ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
İranlı Sama Karami, 34 yaşında. Eşi ve oğluyla birlikte 4 yıl önce geldiği İzmir’de özel bir okulda İngilizce öğretmenliği yapıyor. O da ülkesindeki baskılara dayanamayarak çareyi gitmekte bulanlardan. “Oğlumu kadınların ikinci sınıf insan muamelesi gördüğü bir ülkede büyütmek istemedim” diyor. Mahsa Amini’nin başörtüsü takma kurallarına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından öldürülmesiyle başlayan ve artarak süren İran’daki protestoları yakından takip ediyor. Rejim güçlerinin şiddet, hapis cezası ve idam kararlarıyla kadınların öncülük ettiği direnişi bastırmaya çalıştığını anlatırken, Tahran’da yaşayan ailesi, arkadaşları ve halkı için endişeli umudunu koruyor. Binlerce takipçisi bulunan sosyal medya hesabından gelişmelerini sürekli paylaşarak, “Sesimizi kesiyorlar” mesajları atan İran halkına ses olmaya çalışıyor. Yalnızca dijital mecrada değil sokaklarda da... İranlı kadınların özgürlük mücadelesini geniş kitlelere duyurmak isteyen Karami, İzmir’in kalabalık caddelerinde gezerek kadınlara papatya desenli saç tokası ve “Saçınızın rüzgarda dalgalanmasına izin vermenizin İran’da suç olduğunu biliyor musunuz?” yazılı kartlar dağıtıyor. Bu görüntülerden derlediği videoyu sosyal medya hesabından paylaşarak büyük yankı uyandıran Karami, olumlu tepkilerin yanı sıra çok sayıda tehdit mesajı aldığını da ekliyor: “Burada özgür olduğum için İran’daki kız kardeşlerime karşı vicdan azabı çekiyorum. Onların neler yaşadığını herkesin öğrenmesini istedim.”
MAHSA AMİNİ KIVILCIMI ATEŞLEDİ
İran’da kadınların en temel haklarının dahi yok sayılmasını örneklerle anlatan Karami, “Maalesef insanlar, İranlı kadınların ne durumda yaşadığını bilmiyor. İran’da başörtüsü takmazsan hapse girersin. Kadın-erkek eşitliği asla yok. Kadın her yerde ikinci sınıf insan muamelesi görüyor. Kadın ve erkekler metroda aynı vagona binemiyor. Sadece ilk ve son vagon kadınlara ayrılmış, ortadakiler erkeklerin. Çünkü eğer bir kaza olursa kadınların kan parası daha ucuz! İran’da 16 yıldır ahlak polisleri var. O dönemler üniversite öğrencisiydim. İlk zamanlar çok garipsesek de sonradan alıştık. Ahlak polisi gördüğümüzde yolumuzu değiştiriyorduk. Fakat zamanla çok sert davranmaya başladılar. Kadınların ceketleri dizlerinin biraz üstündeyse ya da saçları görünüyorsa, ‘Benimle gel’ diyip karakola götürüyorlar. Mahsa Amini’nin öldürülmesi bir kıvılcımı ateşledi” dedi.
HALKIMIN SESİ OLMAK İSTEDİM
Oğlunu kadınları ikinci sınıf insan olarak gören bir ülkede büyütmek istemediği için Türkiye’ye yerleşme kararı aldığından bahseden Karami, “Bütün akrabalarım ve arkadaşlarım İran’da. Oğlumu kadınları ikinci sınıf insan olarak gören bir ülkede büyütmek istemedim. Şu an ailemle fazla iletişim kuramıyorum. İnternet bağlantısı yavaşlatıldı. İran’daki rejim insanları adeta rehin almış durumda. Takipçilerim, ‘Sesimizi kesiyorlar, lütfen sesimiz olun’ diye mesaj atıyorlar. Ülkem içim bir şeyler yapmak, onların sesi olmak istedim” ifadelerini kullandı.
