ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan depremlerin üzerinden 44 gün geçti. Afet bölgesinde kısıtlı imkanlarla çadırlarda yaşayan depremzedelerin barınma dışındaki bir büyük sorunu da beslenme. Felaketin en çok vurduğu illerden biri olan Hatay’ın Antakya ilçesindeki izlenimlerini aktaran TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Uğur Toprak, gıda güvenliği konusunda önemli uyarılarda bulundu. Temiz su sorunu sıkıntısı nedeniyle hijyen koşullarının sağlanamadığının altını çizen Toprak, yeterli ve dengeli beslenme koşullarının da oluşturulamadığını kaydetti. Deprem bölgesine gönderilen yardımlarda son kullanma tarihi geçen ürünlerle karşılaşıldığını dile getiren Toprak, “Bununla ilgili alanda gördüğümüz problemler var. Gönderen kişiler kontrol etmemiş, kurumlar da. Dolayısıyla bir gidiyorsun sahaya, yardım var. Elini bir atıyorsun ki son tüketim tarihleri geçmiş. Bizlerin beslenmesine bir önem gösteriyorsak onların beslenmesine on özen göstermek gerekiyor” uyarısında bulundu.
GÜVENLİ GIDA VE TEMİZ SU
Çadır kentlerde ortaya çıkan en temel ihtiyaçların güvenli gıda ve temiz su olduğunu söyleyen Toprak, “Artık mümkün olduğunca çadır hayatından insanları kurtarmak ve konteynerlere almak gerekiyor. Burada artık insanların kendi yemeklerini yapabilecekleri, çalışabileceği ortamların yaratılması gerekiyor. Ramazan bittikten sonra yaz ayları gelmeye başlayacak ve yemek yapımını ve dağıtımının riski daha da artmaya başlayacak. Burada en büyük sıkıntı su. İnsanlar bulaşıklarını nasıl yıkayacak? Sadece tuvalet ve temizlik ihtiyacı için kullanılmıyor su. Halkın içebileceği ve kullanabileceği suya erişim hızlı bir şekilde yapılmalı. Sürekli hazır su kullanmaya çalışıyorsun. İnsanlar bulaşıklarını yıkarken hazır su kullanamıyor, o kadar pet şişe yok. Zaten olana içmek için kullanıyorlar. Bu sefer bulaşık, temizlik ve diğer şeyler için su kaynatıp soğutmaya çalışıyor. Şu anda en büyük risk bu” dedi.
YETERLİ BESLENME MÜMKÜN DEĞİL
Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalıkları olanlar için özel bir beslenme planı uygulanması gerektiğini dile getiren Toprak, “Ağırlıklı olarak makarna ya da sebze yemeği çıkıyor. Yanına kuru bakliyatla protein desteği sağlanmaya çalışılıyor. Meyve bulunup saklanamıyor, bunun eksikliği var. Bulunsa da onların yıkanması sıkıntı. Havalar hala soğuk, buradaki insanların ve özellikle çocukların vitamin ihtiyacı var. Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenme koşullarını tam anlamıyla sağlamak pek mümkün değil. Burada 3 öğün yemek çıksa dahi proteinini, karbonhidratını, yağını hepsini orantılı bir şekilde alması lazım. Ama bunun tam anlamıyla sağlanabildiğini söyleyemeyiz. Vitamin ve mineraller bakımından oldukça eksik. Bu sıkıntıları aşabilmek için insanların çadır yaşamından kurtulması lazım. Çünkü çok sağlıklı bir yaşam değil. Uyku düzenini de oldukça etkiliyor. Bu insanların hızlı bir şekilde konteynerlere taşınıp kendi hayatlarına dönmeleri için çalışmak lazım. Özel beslenme gereksinimleri olan insanlar var. Ve ne yazık ki onlar için bir çalışma yok. Bu noktada yapılması gereken şey çadırların tek tek dolaşılması ve insanların gıda ihtiyaçlarının belirlenip kayıt altına alınması. Örneğin herhangi bir gıdaya karşı hassasiyeti var mı gibi bunların belirlenmesi gerekir. Mesela bir çölyak hastası olabilir ona uygun ekmeğin bulunması lazım. Şeker hastası varsa ona uygun beslenme gerektirir. Koşullar kötü ama bunları sağlamakla mükellef devlet. Burada detaylı bir çalışma yapılıp onlara uygun beslenme belirlenmesi gerekiyor. Dezavantajlı gruptaki insanların beslenmesiyle ilgili sağlıklı bir adım atılamıyor” ifadelerini kullandı.
