Bal sektörünün önündeki en büyük engel: Tekelleşme!

Bal piyasasındaki tekelleşmenin sektörün önündeki en büyük engel olduğunu kaydeden GıdaMO, “Ne bal üreticisi yeterince para kazanabiliyor ne de halk ucuza bal tüketebiliyor” dedi

Haber Giriş Tarihi: 11.04.55571 12:40
Haber Güncellenme Tarihi: 11.04.55571 12:40
https://www.ilksesgazetesi.com

SULTAN GÜMÜŞ KAYA  TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu’nun hizmet binasında gerçekleştirilen Teras Sohbetleri’nin Temmuz ayı konusu ‘Bal’ olarak belirlendi. Türkiye’deki bal sektörüne ilişkin gelişmeleri ve sorunları dile getiren şube yönetimi, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı başlıca eksiklikleri gidermesi için acilen göreve davet etti.  Türkiye’nin sekiz milyon koloni varlığı ile dünyada Çin’den sonra 2. sırada yer aldığını kaydeden şube yönetimi, “Bal üretim miktarımız ise yıllara göre değişmekle beraber 110 bin ton civarında. Bunun 30-40 bin tonluk kısmını çam balı teşkil ediyor. Dünya çam balı üretiminin yüzde 92’si ülkemizde gerçekleşiyor. Monofloral ballar içerisinde en fazla ihracatı yapılan adı pek duyulmamakla beraber ayçiçek balıdır. Salgı ballarında ise en fazla ihracatı yapılan çam balıdır.  Ancak kovan başına bal üretim verimimiz, bilinçsiz arıcılıktan dolayı çok düşük. Ayrıca ekipman yoksunluğundan dolayı, üretim maliyeti de yüksek oluyor” açıklamasında bulundu. 

BALIN GERÇEK DEĞERİNİ DÜŞÜREN ALGILAR! 

Çiçek ballarının doğası gereği kristalize olmasının halk arasında genellikle şekerli bal veya sahte bal olarak algılandığını belirten şube yönetimi, şunları ekledi: “Bu yanlış algı maalesef balın gerçek değerini de düşürüyor. Balın cinsi, yapısı, içerdiği polen miktarı, rutubet miktarı ve sıcaklık bunda en büyük etken. Balın glikoz miktarının oransal olarak fruktozdan yüksek olması, su miktarının düşük olması ve depolandığı ortamdaki gün içerisindeki sıcaklık değişiklikleri kristalizasyonu hızlandırır. Kristalize balın halk arasındaki şekerli bal veya şeker balı algısını kırmak için Tarım ve Orman Bakanlığı gibi ilgili kurumlar, halkın anlayacağı şekilde görsel açıklamalar yapmalı ve kamu spotu olarak tüm televizyonlarda yayınlatmalı. Kristalize bal, sıcak suyun içinde bekletilerek (benmari yöntemiyle) tekrar sıvı hale getirilebilmeli.” 

KONTROLSÜZ VE DENETİMSİZ SATIŞLAR… 

Baldaki hilelere de değinen şube yönetimi, “Arıcılar tarafından arılara sakaroz (toz şeker) verilerek yaptırılan petekli ve süzme ballar… Özellikle bu şekilde hileli üretilen petekli ballar Türkiye’nin bir gerçeği. İstanbul’da belli başlı toptancı hallerinde olmak üzere bu ballar alenen toptan satılıyor. Gerçek petekli ballar ise miktar olarak çok çok azınlıkta. Petekli bal piyasasını maalesef sakkarozdan yapılan sahte ballar teşkil ediyor… Arıcılıkla hiç ilgisi olmayan kişi veya firmalarca yüksek fruktozlu mısır şurubuna aroma ilavesi ile yapılan bala benzetilen ürünlere gelecek olursak… Süzme bal piyasasında en fazla sahtekârlık bu şekilde oluyor. Ayrıca internet üzerinden satışı yapılan denetimsiz ballar da ülkemizin bir gerçeği. Özellikle bal tanımına girmeyen orman gülü balının her derde deva bir bal gibi gösterilerek alenen satışının yapılması da ayrı bir gerçek. Orman gülü balının bal olarak satışı yasak. Bu şekilde halkın sağlığı ile alenen oynanmakta ve bu halk sağlığı problemini yaratanlar hükümet eliyle ödüllendirilmekte. Bu nedenle internet üzerinden bal satışı gibi kontrolsüz ve denetimsiz satışların acil olarak denetim altına alınması gerekiyor” bilgisini paylaştı. 

MALİ VE TEKNİK DESTEK VERİLMELİ

Bal piyasasındaki tekelleşmenin sektörün önündeki en büyük engel olduğunu kaydeden şube yönetimi, “Maalesef buna müdahale etmesi gereken devlet otoriteleri ve Rekabet Kurumu bu duruma seyirci kalıyor. Bunun neticesinde ne bal üreticisi yeterince para kazanabiliyor ne de halk ucuza bal tüketebiliyor. Kamu kurumu niteliğindeki kuruluşların bal paketleyip pazarlama işine girmesi bu sorunun çözümünde bir nevi denge unsuru olabilir. Ayrıca üretici kooperatiflerine de arıcılığın ve bal üretiminin her aşamasında yeterince mali ve teknik destek verilmeli. Bir diğer konu ise bal dışındaki arı ürünlerinden yeterince faydalanmıyor oluşumuz. Ülkemizde doğal beslenme takviyeleri olarak kullanılabilen arıcılığın yan ürünlerinden polen, arı sütü, propolis tüketimi çok düşük düzeylerde. Doğal besleyicilik kaynağı olan bu ürünlerin fonksiyonel özellikleri ülkemizde bilinmiyor, haliyle tüketimi için de bir talep oluşmuyor. Dünyanın en büyük bal üreticilerinden olan ülkemizde faydalı arıcılık ürünlerinin bilinirlik düzeyinin arttırılması ve toplumun sağlığına pozitif etki sağlaması için tüketimi özendirilmeli” sözlerini kullandı. 

BAKANLIĞI GÖREVE DAVET EDİYORUZ 

Son olarak, “Taklit ve tağşişe çok açık olan balın bu sahteciliğine müsaade edilmemelidir” diyen şube yönetimi, “İl Tarım ve Orman Müdürlükleri ve laboratuvarları her şehirde Karbon Analizi yapabilecek altyapıya sahip olmalı ve numune alma sıklığı arttırılarak taklit tağşişli balın piyasada bulunmasının önüne geçmelidir. Tüm tarım ve gıda ürünlerinde olduğu gibi balın kontrolü ve toplum sağlığına olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi Tarım ve Orman Bakanlığının sorumluluğundadır. Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanı’nı bu başlıktaki eksiklikleri gidermesi için acilen göreve davet ediyoruz” cümlelerine dikkat çekti.