve saldırıyı gerçekleştiren uçak korsanlarına lojistik destek sağlamakla suçlanan Muhammed dahil 5 kişinin yargılanmasına devam ediliyor.

Biden, 5 şüphelinin uzlaşma teklifini reddetti

Son olarak 5 şüphelinin "uzlaşmaya girmesi" için süreç başlatıldı ancak aradan geçen bir yılda bir sonuca varılamadı.

11 Eylül saldırılarının kurbanlarının aileleri, yıl dönümü öncesi Biden ve Kongreye gönderdikleri mektupta tüm suçluların adalet önüne çıkarılmasını ve ABD Başkanı Joe Biden'a gönderdikleri mektupta Guantanamo'daki mahkumların uzlaşma tekliflerini reddetmelerini istedi.

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi, Biden'in 7 Eylül'de önüne getirilen uzlaşma şartlarını reddettiğini açıkladı.

El Kaide tarafından üstlenilen saldırılarda, toplam 19 hava korsanı aşağı yukarı aynı saatlerde kalkış yapan dört yolcu uçağını kaçırdı.

Korsanlar, yanlarında getirdikleri maket bıçağı ile kokpite girerek, uçağın kontrolünü ele geçirdi.

Bu uçaklardan ilki Boston-Los Angeles uçuşunu gerçekleştiren American Airlines'ın 11 numaralı seferini yapıyordu. Bu uçak, kalkıştan kısa bir süre sonra rotasını New York'a çevirerek şehrin güneyindeki Dünya Ticaret Merkezi'nin kuzey kulesine çarptı.

İkinci uçak da yine Boston'dan kalkıp Los Angeles'e giden United Airlines'ın 175 numaralı sefer sayılı uçuşuydu. Bu uçak da ilkinden 17 dakika sonra Dünya Ticaret Merkezi'nin güney kulesine çarptı.

Uçakların çarpmasının ardından kulelerde yangın çıktı ve yaklaşık iki saat sonra her iki kule de geride 1,8 milyon ton enkaz bırakarak yıkıldı.

İkinci uçağın da kuleye çarpmasından kısa bir süre sonra açıklama yapan dönemin ABD Başkanı George W. Bush, olayı “terör saldırısı” olarak nitelendirdi.

Bu açıklamadan birkaç dakika sonra American Airlines'ın Washington-Los Angeles seferini yapan 77 sefer sayılı uçuşunu gerçekleştiren yolcu uçağı ABD Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) batı tarafına girdi.

170 bini aşkın insan hayatını kaybetti

ABD'nin Afganistan'ı 20 yıllık işgalinde 172 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

İşgal boyunca ABD de hem askeri hem ekonomik olarak büyük kayıplar verdi.

20 yıllık işgalde 2 bin 448 Amerikan askeri ölürken, ABD için çalışan ve ölen Afganların sayısı da 3 bin 846 olarak kayıtlara geçti.

İşgalci ABD'nin ekonomik kaybı ise yüzlerce milyar dolara vardı.  

İşgal yıl dönümünde ABD Afganistan'dan çekildi

ABD, Afganistan işgalinin 20'nci yıl dönümünde askerlerini çekmeye başladı.

Taliban'ın, 15 Ağustos'ta Afganistan'ın tamamında kontrolü ele geçirmesinin ardından ABD, askerlerinin tamamını ve işgal boyunca kendisi için çalışanların tahliyesini 31 Ağustos 2021'de sona erdirdi.

ABD'nin Afganistan'dan çıkışı dahi 11 Eylül saldırıları gibi hafızalara kazınan olaylara neden oldu.

Kabil Havalimanındaki tahliyeler sırasında masum sivillerin arasında patlatılan bombalar nedeniyle yaklaşık 200 kişi hayatını kaybetti.

Ayrıca uçakların kanadına tutunarak ülkeyi terk etmeye çalışan bazı Afganlar, uçaktan yere çakılarak hayatını kaybetti.

ABD, büyük bir hezimetle ülkeden çıkarken geride 20 yıllık büyük bir yıkım, kan ve gözyaşı bıraktı.