Cevdet Yılmaz: Gelecek yıl bu zamanlarda enflasyon gündemimizde olmayacak

İzmir iş dünyası ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, OVP’nin beklenenden çok daha iyi gittiğini ifade ederek, gelecek yıl itibariyle enflasyon sorunun rafa kalkacağını belirtti

Haber Giriş Tarihi: 24.09.2024 16:09
Haber Güncellenme Tarihi: 24.09.2024 16:09

KEMAL ÖZKURT - Türkiye Buluşması kapsamında İzmir’e gelen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ‘İzmir İş Dünyası Buluşması’ programında İzmir iş dünyasıyla bir araya geldi. Toplantıya İzmir Valisi Süleyman Elban, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kuru Başkanı Işınsu Kestelli, AK Parti İzmir milletvekilleri ve İzmirli iş insanları katıldı. Toplantıda Orta Vadeli Program’ın (OVP) gidişatı hakkında bilgiler veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Son bir yılı aşkın sürede herkes gördü ki politikalarımızı çok kararlı bir şekilde hayata geçiriyoruz. Güncellediğimiz OVP’de ana politika çerçevesine hiçbir şekilde dokunmadık. Gelecek yılın bu zamanlarında artık enflasyonu bu kadar konuşmayacağız. 2026 yılında ise tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak istiyoruz” dedi.

HEDEFLERİMİZDEN DAHA İYİ DURUMDAYIZ

Orta Vadeli Program süreci hakkında açıklamalarda bulunan Yılmaz, “Geçen yıl Orta Vadeli Program’ı ilan etmiştik. Seçimlerimiz oldu siyasi belirsizlikler bitti. OVP ile birlikte politika belirsizliklerini de ortadan kaldırdık ama tartışmalar bir süre daha devam etti. Son bir yılı aşkın sürede herkes gördü ki politikalarımızı çok kararlı bir şekilde hayata geçiriyoruz ve güncellediğimiz OVP’de ana politika çerçevesine hiçbir şekilde dokunmadık. Sadece geçen yıldan bugüne makro ekonomide iç ve dış şartlarda meydana gelen değişimlere göre birtakım güncellemeler yaptık. Bunları 4 ana başlık altında özetlemek gerekirse birincisi ve temel amacımız enflasyonla mücadele. 3 yıllık bir perspektifte tekrar tek haneli rakamlara ulaşma bunun için de bir geçiş dönemi, dezenflasyon dönemi ve kalıcı fiyat istikrarı dönemi diye 3 dönem belirlemiştik. O dönemleri başarıyla tamamlama sürecinde olduğumuzu ifade edebilirim. İkincisi ise enflasyonla mücadele ederken kalkınmakta olan bir ülke olarak büyümeyi ve istihdamı belli seviyede sürdürme ihtiyacımız var. İstikrar ve büyüme ile birlikte kalıcı sosyal refah artışı enflasyonun düştüğü sürdürülebilir büyümenin sağlandığı bir ortamda kalıcı sosyal refahı arttırmak yine en temel amacımız. Nihai amacımız, bütün bunların yanı sıra konjonktürel olarak da depremin yaralarını sarma ve ülkemizi gelecekteki risklere karşı şehirlerimizi dirençli hale getirme. OVP ile birlikte hedeflerimizde ciddi anlamda ilerlemeler sağladığımızı bazı alanlarda beklentilerimizin hedeflerimizin ötesinde iyileşme olduğunu bazılarında da bir miktar geride olduğumuzu ifade edebilirim. Birçok hedefimizde aslında geçen yıl ortaya koyduğumuz beklentilerden de daha iyi bir durumdayız” diye konuştu.

