İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Yüce Ayhan, Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programına konuk oldu. İzmir Şehir Hastanesi’ndeki son durumu, iyi hal belgesi için başvuru yapan sağlık çalışanlarının hak arayışını ve sağlıkta şiddeti gündemine alan Ayhan, “Hekiminden hemşiresine tüm sağlık çalışanları özveri ile bir sağlık hizmeti üretmeye çalışıyor. Dolayısıyla ülkemizdeki sağlık politikalarının bir sonucu olan aksaklıkların sorumlusu onlar değildir” dedi.
SAĞLIK HİZMETİ BİR EKİP, İLETİŞİM İŞİ
Açılışı sürekli ertelenen İzmir Şehir Hastanesi’ne değinen Dr. Ayhan, “Bir hekim olarak ben İzmir Şehir Hastanesi’nde çalışmak ister miyim? İstemem! Hizmeti üretmek açısından bir takım zorluklar içeriyor. Sağlık hizmeti sonuçta bir ekip, iletişim işi. Siz sağlık hizmetini bir endüstri, bant işçiliğine çevirirseniz bu iyi, nitelikli bir sağlık hizmeti olmaktan çıkar. Hastayı bütün olarak değerlendirme imkanınız ortadan kalkacak. Şu anda taşınma ve açılma üzerine yürüyen bir çalışma söz konusu. Bu doğru bir yaklaşım değil. Mevzuat gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken, bunun yine şeffaf yapılmadığını görüyoruz. Bırakın sağlık çalışanlarını, Sağlık Bakanlığı’nın kendi yöneticilerine, birimlerine dahi yeterli bilgiyi verdiğini düşünmüyoruz” dedi.
BELİRSİZLİK SAĞLIK ÇALIŞANLARININ PSİKOLOJİSİNİ ETKİLİYOR
“Hangi hastanelerin gideceği henüz belli değil!” diyen Dr. Ayhan, “Belirsizlik sağlık çalışanlarının psikolojisini de etkiliyor. Yaşamlarına doğrudan etki edecek planlamaları yapamıyorlar. Ve bizim en büyük kaygımız, üzerinde önemle durduğumuz konu boş bırakılacak olan hastaneler. Çünkü bu hastaneler şehir merkezinde, rant değeri yüksek arazilerde ve bunların başka bir amaçla kullanılması tabi ki toplum yararına değil. Bu birimlerin yine sağlık hizmeti vermek üzerine ihya edilmesi gerekir. Çünkü şehir hastanesi tüm sorunlarınızı çözecek değil. Orası son basamak hastane olmak zorunda. O son basamağa kadar birinci, ikinci basamak sağlık kuruluşlarına ihtiyacınız var. Hele ki İzmir gibi büyük bir metropolde sadece bir şehir hastanesi ile sorunu çözme düşüncesi akıl karı değil” eleştirisinde bulundu.
ÜLKELERİNİ TERK ETMEYİ GÖZE ALIYORLAR
Sıklıkla gündeme getirilen hekim göçüne de değinen Dr. Yüce Ayhan, “Ülke açısından üzücü. Kendilerini güvende hissetmedikleri için ülkelerini terk etmeyi göze alıyorlar. Türkiye’de 128 tane tıp fakültesi var. Bu yıl içerisinde 20 tıp fakültesi mezunu Türkiye’yi terk etmek üzere iyi hal belgesi için başvuruda bulundu. Çok vahim. İzmir’de ise neredeyse her gün onlarca belgeyi bizler hazırlıyoruz. Sadece hekimler değil, ciddi bir hemşire göçü de var. Hemşireler sağlık sisteminin çok önemli parçaları. Dolayısıyla bu kalifiye iş gücünü siz transfer ediyorsunuz. Ülke açısından büyük bir kayıp. Ekonomik nedenlerin ötesinde saygı, iş barışı ve iş güvencesi taleplerimiz var. Ekonomi bence en sonda geliyor. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam önceliğimiz. Bugün bir uzman asistan hekiminin maaşı yoksulluk sınırının altında. Hekimlere çok astronomik ücretler verildiği iddia ediliyor ama bordroya baktığımızda o rakamların gerçeği yansıtmadığını görüyoruz. Bir takım ek ödemeler var ama bu ödemelerin sürdürülebilirliği yok” bilgisini paylaştı.
ADLİ KARŞILIĞI OLMUYOR
“İzmir Tabip Odası olarak sağlıkçılara yönelik saldırılara şiddet demiyoruz artık. Bu bir terör halini aldı” sözlerine de dikkat çeken Ayhan, “Ve ne yazık ki bu saldırıların adli olarak bir karşılığı olmuyor. Yani bir insanı bıçakladığınızda, bir sosyal medya mesajınızla alacağınız cezadan daha az bir ceza alıyorsunuz. Belki basına yansımıyor ama neredeyse her gün büyük, küçük birçok olayla karşılaşıyoruz. Bu tek başına sağlık çalışanlarının mücadele edebileceği bir süreç değil. Kamu otoritesinin bunu önemsemesi ve önlem alması gerekiyor. Ama bu konuda kamu otoritesinden olumlu bir yaklaşım göremiyoruz” dedi.
Dr. Yüce Ayhan, son olarak “Hekiminden hemşiresine tüm sağlık çalışanları özveri ile bir sağlık hizmeti üretmeye çalışıyor. Dolayısıyla ülkemizdeki sağlık politikalarının bir sonucu olan aksaklıkların sorumlusu onlar değildir. İkincisi toplum sağlığı açısından aşılama çok önemli. Aşı candır diyoruz, mutlaka planlı aşılarınızın yapılmasına izin verin, önemseyin… Ve Kovid-19’un yeniden tehdit oluşturmaması için maske, mesafe, hijyen diyoruz” çağrısında bulundu.