İzmir’de yaşayan 41 yaşındaki Moris Karmona, yalnızca kendi değil tüm otistiklerin hakları için üyesi olduğu dernek çatısı altında örgütlü mücadele yürütüyor
Haber Giriş Tarihi: 20.11.55493 21:33
Haber Güncellenme Tarihi: 20.11.55493 21:33
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Moris Karmona, İzmir’de yaşayan otistik bir birey. Annesini hastalık sebebiyle 2004 yılında kaybeden Karmona, babasıyla birlikte Karşıyaka’da yaşıyor. Okul hayatı boyunca kaynaştırma öğrencisi olan 41 yaşındaki Karmona, çocukluk yaşlarında sosyal iletişim kurmakta zorlandığını ve akran zorbalığına maruz kaldığını anlatıyor. O dönem yaşadıklarını hala daha büyük bir üzüntüyle hatırlayan Karmona, bugünlerde zamanının büyük bölümünü otizm hakkında bilinç düzeyini arttıracak konuşmalar yapmakla ve üyesi olduğu KEDİ (Kabul-Eşitlik-Dahil Olma-İstihdam) Otizm Derneği’ne fikirleriyle katkı koyarak geçiriyor. Sadece kendi değil tüm otistik bireylerin hakları için dernek çatısı altında örgütlü mücadele yürüten ve aynı zamanda kendi otizm hikayesini anlatacağı bir kitap yazmaya başlayan Karmona, “Otizmli olmak hata değil, bunun kabul edilmesi gerekiyor. Otizme önyargılı toplumlar asla gelişemez” diyor.
AKRAN ZORBALIĞI CANIMI YAKMIŞTI Çocukluk ve ergenlik dönemlerinde maruz kaldığı akran zorbalıklarını anlatan Karmona, “Annemi genetik bir rahatsızlıktan dolayı 2004 yılında kaybettim. Babamla birlikte yaşıyoruz. AÖF Halkla İlişkiler ve İşletme Bölümü’nü bitirdim. Okul hayatım boyunca kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim gördüm. İlkokuldayken çok büyük zorluk çekmedim. Bana hiç ‘Sen otistiksin’ dememişlerdi. Ama ortaokuldayken maalesef üst sınıfta okuyan öğrencilerden bir tanesi bana ‘Sen otistiksin’ demişti ve çok gücüme gitmişti. Bence bu yaptığı çok hoş değildi. Bazı sınıf arkadaşlarım ise çantamdaki ders kitaplarımı kurcalamışlardı. Her derste bana sataşmışlardı. Bu sebeple derslerimde de başarısız olmama neden olmuşlardı. Derslere odaklanamıyordum bana sürekli sataştıkları için. Sınıflar arası maç yapılırken beni aralarına almamalarına çok üzülmüştüm. Bu tür haksızlıkları hiçbir zaman hak etmemiştim. Akran zorbalığı canımı çok yakmıştı. Okul hayatım boyunca kendimi diğer öğrencilerden farklı hissettiğim anlar çok oldu” dedi. KENDİMİ İFADE EDEBİLİYORUM Büyüdükçe sosyal ilişkiler kurma konusunda kendini geliştirdiğini söyleyen Karmona, “Okul yıllarımda sosyalleşme konusunda bazı zorluklar elbette yaşadım. İnsanların beni garipsediği anlar oldu. Ama artık pek yaşamıyorum. İnsanlarla iyi iletişim kuruyorum. Kendimi ifade edebiliyorum. Göz teması da kurabiliyorum. Karşıyaka Haber Gazetesi’nde engellilerle ilgili köşe yazıları yazıyorum. Karşıyaka Kültür Sanat Derneği ile birlikte bazı engelsiz projeler hazırlamaya çalışıyorum. Şiir okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Kendimle tek başıma vakit geçirmeyi de seviyorum. Severek dinlediğim sanatçıların konserlerine de gidiyorum. Kitap okumayı çok seviyorum. Sosyal yaşam içerisinde bir şekilde var olmayı başarmış bir bireyim. Çok sayıda otizmli arkadaşım var” ifadelerini kullandı. AYRIMCILIĞA SON VERİLMELİ Otizmin başarmak için engel olmadığını vurgulayan Karmona, “Maalesef otizmliler ayrımcılığa sürekli