SEVAL ASLAN
İzmir Kent Konseyi Gençlik Meclisi Başkanı Avukat Ferhat Kaplan, Oyuncu / Yönetmen Üzeyir Tavuş ve CHP İzmir İl Başkan Vekili Münir Sirhan Özen, Vedat Araz ile Deprem Özel programına konuk oldu. Yaşanan durumu, “Çok taze bir süreç” olarak değerlendiren Kaplan, şunları aktardı: “Hukuki süreç için ise bir tespit yapılması çok önemli. Kusurun kimde olduğunun tespit edilmesi açısından büyük bir önem arz ediyor. Zaten bölgede görevlendirilmiş Cumhuriyet Savcılığının olduğuyla ilgili bilgimiz var. Yıkılan binalardan örnekler alındığı ve bu örneklerin lavabotuarlarda test edildikten sonra kullanılan malzemede eğer bir eksiklik veya kullanılan işçilikte bir hata varsa bunun sebebinin tespit edilmesi, kusurun kimde olduğunun belirlenmesi açısından çok çok önemli.”
ÇOK KOMPLİKE BİR SÜREÇ
Av. Kaplan, “Bu işin çok farklı boyutları var. İdare hukuku boyutu örneğin. Yani yapı izinlerini verenler. O bölgenin imar düzenlemelerini yapanlar. Özel hukuk boyutu var. Bu da kişilerin birbirleriyle ilişkisini ilgilendiren bir kısım. Yani ‘bina yıkıldı, ben bina malikiyim, bir kişi zarar gördü, sorumluluk nasıl olacak?’ boyutu. ‘Ben işçiyim, alacaklarım var, orada çalışıyorum, sözleşmem ne olacak?’ boyutu da var. Çok komplike bir süreç. Fakat en önemli kısım sorumluluk. Yani bir kusur var ise haksız fiil sorumluluğu kapsamında depremin olduğu andan itibaren iki yıl süreyle bir başvuru imkanı olacak” cümlelerini kullandı.
“Türkiye Barolar Birliğinin kaliteli ve çok hızlı bir şekilde hazırladığı yayın var: Depremzedeler için Hukuk Rehberi” ifadelerini de kullanan Kaplan, “Bu yayına Türkiye Barolar Birliğinin resmi internet sayfalarında da erişilebilir. Halka açık. Kişiler haklarını buradan öğrenebilir. Eğer gerekiyorsa Barolardan da destek talep edebilirler” dedi.
VATANDAŞLARI SAĞDUYUYA DAVET EDİYORUZ
Ekip olarak deprem bölgesinde gerçekleştirdikleri çalışmadan da bahseden Kaplan, şunları ekledi: “Deprem haberini almamız ile birlikte alanda bir gönüllük ihtiyacı olduğunu öngörerek arkadaşlarımız ile bir ekip oluşturduk. Ve alanda hazır bulunduk. Burada esas işlerimiz alandaki gönüllülük ihtiyacını gidermekten ziyade gelen bilgilerin teyit edilmesi ile alakalı bir işlev. Bu yapılan teyit işlemleri bir metotla yapıldı. Doğrulandılar. Ve doğrulandıktan sonra da derneklere ulaştırıldı, onların birimlerine işlendi. Bu sayede depremzede bazı vatandaşlarımız arama-kurtarma ekiplerimiz ile buluştu… Teyit çalışmasını yağmacılara yönelikte uyguladık… Şiddetin kayda alındığı videolar malumunuz. Halkı galeyana getirecek durumların ortağı olmamak lazım. Ceza Hukukunda şöyle bir şey vardır. Bir kimse suçluluğu ispat edilene kadar suçsuzdur. Buna Masumiyet Karinesi denir. Üzerimize düşen görev bu durumu kolluk kuvvetlerine bildirmektir. Daha ötesi yani şiddet asla sağlıklı değildir. O görüntülerin yayılmasını da doğru bulmuyoruz tam aksine tehlikeli buluyoruz. Suçu olmayan kitlelerin de zarar gördüğü bir sürece yol açabilir. Vatandaşları bu anlamda sağduyuya, sakinliğe davet ediyoruz.”
