İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne aralıksız saldırılarında bir ay geride kalırken, Türkiye’de yaşayan Filistinliler yaşananları büyük bir korku ve üzüntüyle takip ediyor. Onlardan biri olan Gazzeli Dr. Reham Abushar, 1,5 yıl önce yüksek lisans yapmak için Türkiye’ye geldi. Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde uzmanlık eğitimi alan Abushar, günlerdir devam eden saldırılarda ailesinden 40 kişiyi kaybetti. Bölgede internet ve elektrik kesik olduğu için Gazze’deki ailesi ile çok az iletişim kurabildiğini anlatan Abushar, yaşananları televizyonda ya da internette izlediğinde boğazının düğümlendiğini belirtti. Filistin halkının yıllardır aynı zulme maruz kaldığını ve çocukluğunun da bomba sesleri arasında geçtiğini söyleyen Abushar, “Gözüme uyku girmiyor. Her sabah Filistin Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı ölenlerin listesine bakıyorum. Acaba ailemin ismi var mı diye. Gazze’de çocukluğunuzu yaşayamazsınız. Biz de çocukluğumuzu yaşayamadık. Hep savaş gördük, bomba sesleri duyduk. İzmir’de çocuklarım uçak sesi duyduklarında ‘Anne bomba geliyor’ diyorlar. Geri dönebileceğim bir ülkem olsun istiyorum. Eğitimim bittikten sonra halkıma hizmet edebilmek istiyorum. Dilerim savaş en kısa zamanda biter. Çocuklar, kadınlar ve masum insanlar için sadece bunu diliyorum” sözleriyle bölgeden gelecek güzel haberleri beklediğini ifade etti.
YÜKSEK LİSANS İÇİN İZMİR’E GELDİ
Mezun olduktan sonra yaklaşık 2 yıl Gazze’de doktorluk yapan ve ardından yüksek lisans yapmak için İzmir’e gelen 33 yaşındaki Dr. Reham Abushar, “Gazze’de iki yıl hekimlik yaptım. Acil servis, diyaliz merkezi ve aile hekimliğinde çalıştım. Halk sağlığı uzmanı olarak çalışmak için yüksek lisans yapmaya karar verdim. Burslu olarak Dokuz Eylül Üniversitesi’ni kazandım. Yaklaşık 1,5 yıl önce eşim ve iki oğlumla birlikte İzmir’e geldim. Çocuklarımdan biri otizmli. Bütün gün evde ve hiç konuşmuyor. Bir yandan onunla ilgileniyorum bir yandan da ülkeme ağlıyorum” dedi.
HER KONUŞMAMIZDA VEDALAŞIYORUZ
Saldırılar başladığı günden bu yana Gazze’de yaşayan ailesi ile çok az iletişim kurabildiğini anlatan Abushar, “Annem, babam, kardeşlerim ve diğer akrabalarımın hepsi Gazze’de. En son 4 gün önce telefonda çok kısa konuştuk. Zaten her konuşmamızda vedalaşıyoruz. Annem, ‘Belki bir daha görüşemeyiz?’ diyor. Evleri terk ettiler. Okulda kalıyorlar, diğer pek çok Filistinli gibi. Bir sınıfta 80-90 kişi ile birlikte yaşıyorlar. Geceleri çok zor geçiriyorlar. Bombalar düşüyor, elektrik yok. Kimse evinde kalmıyor. Günde bir kez uluslararası kuruluş okulda ekmek dağıtıyor. Fırınlar açık değil. Babam bir keresinde ekmek alabilmek için sırada 8 saat boyunca beklemiş. Temiz su bulamıyorlar. Annem ve babam yaşlı insanlar, aynı zamanda hastalar. İlaç da bulamıyorlar şu an. Kaldıkları okul onlar için çok sağlıksız. Yaşlılar, çocuklar… Herkes yerlerde yatıyor” ifadelerini kullandı.
