YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER Avrupa Birliğine (AB) girmeye en yakın olduğumuz 1999 yılında sokakta satılan kokoreç engeli adından söz ettiriyordu. Türkiye için Avrupa Birliği kapılarının aralanması yeniden tartışma konusu oldu. Gözler tekrardan AB’nin Türkiye’yi almama nedeni olan kokorece çevrildi. Gıda yönetmeliklerine göre sokakta kokoreç satışı yasaklanması gerekiyor. Ayrıca kokorecin yanı sıra işkembe gibi yemeklerde yasaklanabilir. Sokakta kokoreç satan Esnaf Oğuz Han sağlık koşullarına uyarak satışlarını yaptıklarını söyledi.
MEMLEKET ESKİ HALİNE DÖNSÜN… Sokakta kokoreç satan Esnaf Oğuz Han, babasından gelen bir meslek olduğunu ve çocukluktan beri bu işi yaptığını dile getirerek bu mesleği bırakacağını fakat memleketin eski haline dönmesini talep etti: “Avrupa Birliğine (AB) girersek sokakta kokoreci yasaklanacakmış. Bu konu 10 sene öncesinde de vardı. Bana babamdan, ailemden gelen bir meslek ve ben çocukluğumdan beri bu işi yapıyorum. Bizim gibi nice insan sokakta kokoreç satıyor. Bir dünya sokak satıcısı var ne hikmetse Avrupa Birliğine girme konusunda kokoreci öne sürüyorlar. Biz mesleğimizden vazgeçelim bırakalım ama tek bir şartımız var memleket eski haline dönsün. Ekmek 1 TL veya 50 kuruş olsun. Kiralar tekrardan bin, bin 500 TL’ye düşecekse mesleğimizden vazgeçebiliriz. Biz kazanmayalım Avrupa Birliğine girdikten sonra bütün halk rahat etsin. Avrupalılar domuz eti yiyor farklı gıdalar tüketiyor. Eğer bu haber gerçekse dediğim gibi ben işimi bırakırım.”
“SAĞLIK KOŞULLARINA UYUYORUZ” Sağlık koşullarına harfiyen uydukları vurgusu yapan Han, uygun ortamda satışlarını gerçekleştirdiklerini söyleyerek şu açıklamayı yaptı: “Konu sağlık koşullarıysa biz sağlık koşullarına uyuyoruz. Kokoreci satmak için bazı kurallara uymak gerekiyor. Hijyen belgelerimizden tutun aldığımız fabrikanın hijyen belgelerine kadar bakılıyor. Hayvanın kesim tarihi, bize veriliş tarihi, saati, hayvanın aşılarının hepsi denetleniyor. Belediye de zaten bizleri gün aşırı denetliyor. Herhangi bir sağlıksız durum yok. Toz durumunu düşünüyorlarsa, sokakta sattığımız için tezgahlarımız içeri doğru bir şekilde kurulu. Sağlık konusuna bakarsak sokakta yürürken bile tozu soluyoruz. Açıkta satılan çok fazla gıda var.”
VİTAMİN VE MİNERAL AÇISINDAN ZENGİN Gıda konusunda uzman görüşü aldığımız Gıda Mühendisleri Odası Başkanı İ. Uğur Toprak, sakatatlar hakkında bilgi verdi: “Bilindiği üzere sakatat, kesimi yapılan büyük ve küçükbaş hayvanların kasları dışında kalan yenilebilir yürek, karaciğer, böbrek, işkembe, bağırsak, dalak, dil, beyin, baş, ayak gibi kasaplık olmayan kısımlarıdır. Vücut depo organı olarak işlev yaparlar. Vitamin A, B12, B2, B1, B6, niasin ve sodyum, potasyum, demir, fosfor, selenyum gibi birçok vitamin ve mineral açısından oldukça zengindirler. Kırmızı ete oranla daha az oranda yağ içermeleri ve enerjilerinin daha düşük olması ve yine kırmızı ve beyaz ete oranla daha uygun fiyatlı olmaları bakımından tercih sebebidirler.”
“TEMİZLİK ÇOK ÇOK İYİ YAPILMALI” İşkembe, kelle paça ve kokoreç gibi besinlerin hazırlanırken dikkatli olunması gereken ürünler olduğunu anlatan Toprak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Temizliğinin çok çok iyi yapılması gerekir. Tanıdık, bildik, güvenilir yerlerden tüketilmesi gerekir. Özellikle pişirilme tekniği çok önemlidir. Doğrudan ateşe maruz kaldığı için içinde bulunan toksinler kanserojen etki yaratabilir. Özellikle çiğ sebzelerle çok fazla temas etmemesi gerekir. Kokoreç iyi temizlendiği ve güvenilir bir yerden yendiği sürece sıkıntı yaratmaz. Sosyal medyada çok fazla bilgi kirliliği var, kokorecin bir aşı kadar önemli olduğu söyleniyor. Bunlar çok fazla dikkate alınmamalı, bu bilgilerin herhangi bir bilimsel dayanağı yok. Yemek yeme fizyolojik, sosyal ve kültürel bir olgudur. Doğru beslenme ise bir yaşam tarzı olup, tek bir gıda maddesi üzerinden değil, tüketilen gıdaların tümü değerlendirilerek karar verilmesi gereken bir yaklaşım olmalıdır. Sağlıklı ve güvenilir her türlü gıda maddesinin tek yönlü olmamak kaydıyla dengeli bir beslenme sistemi içerisinde tüketilmesinde hiçbir sakınca bulunmamaktadır.”