Kaplan, son olarak, “Bunun yanında ekip olarak Gaziemir Fuar alanında ve Kültürpark’ta yardımların tasnif edilmesi ve ilgili yerlere ulaştırılması ile alakalı gönüllü ihtiyacını da duyurduk ve karşıladık. Ve hala daha devam ediyoruz bu çalışmalarımıza. Eğer gönüllü olmak isteyen vatandaşlarımız var ise Gaziemir Fuar alanına da gidebilirler” dedi.
ÖZER: BİLİME İMAN ETMELİYİZ
Deprem sonrasında alandaki önceliğin barınma olduğuna dikkat çeken Özer, “Şimdi değişik bir sürece giriyoruz. Oraya gönderilen yardımlar devam etmeli. Bazı öncelikli ihtiyaçlar var. Belli süre sonra yeniden yardımlara ihtiyaç olacak. O nedenle yardımlar sürekli olmalı. En önemli sorun da barınma. Çadır ve konteynır. Şu anda esas olarak konteynırlarla olayı çözmemiz lazım. Eğer ki orada inşaata başlasak o evlerin 1 yıldan az bir sürede yapılması mümkün değil. Ayrıca doğru bir şekilde yapılmalı. Zemin etütleri yapılmalı. Yani bilime iman etmeliyiz. TMMOB ve belediyelerle ciddi bir işbirliği yapılmalı. Hızlı bir şekilde yaralar sarılmalı ama bu çalışmalar yapılmadan yaraları sarmaya kalkarsak yine yanlış şeyler yapılabilir. Bu çalışmalar yapılırken en hızlı çalışma konteynır kentler olacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi, odalarla birlikte bir konteynır kent çalışması yapıyor. Aynı zamanda AFAD da bununla ilgili ciddi bir çalışma başlattı. Devletin tüm kurumları şu anda bu konu için çırpınıyor. En önemli konu oradaki vatandaşların orayı tek etmeden bölgede durmasını sağlamak” dedi.
DURUM RAPORU ALDIK
Özer, “İl başkanlığı olarak depremin etkilediği tüm illerdeki il başkanlarımızdan durum raporu aldık. Depremin büyüklüğünü İzmir’de en başta gören kurum bizdik. Bu depremin boyutunun çok büyük olduğunu da Büyükşehir’e anlattık. İl başkanlığımızdan gelen sözlü raporlara göre; yıkımın görünenden çok büyük olduğunu tespit ettik. Yerel yönetimlerin koordinasyonlarını da sağlamaya çalıştık yardım konusunda. Ayrıca bölgedeki milletvekillerinden gelen dataları toplayarak hangi bölgenin neye ihtiyacı olduğu bilgisini toplayarak belediyelere yönlendirdik. Bu şekilde doğru ihtiyaçların doğru yere gitmesi organize edildi” diye konuştu.
