YAREN ELMAS GÜZELKAN-ÖZEL HABER
Ayakkabı üretiminde solvent miktarının yüksek olduğu yapıştırıcılar kullanılması işçi sağlığını büyük oranda etkilemekte. Kullanılan kimyasallar vücuda hava yoluyla, cilt yoluyla ve sindirim sistemi ile girdiğini söyleyen Prof.Dr. Alp Ergör, “Ayakkabı üretim sektöründe ciddi sağlık sorunları yaşanmaktadır. Ayakkabı üretimi Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği açısından zayıf bir sektör” dedi.
KİMYASALLAR OLDUKÇA FAZLA
Ayakkabı üretiminde işçi sağlığı ve güvenliğinin yetersiz olması nedeniyle sektörde tehlike oluşturduğunu ifade eden Ergör, “Ayakkabı üretim sektöründe ciddi sağlık sorunları yaşanmaktadır. Ayakkabı üretimi Türkiye'de iş sağlığı ve güvenliği açısından zayıf bir sektör. Rekabete çok açık bir sektör olduğundan işsizlik yönünden rekabet ortamı yaratması kapitalist sistemi yaratıyor. Bu da açıkça iş sağlığı ve güvenliği ortamının yok olmasına neden oluyor. Çünkü yatırım yerine ayakta kalmak isteyen işveren, işçi değiştirir. Bir de işçileri çok ucuza çalıştırıyorlar. Örneğin; terlik sektöründe ya da ayakkabı üretiminde göçün yaşandığı yıllardan itibaren çok belirgin bir şekilde Suriyeli sığınmacıların çalıştığını biliyoruz. Bir dönem Sosyal Güvenlik Bakanlığı akademisyenlerin bu konu için araştırma yapmasını engelleyen genelge yayınladı. 7-8 yıl önce Suriyeliler ’in Türkiye’ye yerleşmesiyle birlikte bu sektörde ailece çalışmaya başladılar. O dönemdeki Göçmen Sağlığı ve Polikliniği sorumlu Dr. Ergün Demir, 6 ayrı çocukta N-hekzan nöropatisi saptadı. Çocuk işçiler, göçmen çalışanlar bu sektörün içerisine girdi. Bu sektör yeterli ekonomik sermaye gücüne sahip işverenlerden oluşmuyor. İş sağlığı ve güvenliği yatırımının olmasını beklemek çok zor. Sendika’nın son derece zayıf oluğu bir sektördür. Dolayısıyla insanların sağlıklı çalışma hakkı peşinde koşmaları zor. Ayakkabı üretim sektöründe kimyasallar oldukça fazla. Benzen kanserojen olduğunu bildiğimiz bir madde. Kullanımının pek çok yerde yasaklanmasına karşın üretilen ve piyasada kullanılan bir kimyasaldır. Benzenin kullanımına yasak var ama tümüyle bu yasak getirilmedi. Bir Türk Hekimi olan Muzaffer Aksoy’un çabalarıyla kanserojen etkisi gösterilmiş etmenlerden biri. Bu üretimde çok solvent kullanılır. Özellikle bu kimyasallar yapıştırıcının içerisinde vardır. Farklı materyalleri bir araya getirecek yapıştırıcılar kullanılır. Örnek verecek olursak terlik üreticisi olan bir işveren yaz sezonu için binlerce terlik üretecektir bunun içinde düşük nitelikli yapıştırıcı kullanabilir. Bu da merdiven altı yapıştırıcı imalatıdır. Yani standartlarına uygun yapıştırıcıların üretimi ile ilgili uğraşlar verilirken merdiven altı olan N-hekzanı uygun olan yüzde 60’lara kadar doldurulmuş yapıştırıcı kullanırlar. Kimyasallar dışında da ergonomik ciddi problemler var. İşçiler belli pozisyonda saatlerce sayayı kalıba çakıyorlar bu da çok ciddi eklem hastalıklarına neden olabilir. Gürültü, iklimlendirme koşulları, elektrik tehlikesi ve bundan kaynaklanan riskler, yangın riski, sağlıklı beslenememek bunlar da bu sektörde yaşanan diğer olumsuzluklardır” ifadelerini kullandı.
SAĞLIK SORUNU YAŞANILAN BİR SEKTÖR
Kimyasalların işçilerin vücuduna nasıl girdiğinden ve kimyasala maruz kalmalarından dolayı yaşadıkları meslek hastalıklarından bahseden Ergör, “Bu kimyasallar vücuda ağırlıklı olarak hava yolu ile girer. Fakat ciltten emilim ve sindirim sistemi ile de girer. Özellikle küçük işletmelerde hijyenin sağlanamayacağını düşünmek lazım. İnsanlar ellerini doğru dürüst yıkamadan yemeklerini yerler. Dudak ve ağız yoluyla kimyasal maddeyi alırlar. Önlemin asıl yoğunlaşılması gereken alan havalandırma ve ciltte yaşanan sorunlardır. Terlik imalatı yapılırken çalışan çocuk işçiler yapıştırıcıları elleriyle sürüyorlar. Bu sektör iş sağlığı ve güvenliği açısından zor bir sektör. Kimyasalların kullanılmasıyla birlikte işçilerde; kas-iskelet rahatsızları, işitme kaybı, cilt hastalıkları, astım, son derece merkezi sinir sistemi hasarına yol açabilecek rahatsızlar ortaya çıkabilir. Bir süre sonra sağlıklı karar veremeyen, korteksini doğru kullanamayan ve günlük işlerini rahatlıkla yapamayan insanlar olurlar. N-hekzan ise uç sinirlerde hasara yol açtığı için geri dönüşümü yoktur. Çok geniş bir yelpazede sağlık sorunu yaşanılan bir sektördür. Bu meslek hastalıklarının tanısının konması önemlidir. Bu işçilerin kullandığı malzemeler gibi hastalıkları da merdiven altıdır” şeklinde konuştu.
MERDİVEN ALTI ÜRETİME SON VERİLMELİ
İşçilerin meslek hastalıkları mağduru olmaması, problemlerin ve hastalıkların en aza indirilmesi adına yapılabilecekler konusunda konuşan Ergör, “Öncelikle yasal düzenlemeler sağlanmalıdır. Bu düzenlemeler ise; kimyasal kullanımı, iş yerlerinin iş sağlığı ve güvenliği, sendikalaşma desteklenmeli, denetim yapılmalıdır. Işıkkent, ayakkabılık için kurulmuş bir sanayi sitesi olmasına rağmen öyle yerler var ki kapatılması gerekir. İşletmenin ve iş yerinin doğru kullanılması gerekir. Bu sektörde göçmenler çalıştırılmamalı veyahut çalıştırılacaksa bile kötü koşullarda çalıştırılmaması lazım. Çocuk işçi kesinlikle çalıştırılmamalıdır. N-hekzan yüzde 40’ın üzerine çıkamaz. Fakat işveren N-hekzan yapıştırıcısı en ucuzu olduğu için onu kullanıyor. İşçiler için bu sorunların çözümü toplumsal duyarlılıktan da geçiyor. Alacağımız malın kalite güvencesini istememiz üretim sürecindeki yaşanan problemlerin önüne geçebilir. İşçilerin olumsuzlukları yaşamaması adına yapılabilecek şeyler olarak yerel düzeyde yapılacak çok şey var. Yerel yönetimlerin müdahalesiyle sivil toplumların, meslek örgütlerinin sürecin içinde olması ve örneğin Sanayi Bakanlığı’nın da bu denetimleri de yapması gerekmektedir. 21.yüzyılda merdiven altı üretime bir son verilmesi gerekiyor” vurgusu yaptı.