AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER
2023 yılının ilk aylarından son aylarına kadar, başta 11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler olmak üzere birçok travmaktik olay yaşandı. Şubat ayında yaşanan yıkıcı depremlerin ardından; mart ayında çeşitli illerimizde sel ve heyelan haberleri alındı. Sonrasında ise mayıs ayında asker uğurlama esnasında yaşanan katliam, haziran ve temmuz aylarında iş yerlerinde gerçekleşen patlamalar, ağustos ayında gerçekleşen yangınlar, ekim ayında canlı bomba olayı, her yıl olduğu gibi yine kadın-çocuk cinayetleri ve son olarak da geçtiğimiz günlerde 12 askerin şehit olması gibi üzücü olaylara maruz kalındı. Bunların yanı sıra ekonomik sıkıntılar ve stresli bir genel seçim süreci de eklenince 2023 son yılların en yıpratıcısı olarak görüldü. Tüm bu yaşananların psikolojik boyutunu değerlendiren Uzman Klinik Psikolog ve Avrupa Birliği Uzmanı Metin Olataş, özellikle ekonomik sıkıntılara dikkat çekerek “2023 yılı çeşitli olaylar sebebi ile hepimiz için oldukça yoğun geçti. Bu olayların yanı sıra her gün boğuştuğumuz ekonomik ve siyasi sorunlar da cabası” diye konuştu.
Tüm canlıların uzun süre maruz kaldığı olay ve davranışlardan olumlu ya da olumsuz olacak şekilde etkileneceğini söyleyen Metin Olataş, Türk halkının bu açıdan kötü bir yıl geçirdiğini dile getirdi. Tüm yaşananlara ek olarak Türkiye’de mevcut ekonomik buhranın da yarattığı bir psikolojik baskı olduğunu vurgulayan Olataş, “İnsanı yaşadığı ortamdan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Bu sebeple yıl boyu etrafımızda, ülkemizde, olup biten her şey bizleri hem fiziksel hem de duygusal olarak derinden etkiledi. Özellikle de 2023 yılı çeşitli olaylar sebebi ile hepimiz için oldukça yoğun geçti. Yaşanan depremler, seller, cinayetler yanı sıra her gün boğuştuğumuz ekonomik ve siyasi sorunlar da cabası. Her gelir kesiminden bireylerin o ya da bu şekilde ekonomik ve siyasi problemlerin etkisini derinden hissettiği bir gerçek. Sadece göreli olarak birileri diğerlerini daha iyi gibi görüyor. Ancak bu birinin iyi durumda, diğerinin kötü durumda olduğu anlamına gelmiyor; sadece göreli olarak kötüden daha iyi olarak değerlendirme oluyor. Sonuca bakıldığı zaman herkes kötü koşullar altında yaşamaya çalışıyor. Ne yazık ki her geçen yıllarda olduğu gibi 2023 yılında da hem birincil olarak hem de ikincil olarak çeşitli travmatik ve olumsuz yaşantı deneyimlerine maruz kaldık. Böylece de toplumca olarak çeşitli psikolojik problemlerle yüzleştik. İyileşme sürecine gelecek olursak, pek tabi ekonomik ve sosyal olarak tam bir iyileşme olmadan bedensel ve psikolojik “ideal” bir iyi olma söz konusu değildir. Ancak bu sebeple de umutsuzluğa, gelecek umutsuzluğuna düşmemek gerekir. Umarım 2024 yılında 2023’e kıyasla psikolojik, sosyal ve biyolojik olarak ayaklarımız yere daha sağlam basarak ilerleyebiliriz” dedi.
TÜRKİYE GELECEKTEN UMUTSUZOlataş, geçtiğimiz yıl psikolojik destek almak isteyen bireylerin şikayetlerine bakıldığında ise genel manada ‘kaygı’ sorununun baş gösterdiğini belirtti. Özellikle geçim sıkıntısı çeken kişilerin diğer psikolojik sorunlarla başa çıkmasının daha zor olduğunu ancak bu kişilerin yine aynı sebeplerden psikolojik destek alamadıklarını söyleyen Olataş, yaptığı açıklamada, “Ülkece yaşadığımız olaylar her birimizi bir şekilde etkilediği için psikolojik destek almak isteyen bireylerin şikayetleri konuları da bu yönde. Özellikle: Kaygı. “Kaygı” ilk bakışta ne kadar da sıradan geliyor değil mi? Aslında bunun cevabı evet olmalıyken, ülkemizde “Aman, kaygılanmış!” şeklinde bir hal almış durumda. Esasen “kaygı” tek bir kelime olsa da altında pek çok şeyi, pek çok farklı bileşeni barındırmakta. Örneğin; sınav kaygısı, iş kaygısı, birliktelik kaygısı, eğitim kaygısı, beslenme kaygısı, barınma kaygısı, sosyal kaygılar, geçmiş kaygısı, bugün kaygısı, gelecek kaygısı. Bu listeyi uzatmak mümkün ve her biri kendi içinde adeta birer okyanus derinliğine ve genişliğine sahip olan başlıklar. Ne yazık ki ekonomik kaygı yaşayan bireylerin diğer psikolojik kaygılarla başa çıkabilme konusunda etkili bir eyleme geçmesi mümkün olamadığı için genel olarak psikologların karşılaştığı kişiler ekonomik kaygısı daha düşük olan bireyler ve aileleri oluyor. Ancak bu grubun da psikolojik destek alma isteği az evvel saydığım kaygı örneklerinden kaynaklanmaktadır. En temel başvuru konusu ise bugünü yaşayabilme ve gelecek kaygısı olmaktadır. Bireyler bugününü net olarak göremediği için, bugününü ve yarınını hem psikolojik hem maddi hem de fiziksel olarak nasıl inşa edeceğini bilemeyen bireyler bizden destek arıyorlar” ifadelerini kullandı.