ÇOK ZOR AMA UMUTLUYUZ
İran’da yaşananları “Bir kadın devrimi” sözleriyle tanımlayan Karami, “Mahsa Amini öldürüldüğünde çok üzüldüm. Onun yerinde ben de olabilirdim. 22 yaşındayken ceketim kısa diye ahlak polisi tarafından alınmıştım. Sanki birini öldürmüşüm gibi davranıyorlar ve hakaret ediyorlardı. Şu an İran’daki direnişin sebebi sadece başörtüsü değil. İran zengin kaynakları olan bir ülke aslında ama buna karşın çok fazla yoksul insan var. Protestocular yoksulluğundan utanan babalar, göçmenler, doğa ve hayvanlar için de direniyor. Çünkü rejim yalnızca insanlara değil ağaçlara bile zulmediyor. İran halkı İslam Cumhuriyeti istemiyor. Özellikle kadınlar. Rejim kadınları birer obje olarak görüyor, insan değil. Bu direnişin lideri kadınlar. Kadınlar cesaret, erkekler de dayanışma gösterdi. Bu mücadelenin iki sonucu olabilir. Biri hakkında hiç konuşmak bile istemiyorum. Başarısız olunursa hapisteki 15 bin kişi idam edilir. Hatta bu devrim için küçük bir şey yapanlar bile! Ben bile! Bunu düşünmek istemiyorum. Tarihte hiçbir zulüm ilelebet sürmedi. Burada da hakkın yerini bulacağını düşünüyorum. Çok zor olduğunu biliyoruz ama çok umutluyuz” diye konuştu.
GÖRÜNCE ÇOK ŞAŞIRIYORLAR
İzmir sokaklarını gezerek kadınlara saç tokası ve “Saçınızın rüzgarda dalgalanmasına izin vermenizin İran’da suç olduğunu biliyor musunuz?” yazılı kartlar dağıtan Karami, “Bu aslında ilk İran’da başladı. Kadınlar küçük küçük notlar yazıp sokakta birbirlerine veriyorlar. Bunu birbirlerine motivasyon vermek için yapıyorlar. Ben de bunu İzmir’de yapmak ve İranlı kadınların neler yaşadığını herkesin öğrenmesini istedim. Avucuma sakladığım kart ve tokayla insanlara yaklaşıyorum. Tokalaştıktan sonra avucumu açıyorum. Avucumdaki kart ve tokayı görünce çok şaşırıyorlar. Bunu yaparken aynı anda video da çekiyorum. Eğer izin verirlerse paylaşıyorum. Protestocu kadınların sembol fotoğrafının olduğu kartlarda ‘Kadın, yaşam, özgürlük’ ve ‘Saçınızın rüzgarda dalgalanmasına izin vermenizin İran’da suç olduğunu biliyor muydunuz?’ yazıyor” sözleriyle rejime karşı direnen İranlı kadınlara ses olmayı amaçladığını belirtti.
TEHDİT MESAJLARI ALIYORUM
Kadınlara notlar uzattığı görüntülerden derlediği videoyu sosyal medya hesabından paylaşarak büyük yankı uyandıran Karami, olumlu tepkilerin yanı sıra çok sayıda tehdit mesajı aldığını da belirterek, “Bu videoları çekmeye devam edeceğim. İlkinde başörtüsü ile ilgili mesaj vermek istedim. Çünkü İran’da başörtüsünün zorunlu olduğunu bilmeyenler var. Bu belki de pek çokları için küçük bir özgürlük. Ama komşu ülkenin kadınları bu özgürlüğe kavuşabilmek için ölüyor. Dolayısıyla desteklerine ihtiyaçları olduğunu vurguluyorum. Her sabah evden çıkarken vicdan azabı çekiyorum. Ben özgürüm, istediğimi giyebiliyorum, saçlarımı açabiliyorum. Ama halkım öyle değil. Burada özgür olduğum için İran’daki kız kardeşlerime karşı vicdan azabı çekiyorum. İran’daki ailemle çok büyük zorluklarla konuşuyoruz. Annem konuşurken çok dikkatli davranmamı istiyor. Tedirgin oluyor. Hatta bir şey paylaşmamı istemiyor. Olumlu tepkilerin yanında çok tehditler de aldım bu süreçte. ‘İran’a gelme biletini keseriz’ şeklinde mesajlar atanlar oldu” dedi.