ENFLASYON YIL SONU YÜZDE 41,5

Gelecek yıl için yüzde 4 büyüme hedefi koyduklarını belirten Yılmaz, “Enflasyonla mücadele ederken bu kadar büyüme olur mu diye sorular soruluyor. Onu izah etmek için söylüyorum bütün bu şartları dikkate alarak hesaplamaları yaptık ve dengeli enflasyonunu olmayan, dış talep ağırlıklı bir büyüme kompozisyonunu uygulamaya koyduk ve bunu başaracağımıza inanıyoruz. Büyüme ile enflasyon arasında kısa vadede zorluklar olabilir kısa vadede bir takım sıkıntılı tablolar oluşabilir ama esas itibariyle enflasyonun düşürülmesi büyüme ortamını da güçlendirir. Çünkü enflasyon düştüğü ortamda öngörülebilirlik artar yatırım ortamı iyileşir geleceğe dönük beklentiler güçlenir dolayısıyla burada biz temel bir çelişki görmüyoruz. Ama kısmi kısa dönemli elbette etkilenmeler olabilir bunları biraz sabırla atlattığınız zaman aslında temel bir çelişki olmadığını düşük enflasyonla sürdürülebilir yüksek büyümenin aslında bir arada gittiğini görürsünüz. Önümüzdeki dönemde yüzde 4 büyüme 2024 sonunda 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük 15 bin doları aşan bir kişi başına gelir beklediğimizi tekrar ifade etmek isterim. Yüzde 52 olan enflasyonumuzun Eylül ayı geldiğinde göreceksiniz 50’nin altına inecek. Yıl sonunda ise orta vadeli program hedefimiz yüzde 41.5. 2025’de ise nasıl bir tablo görüyoruz diye baktığımızda yıl sonu itibariyle 20’nin altında bir enflasyonla kapatmayı 2026’da ise tek haneli rakamlara ülkemizi tekrar kavuşturmak istiyoruz. Bütün gayretimiz planımız politikamız bu çerçevede şekillendirilmiş durumda ve onu da geçmişte nasıl başardıysak yine başaracağımıza inanıyoruz. Ancak burada şunun da altını çizmek isterim siyasi sahiplenme ve toplumsal sahiplenme ile bu ikisi çok önemli. Sayın Cumhurbaşkanımız programa çok güçlü bir siyasi sahiplenme siyasi iradeyle destek sağlıyor. İş dünyamız çalışanlarımız sivil toplumumuz toplumsal sahiplenmenin de ben burada çok çok değerli olduğuna inanıyorum” ifadelerini kullandı.

TARIMDA SORUNLAR ÇÖZÜLECEKTİR

Tarım sektöründeki makro verileri paylaşarak, Türkiye’nin tarım alanındaki potansiyeline dikkat çeken Kestelli, “Makro büyüklüklere bakarak bazen detayları da gözden kaçırabiliyoruz. Tarım sektörümüzü hem üretim miktarı hem de üretim değeri açısından büyütebilmek, ihracat gelirimizi artırabilmek ve ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan sürdürülebilir bir tarım ve gıda sistemi tesis edebilmek için biraz daha detaya bakmak gerektiğini düşünüyorum. 12 bin dolar seviyelerinde olan tarımda çalışan başına üretim değerimizi, en azından 67 bin dolar olan İspanya seviyesine çıkardığımızda, 5 hektar olan tarımda çalışan başına işletme büyüklüğümüzü, en azından 10 hektar olan İtalya seviyesine yükselttiğimizde, 4 bin dolar seviyelerinde olan tarımda çalışan başına ihracat değerimizi, en azından 57 bin dolar olan Amerika seviyesine çıkardığımızda bugün sektörde ve hatta ülkemizde yaşanan birçok sorunu çözmüş olacağımızı düşünüyorum. Özellikle tarım gibi çok paydaşlı bir sektörde sadece hükümetimizin değil tüm tarafların elini taşın altına koyması gerektiğine inanıyoruz” dedi.

ULUSLARARASI ENDEKSTE ÇOK GERİDEYİZ

Ekonomi, eğitim, hukuk ve mülteci politikalarının ülken için çok önemli sorunlar olduğunu fakat şimdiye kadar çözülemediğini dile getiren Yorgancılar, “Bu 4 başlığın aynı anda aktif olması, ülkemizde genç ve nitelikli beyin göçü, gelmeyen yabancı yatırımlar, geçici sermaye hareketleri, düşük katma değerli üretim, umutsuz ve ayrışan yoksul bir toplum riskini doğuruyor. Her zaman ifade ettiğim gibi, döviz iner-çıkar, ekonomik veriler bozulur ama en kötü orta vadede düzelir. Ancak, adalete, eğitim sistemine, ülkeye, kurumlara olan güvenin zarar görmesi çok kolay düzeltilemez. Bu nedenlerle, ilk 20 büyük ekonomi arasında olmamıza rağmen, birçok uluslararası endekste dünya ortalamasının çok gerisindeyiz. Bu tesadüf olamaz” diye konuştu.

ERKEN FAİZ İNDİRİMİ SÜRECİ TEHLİKEYE ATAR 

Kayıt dışı ekonominin önüne geçilmesi için atılacak tüm adımları desteklediklerini belirterek faiz kararı hakkında konuşan Özgener, “Enflasyonla mücadelenin psikolojik boyutunun gözden uzak tutulmaması ve bu nedenle beklentisel enflasyonun halkın ve iş dünyasının gündeminden çıkarılmaması gerektiğini düşünüyoruz. İşletmelerimizin rekabetçiliğinin artmasına destek sağlayan, yeni yatırımların önünü açan, vergide kayıp ve kaçağın önlenmesine ve yatırım ile iş ortamının iyileştirilmesine odaklanan bir sistemin hayata geçirilmesi önem taşıyor. Bu ortamda, KOBİ’lerimizin bir an evvel finansmana erişimlerini teminen ülkemizde de faizin indirilmesine ihtiyaç duyulduğunu görüyoruz. Ancak erken bir faiz indirim kararıyla, enflasyonda bugüne kadar verdiğimiz zorlu mücadelenin de tehlikeye atılmaması gerektiğini düşünüyoruz.