Tarım ve Orman Bakanlığı, geçtiğimiz haftalarda taklit ve tağşiş yapılan gıda ürünlerinin listesini açıklamıştı. Listede sütten bala, etten zeytinyağına binlerce gıda ürünü bulunuyordu. Büyük zincir restoranların da yer aldığı listede özellikle et ürünlerinde yapılan usulsüzlükler, kamuoyunda büyük yankı yarattı. Tek tırnaklı ve domuz etinin bulunduğu et ürünlerinin vatandaşa satıldığı belirlendi. Yapılan usulsüzlüklerin ardından gözler güvenilir gıdaya çevrildi.
İzmir Kasaplar Odası Başkanı Melih Şenkara, özellikle et ürünlerindeki güvensizliği önlemek için restoran ve lokanta gibi et ürünü satan işletmelerin, etin kaynağı konusunda belge sunmalarının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Güvenilir et için kasap seçiminin de önemli olduğunu ifade eden Şenkara, kasap esnafının aldıkları etin kesim belgesine sahip olduğunu belirtti.
İnsanların restoran ve lokanta gibi yerlerde bir et ürünü alırken bu ürünün nereden alındığına dair belgeyi görmelerinin öneminin altını çizen Şenkara, bunun güvenilirlik açısından önemli olduğunu söyledi. Bu uygulamayı kendilerinin isteyerek yaptığını ancak bunu herkesin yapması için yasal zorunluluk getirilmesi gerektiği önerisinde bulunan Şenkara, “Halkımıza söyleyeceğim şey bir restorana girdiğiniz zaman et ürünlerinin nerden alındığına dair belgeyi görmek istesinler. Bu bir zorunluluk haline getirilsin. Mekanlar satmış oldukları etin nereden alınmış olduğunu gösterir ibareyi müşterinin görebileceği yerlere assınlar. Biz uzun yıllardır bu çalışmayı yapıyoruz. Bununla ilgili bir sorunumuz yok ki eti verdiğimiz işletmelere eti nereden aldıklarını gösteren küçük tabelalar verip asmalarını rica ediyoruz” diye konuştu.
Et ve Süt Kurumu’nun ithal ettiği etlerin bazı marketlerde satıldığını hatırlatan Şenkara, esnaf ve market arasındaki fiyat farkına da dikkat çekti. İthal et satan işletmelerin bu ithalatı vatandaşa bildirmesi gerektiğini söyleyen Şenkara, “Büyük marketlerin çoğunda Et ve Süt Kurumu’nun getirdiği ithal etler de satılıyor. Halkımız genel olarak ithal ete yönelmeyi de pek sevmeyen insanlardan oluşuyor. İzmir Kasaplar Odası olarak şöyle bir öneride bulunduk konu hakkında hatta Türkiye’deki tüm Kasaplar Odaları olarak aynı fikirdeyiz o da şudur; Et ve Süt Kurumu’ndan ürün alan marketler, işletmeler kim varsa bunun logosunu asmak zorunda olsunlar. Halk ne aldığını bilmeli. Kasap esnafında etin kalitesine göre kıymanın kilosu 550 lira ile 700 lira arasında değişirken; marketlerde 400 liraya kıyma satılıyor. Halk aradaki farkı bilmeli” dedi.
Şu an faaliyetini sürdüren kasapların mahalle sakinleri tarafından eskiden beri tanındığını söyleyen Şenkara, müşterileri ile arasında bir güven bağı olduğunu dile getirdi. Sıradan bir vatandaşın yenilebilir etler ile diğerleri arasındaki farkı anlayamayacağını aktaran Şenkara, “Bizler küçük esnafız kasap esnafı olarak bir çoğumuz mahalle kasabıyız. Şu ana kadar ayakta kalabilmiş kasaplarımızın çoğu mahallelerinde eskinin tanınmış esnafları, yeni açılanlar ise eskilerin yanında yetişmiş kişiler. Biz ticaretimiz güven esası ile yapıyoruz. Mahalle esnafının satmış olduğu et kilosu bellidir. Günde 20-30 kilo iş hareketliyse 50 kilo bakın ton demiyorum kilo ile etini satar, sattığı ile de evini geçindirir. Müşterimizle aramızda güven olduğu için mahalle sakini bize gelir. Medyaya yansıyan tek tırnaklı eti gibi olaylar merdiven altı, tabelası olmayan yerlerde yapılmış işlerdir. İşin profesyoneli olanlar aradaki farkı anca anlayabilir ancak sıradan bir vatandaşın bunu anlaması çok zor. Vatandaşlar kasaplarına güvenmeli çünkü kasaplar mezbahadan et alırken bu etin kesim belgesine, mezbaha raporuna da sahip olurlar” açıklamasında bulundu.