8 Mart'ın en buruk yanı: Depremzede kadınlar

Depremzede kadınlar 8 Mart’ı buruk karşıladı... Çadır kentlerde 8 Mart Dünya Kadınlar gününü buruk geçiriyor...

Haber Giriş Tarihi: 16.01.55152 20:06
Haber Güncellenme Tarihi: 16.01.55152 20:06
ilksesgazetesi.com

Bu yıl 8 Mart Dünya Kadınları Günü, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Hatay’da kurduğu çadır kentte afet sonrasında hayata tutunmaya çalışan kadınların mücadelesinin gölgesinde yaşanıyor. Çok zor günler geçirdiklerini belirten depremzede kadınlar, bugünlerin geride kalacağına olan inançlarıyla ayakta kalmaya çalışıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Hatay’da kurduğu çadır kentte yaşayan kadınlar bu yıl 8 Mart Dünya Kadınlar gününü buruk geçiriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Anahtar Kadın Çalışmaları Bütüncül Hizmet Merkezi aracılığıyla bölgedeki kadınlara yardım eli uzatıyor, onların yaralarını sarmak için elinden gelen desteği veriyor.

“Her şeyin normale dönmesini bekliyoruz” Yaşadıkları zorluklara rağmen hayata tutunan kadınlar duygularını şöyle dile getirdi. Nuray Sökmen: “Allah kimsenin başına vermesin. Biz yaşadık, kimse yaşamasın. Evlerimiz yıkıldı. Çocuklarımız enkaz altında kaldı ama çok şükür kurtuldular. Bize destek olmaya çalıştılar, Allah razı olsun. Eşim inşaat işçisidir. Şu an işsiz. Her şeyin normale dönmesini bekliyoruz.”

“Ne güzel yaşıyorduk, sıcak bir yuvamız vardı” Kızı Arya Nur Sökmen ile çadır kentte barınan Süheyla Sökmen: “Zaten depreme ayakta yakalanmıştık. İlk depremde evimde herhangi bir hasar yoktu ama öğlen olan depremde berbat bir şekilde hasar oldu. Çok kötü bir gün. Yaşanılacak bir durum değil, Allah kimseye yaşatmasın. Bambaşka duygular içindeyim. İnşallah en kısa zamanda bunları atlatırız. Ne güzel yaşıyorduk. Sıcak bir yuvamız vardı, eşimin eve gelişini bekliyordum. Bu acı bambaşka bir şey.”

“Evden eşyalarımızı alamadık” Seniye Bük: “Herkes işinde gücündeydi. Şimdi ne iş ne güç var. Evden bir eşya çıkmadı. Ne yapalım ne edelim! Mal mülk Allah’a kalıyor. Bırakamıyoruz, Türkiye bizim. Nereye gidersek zaten ölüm var. Burada ölelim daha iyi dedik.”

“5 Şubat akşam yattık, sabah felaketle kalktık” Afetten sonra çadır kentte yaşamak zorunda kalan Nuray Tosun: “Dört dörtlük olmasa da çok güzel hayatlarımız vardı. Şubat’ın 5’inde yattık akşam, sabah felaketle kalktık. Anlatılmaz. Kendi yağımızda kavrulan insanlardık. Şimdi çadırda barınıyoruz. Allah verenlerden binlerce kez razı olsun, biz razıyız Allah da razı olsun. Bize sıcak yemeğimiz de geliyor. İnşallah bugünler de geçecek. Kayıplarımız yok, onlarla teselli oluyoruz.”

“Allah kimsenin başına vermesin” Depremzede Tuğba Karaver: “Zor bir süreçten geçiyoruz. Allah kimsenin başına vermesin. Çocuklarımız da biz de çok perişan olduk. Evsiz kalmak, çadırda yaşamak çok zor. Bir an önce konteynerlere geçmek istiyoruz.”

“Günlerimiz ağlamakla geçiyor” Eşinin olmadığını ve üç oğlunun farklı illerde yaşadığını belirten Fatma Hatip: “Günlerimiz stresle, ağlamakla geçiyor. Zaman zaman deprem oluyor, çok korkuyoruz. Çok zor günler geçiriyoruz.” Aynur Çalar: “Çadırda yaşamak çok zor. Allah kimsenin başına vermesin. 6 tane torunum var, onlara hiçbir şey yapamıyorum.”

Bir engelli oğlu, gelin ve torunlarıyla birlikte çadırda yaşayan Saniye Çalar: “Hepimiz 8-10 kişi aynı çadırın içindeyiz. Bir parça ekmek verenden de Allah razı olsun.” HABER MERKEZİ