BAŞKA ÇAREMİZ YOK
“İzmir depreminden bu yana çok şey yapılıyor” diyen Özer, “2020 depreminden sonra Büyükşehir faaliyete geçti. Öncelikle diri fay hatları haritalandırıldı. 37 noktada sondaj yapıldı ve zemin araştırmaları yapılmaya başlandı. Ayrıca Türkiye’nin en geniş kapsamlı yapı ve zemin laboratuarı kuruldu. Bütün İzmir’de yapı envanteri çıkarılıyor. Bunun da neredeyse yüzde 70’i tamamlandı. Bundan sonra yapılacak olan devletin çıkaracağı kanunlar doğrultusunda bunların uygulanması olacak. Deprem olunca herkes imar barışını konuştu. Ruhsatsız birçok binaya ruhsat verildiği ortaya çıktı. Bunları yıkmaya kalksanız yıkamazsınız. İzmir’’in birçok kesiminde niteliksiz binalar var. Bunların bir an önce ya güçlendirilmesi ya da yeniden inşa edilmesi gerekiyor. İzmir’de bir kentsel dönüşüm var. Maalesef yaşanan ekonomik kriz nedeniyle kentsel dönüşüm ihalelerine girilmiyor. Kar amacı gütmeyen kooperatif modeliyle bununla ilgili mesafe kat edildi. Kentsel dönüşümle alakalı yapılması gereken daha çok şey var. Vatandaşlarımızın bunun için ikna edilmesi lazım. Bu konunun ekonomik boyutunda da belediyeler ve devlet devreye girecek. Para konusu dert değil, önemli olan canlarımızı kaybetmeyelim. İnsanlar yerlerinden ayrılmak, var olan metrekaresini kaybetmek istemiyor. Yerinde dönüşümse yerinde dönüşüm. Burada en doğru çözüm neyse belediyelerin bürokratları her bölge için çözüm üretecekler, biz de bunları halka anlatacağız. Odalar, politikacılar, sanatçılar anlatacaklar. Başka çaremiz yok” ifadelerini kullandı.
TAVUS: ÇOCUK HER YERDE ÇOCUK
Gerek deprem bölgesinde olan gerekse depremden sonra İzmir’e gelen depremzede çocukların mental iyileşme sürecinde yapılan çalışmalara ilişkin bilgi veren Tavuş ise şunları söyledi: “Biz bu depremde kenetlenmemizi bir kez daha gösterdik. İlk adımları İzmir olarak başlatıp çok ciddi çalışmalar yaptık. Hem buraya gelen hem de orada kalan çocuklarımızın psiko-sosyal ihtiyaçları için çok ciddi çalışmalar yaptık. Bunları işin ehli uzmanlarla yaptık. Pedagog, sosyolog ve psikologlarla çalıştık. En büyük eksiğimiz iyi niyetimizden oldu. Deprem bölgesine hızlı bir şekilde psiko-sosyal destek için giden arkadaşlarımızın yaptığı hataların onarımı için de uğraşmak zorunda kalacağız. Kültür sanat anlamında ilk adımımızı da tiyatro çalışmaları ve atölyeler oldu. Çocukların zihnini o alandan uzaklaştırmak içindi. Bunun arkasından onarım evresinde neler yapabilirizi konuştuk.”
ÖN HAZIRLIĞI YAPTIK
Tavuş, son olarak, “Tiyatrolar kısmında İzmir’de birçok bölgeden tiyatrocu arkadaşlarımız ve tiyatro birliklerimizle neler yapılabilirin ön hazırlığını yaptık. Buraya gelen çocuklarımız için ciddi çalışmalar başlattık. Masal atölyelerinden tutun, pedagogların oyuncaklarla var olan hafızasını döküp nasıl travmalar olduğunun raporları tutuluyor. Çok iyi bir yol izlenmeye başlandı. Ardından deprem bölgesinde oluşturulan bütün atölye ve kampus çalışmalarımız oldu. Çocuk her yerde çocuk. Evet yan tarafta enkaz var ama çocuk salıncakta sallanıp kendi dünyasını oluşturabiliyor. Çocuk kendini zaten koparabiliyor. Biz nasıl katkı sağlayabilirizi çözüyoruz. Çalışmalara başladık. İlerleyen süreçte çocuk ve kadınlar için düzenlenecek atölyelerle normal hayata nasıl adapte olacaklar üzerine çalışıyoruz. Deprem sonrasında bütün hayatını orada bırakıp burada sıfırdan bir hayata başlayanlar var. İlerleyen dönemlerde çok daha güzel çalışmalar olacak. Oyunun iyileştirici gücü var. Çocuk zaten orayı ve o anıları silmek istiyor. Siz de ona destek verdiğinizde çalışmalar hızlanıyor. Biz İzmir depreminde yaptığımız depremdeki çalışmaları kalem kalem raporladık. Bu bize ders oldu ve bu depremde hız kazandırdı. Genel sistemin şu anda yapmadığını yaptık” bilgisini paylaştı.