HALA KOORDİNASYON YOK
Gönüllü kuruluşların beslenme konusundaki eksiklikleri gidermeye çalıştığını fakat yetkili kurumların sahada olmadığını kaydeden Toprak, “Burada en büyük sıkıntılardan biri de ürün tedariği. Soğuk hava depolarının getirilmesi lazım. Ürünler bir yerlerden taşınarak buraya getirildiği için bozulmadan hızlı bir şekilde menü belirlenerek yemek hazırlanmaya çalışılıyor. Hala sıcak yemek konusu ciddi bir problem. Herkes kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ne yazık ki hala daha en azından Antakya’da sahada Kızılay’ı göremedim. Koordinasyonu sağlaması gereken kurumlar AFAD ve Kızılay. Bugün 43’ncü gün olmasına rağmen hala düzen, terkip ve koordinasyon yok” diye konuştu.
TARİHİ GEÇMİŞ GIDA ÜRÜNLERİ
Deprem bölgesine gönderilen yardımlarda son kullanma tarihi geçen ürünlerle karşılaşıldığını da belirten Toprak, “İnsanlar sürekli aynı şeyi yiyormuş gibi bir durum oluyor. Et verilemediği için sebze de dolapta belli bir süre tutulabiliyor. Burada yapılabilecek belli yemekler olduğu için insanlar sürekli aynı yemeğe yiyormuş gibi hissedebiliyor. İnsanlar kendi kaplarını getirip yemeklerini alıp çadırlarına giriyor. Aslında bu da çok sağlıklı bir şey değil. Ama ayrıca kurulabilecek bir yemekhane alanı yok. Gelen yardımlar ve onların dağıtımı konusunda da sıkıntılar var. Yardımların depolanması, uygun şekilde istiflenmesi, soğuk zincir ürünlerinin kabul edilmemesi ve edilse bile onlar için ayrı bir soğuk hava aracının orada bulunması önemli. En önemli konulardan bir tanesi de mutlaka ürünlerin tavsiye edilen tüketim tarihi ya da son tüketim tarihinin kontrol edilmesi. Bununla ilgili alanda gördüğümüz problemler var. Ne yazık ki tarihi geçmiş ürünlere rastladık. Gönderen kişiler kontrol etmemiş, kurumlar da. Dolayısıyla bir gidiyorsun sahaya, yardım var. Elini bir atıyorsun ki son tüketim tarihleri geçmiş. İnsanlar bunu fark etmeden yiyebilirler. Zaten uyku düzenleri yok, sinir sistemleri bozulmuş durumda. Çadır hayatı kolay değil; yağmuru var çamuru var. Bizlerin beslenmesine bir önem gösteriyorsak onların beslenmesine on özen göstermek gerekiyor. Ürünlerin saklama koşullarına ve tarihlerine dikkat etmek gerekiyor. Kuru ve serin yerde saklayın denilen ürünleri güneşin altında bırakıyorsan tarihi istediği kadar geçmemiş olsun bir anlam taşımıyor. Özellikle sularda çok yaşıyoruz bunu. Suların direkt güneş ışığına maruz bırakılmaması lazım. Ama ne yazık ki birçok yerde maruz kalıyor” açıklamasını yaptı.