maruz kalan dezavantajlı bireylerdir. Tıpkı diğer engelliler gibi. Ama artık bu ayrımcılığa son verilmesi lazım. Türkiye’de otizmli bireyler için çok ağır olmayan işlerde istihdam sağlanmalı. Otizm Eylem Planı için biran önce harekete geçilmeli. Otizmli biriyle iletişim kurarken onlara otizmli olup olmadıklarını sormamaları gerekiyor. Bana böyle bir şey sorulduğunda kendimi kötü hissederim. Mecaz anlamda kullanılan kelimeleri anlamakta güçlük çekiyoruz. Bize yapılan şakaları çoğu zaman anlayamayıp üzülebiliyoruz. Otizmli olduğum için ben de zaman zaman önyargılı davranışlarla karşılaştım” şeklinde konuştu. ‘YAPAMAM’ ENDİŞESİNE KAPILMASINLAR Kendini her alanda geliştirebilmek için gayret ettiğini anlatan Karmona, şunları söyledi: “Eve kapanmaktan ziyade daha çok faal olmayı tercih ediyorum. Küçük yaşlardan itibaren otizmin bir engel olmadığını kendi kendime kabullendirerek yaşadım. ‘Ben neden böyleyim’ diye hiç düşünmedim. Hayal kurmayı severim. En büyük hayalim çok yönlü çalışkan bir birey olabilmek. Kendimi her alanda geliştirebilmek istiyorum. Özellikle otizmli bireyler kesinlikle ‘hiçbir şey yapamam’ gibi endişelere kapılmasınlar. Otizme önyargılı toplumlar asla gelişemez.”
FİKİRLERİYLE KATKI KOYUYOR Bugünlerde zamanının büyük bölümünü otizm hakkında bilinç düzeyini arttıracak konuşmalar yapmakla ve üyesi olduğu derneğe fikirleriyle katkı koyarak geçiren Karmona, “Dernekte faydalı çalışmaların yapılması için önerilerde bulunuyorum. Amacımız farkındalık yaratmak. Otizmliler ne yazık ki çok fazla hak kayıplarına maruz kalıyorlar. Artık buna dur dememiz gerekiyor. Maalesef toplum otizm konusunda yeterince bilgi sahibi değil. Artık Türkiye genelinde otizmle ilgili bilinçlendirme çalışmalarının yapılması gerekiyor. Ben burada sadece kendi haklarım için değil diğer otizmliler için de mücadele yürütüyorum. Kendi yaşadığım ayrımcılıkları düzenlediğimiz söyleşilerde özneler adına anlatıyorum, bu da faydalı oluyor. Aynı zamanda bir kitap yazıyorum, kendi otizm hikayemi anlatacağım. Otizmlilerin her alanda topluma dahil edilmesi gerekiyor. Bizler için en önemli şey istihdam. Otizmli olmak bir hata değil, bunun kabul edilmesi gerekiyor. Okullarda çok fazla ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Otizmli arkadaşlarımın sürekli akran zorbalığına maruz kaldıklarını duyuyorum ve çok üzülüyorum” dedi. MORİS EN ÇALIŞKAN ÜYEMİZ Kuruluş aşamasından itibaren otizm öznelerinin dernek çalışmalarında etkin olmasını amaçladıklarını belirten KEDİ Otizm Derneği Başkanı Serap Dikmen Ahmetoğlu ise, “Moris, derneği kurmak için yola çıktığımda görüşünü aldığım ilk insan. Moris şimdi en çalışkan üyemiz. Derneğimizin bir mottosu var: ‘Birlikte Başaracağız’. Moris bu ruha çok uygun şekilde aktif olarak çalışmalara katılıyor. Çocuk yaşlarda karşılaştıkları ve giderek etkileriyle birlikte büyüyen ayrımcılıkla yaşayan otistik yetişkinler toplum içinde yalnızlığa itiliyor. Uğraş, spor ve iş alanları yaratılmıyor, hayatlarını bağımsız bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli destek sistemleri sağlanmıyor. Bütün bunları değiştirebilmeyi amaçlayan hak savunuculuğu çalışmaları içinde ebeveynlerin yanı sıra yetişkin otistiklerin bulunması çok önemli” açıklamasını yaptı.