AİLESİNDEN 40 KİŞİYİ KAYBETTİ
Ülkesinde yaşananları televizyonda ya da internette izlediğinde boğazının düğümlendiğini kaydeden Abushar, “Biz çok savaşlar yaşadık. 2-3 yılda bir savaş gördük neredeyse. Ama en vahşi, en kanlı savaş bu. Şimdiye kadar binlerce kişi öldürüldü, bunların da pek çoğu çocuk ve kadın. İsrail masum sivilleri hedef alıyor. Hastanelere bile saldırıyor. Hastanede çalışan doktor arkadaşlarım durumun çok kötü olduğunu anlatıyor. Tedavi için ilaç ve malzeme bulamıyorlar. Eski savaşlarda ben de hastanelerde çalıştım. Ne kadar zor olduğunu biliyorum. Hastalar yerlerde yatıyor. Normal günlerde bile ilaç ve malzeme bulmak zorken, şimdi artık neredeyse imkansız. Hastane saldırısında çok fazla doktor arkadaşım ve ailesi hayatını kaybetti. Ailemden 40 kişiyi kaybettim. Komşularımızın evi yıkıldı bombalar nedeniyle, bizim evimizde de zarar var” diye konuştu.
BİZ ÇOCUKLUĞUMUZU YAŞAYAMADIK
Filistin halkının yıllardır aynı zulme maruz kaldığını ve çocukluğunun da bomba sesleri arasında geçtiğini söyleyen Abushar, “Savaşın başladığını gördüğümde ailem ve vatanım için çok korktum. Orası benim vatanım. Ben orada doğdum, büyüdüm, okudum ve çalıştım. Koşullar her zaman çok zordu. 2-3 yılda bir savaş oluyor; şehirler yıkılıyor, yeniden inşa ediliyor ama sonra yeniden yıkılıyor. Gazze bambaşka bir şehre dönmüş. Gitsem tanıyamam belki de. Çocuklar ve kadınlar için çok üzülüyorum. Yaralılar için de durum çok zor. Tedavi imkanları çok kısıtlı, kolunu bacağını kaybeden çok fazla insan var. Gözüme uyku girmiyor. Her sabah Filistin Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı ölenlerin listesine bakıyorum. Acaba ailemin ismi var mı diye. Biz çocukluğumuzu yaşayamadık. Gazze’de çocukluğunuzu yaşayamazsınız. Ben kendim de çok zor bir çocukluk yaşadım. Hep savaş gördük, bomba sesleri duyduk. İzmir’de çocuklarım uçak sesi duyduklarında ‘Anne bomba geliyor’ diyorlar. Markete gönderip bir şey almasını istediğimde korkuyorlar. Bazen onlar da ben de Gazze’de olmadığımızı unutuyoruz” dedi.
DÖNEBİLECEĞİM BİR ÜLKEM OLSUN
Dünyanın gözü önünde Filistin halkının yaşadığı dramın görmezden gelinmesine tepki gösteren Abushar, şunları söyledi: “Filistinliler de insan, onların da yaşam hakkı var. Dünyanın sessizliği en zor gelen şey. Ülkemizin özgür olmasını istiyoruz. Çocuklarımız güzel bir hayat yaşasın istiyoruz. Burada eğitimimi tamamladıktan sonra geri dönebileceğim bir ülkem olsun istiyorum. Ülkeme dönüp halkıma hizmet edebilmeyi çok istiyorum. Dilerim savaş en kısa zamanda biter. Çocuklar, kadınlar ve masum insanlar için sadece bunu diliyorum. Türkiye her zaman yanımızda oldu ama diğer ülkelerden aynı dayanışmayı göremiyoruz. Dünya yaşananlara karşı çok sessiz, kimse bir şey yapmıyor. Üniversitedeki hocalarım ve arkadaşlarım çok destek verdi. Sürekli neye ihtiyaç olduğunu soruyorlar. Biz vatanımızı çok seviyoruz, kimse vatanını bırakmak istemiyor. İsrail bıraksınlar istiyor ama halkımız direniyor.”
BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: UNRWA: Gazze’de hiçbir yer güvenli değil