Dünya Madenciler Günü, her yıl 4 Aralık'ta, maden işçilerinin emeklerinin takdir edildiği ve sektördeki iş kazalarına dikkat çekilen bir gün olarak anılıyor. Yer altı zenginliklerini gün yüzüne çıkarma mücadelesi, madenciliği dünyanın en riskli mesleklerinden biri haline getiriyor. Türkiye ise bu alanda acı bir geçmişe sahip. Özellikle 2014’te Soma’da yaşanan ve 301 işçinin hayatını kaybettiği facia, bu trajedilerin en acı örneklerinden biri. Madendeki iş kazalarının ve ölümlerinin temel nedenlerini değerlendiren Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Maden Mühendisi Aykut Akdemir, işverenlerin kâr hırsı nedeniyle birçok işçinin hayatını kaybettiğini belirterek sektördeki denetim eksikliğini vurguladı. A Sınıfı İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Burcu Türker ise madencilik alanında iş kazalarını önlemek için caydırıcı yaptırımların önemine dikkat çekti.
Madencilik alanında mevzuatla ilgili herhangi bir sorunun olmadığını ifade eden TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Maden Mühendisi Aykut Akdemir, “Bütün olay mevzuatın uygulanmaması, denetimle ve kamunun konuya sahip çıkmamasıyla ilgili. Mevzuat eksikliği bahane edilerek işin içinden çıkılamaz. En kötü mevzuatta bile en güzel işler yapılabilir. Ancak ülkemizde üretim zorlaması, plansızlık ve kâr hırsı olduğu için bir türlü mevzuat uygulayamıyoruz. Yeterli güvenlik önlemlerini de alamıyoruz. Maden çalışanları, mühendisler, çevre ve halk sağlığı açısından yanlış uygulamalarla karşı karşıyayız. Kamu kavramı öne çıkarılmalı, kamu yararı öne çıkarılarak planlama ekonomisi uygulanmalı. Tüm madenleri üretmek zorunda mıyız, değil miyiz? Öncelikle ona karar vermeliyiz. İhtiyacın olup olmadığı belirlenmeli” dedi.
Türkiye’nin enerji kaynakları bakımından madenciliğe, linyite ve kömüre muhtaç olduğunu belirten Akdemir, “Türkiye enerji fakiri. Elimizdeki enerji üretim kaynakları, ham maddelerimiz ve diğer kaynaklarının sınırlı olmasından dolayı Türkiye’yi bağımsız kılan tek şey kömür. Türkiye elektriğin yüzde 57’sini ithal kömür ve ithal doğalgazdan elde ediyor. Bunları alamazsak enerjide ciddi sorunlar yaşarız. Bu nedenle kömür madenciliğinde bağımsız tutmak kaydıyla ama havza madenciliği bazında yapılarak, planlama ile güvenli bir üretim biçimine geçilmesi gerekiyor. Üretilen maden, ülkenin sanayisinde kullanılan bir ürün olmalı ve planlamayla üretim yapılmalı” ifadelerine yer verdi.
2023 yılında 3 tane maden mühendisinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Akdemir, birçok işçinin ve mühendisin yetersiz iş güvenliği nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti. İş kazalarının ve çalışan işçilerin hayatını kaybetmesini engellemek için kalıcı çözümlere ihtiyaç olduğunu vurgulayan Akdemir, “Maden rezervi ve hacmi bellidir ve 3 boyutlu çalışmalar ile üretim yöntemi planlanmalı ve üretim kapasitesi hesaplanmalı. Bütün bunlar doğru uygulandığında emniyet şartları yerine getirilmiş olur. Madende öngörülemeyen kazalar dışında, mevcut ölümlü iş kazalarının listesine bakıldığında yüzde 91’i öngörülebilir kazalar. Bir kısım işçi hatası, yüzde 7-8 civarı ise projeyle ilgili makinelerle ve alanlarla ilgili. Yüzde 1 veya 2’si önlenemeyen ve önüne geçilemeyen kazalar. Bu nedenle iş kazalarını iş cinayeti olarak tanımlıyoruz. Madenler kapalı ve dar alanlar bu nedenle işçilerin işe yatkın olması ve eğitimli olması gerekiyor. Kapasiteler ve üretim miktarları belli. Üretim miktarları zorlandığı anda ki bunu Soma’da yaşadık, iş verenler kâr hırsından kaynaklı, düşük yatırım maliyeti ile daha çok üretim yapmaya zorluyorlar. Bu durumda da önlenemez kazalar meydana geliyor.
İşçiler kendi hatalarından ölmezler. Mühendisler kendileri bilerek hata yapmazlar. Mühendisler de işçiler de patronun talimatıyla çalışırlar. Nihai kararı veren kişi patrondur. Nihai kararı o verdiği için de bütün bu kazaların, cinayetlerin, ölümlerin sorumlusu, bu kâr hırsıyla çalışma biçimini sürdürmeye çalışan sermayedir” diye aktardı.
Madencilik alanında yeterli, sağlıklı ve doğru denetim yapılması gerektiğini dile getiren İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı ve Jeoloji Mühendisi Burcu Türker, yeterli ve gerekli yaptırımların uygulandığı zaman iş güvenliği tedbirlerinin beraberinde geleceğini ifade etti. Türkiye’de yeterli denetim yapılmayan ve alınmayan önlemlere karşı caydırıcı yaptırımların olmadığını aktaran Türker, “Türkiye’de caydırıcı yaptırımlar olmadığı için sıkıntı yaşanıyor. Geçmiş yıllarda yaşanan maden facialarından dolayı hayatını kaybeden çalışan sayısı çok yüksek. Madenlerde meydana gelen kazalar küçük boyutta olmuyor ve çok fazla insan etkileniyor. Bu nedenle kaza demek değil facia demek daha doğru olur” dedi.
TÜRKER: DENETLEME YAPILMALIBirçok sektörde iş güvenliği konusunda problem yaşandığını vurgulayan Türker, “Yeterli kişisel koruyucu donanımlardan bahsediliyor örneğin; maske, solunum cihazı ve benzeri önlemler. Bu koruyucu ekipmanlarla ilgili bir denetleme yapılmalı. Her malzemeye uygunluk belgesi verilmemeli. Bir maske 50 TL’ye de alınabilir 500 TL’ye de. Dolayısıyla malzemelerin kalitesi ve uygunluğu kontrol edilmeli. Ekonomik açıdan iş verenler, maliyetlerin düşmesi için kalitesiz ürünlere yöneliyor. Bakıldığı zaman 2 ürün de standartları karşılıyor bu nedenle iş verene de söyleyecek bir şey kalmıyor. Bu noktada da bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum. Kullanılan ürünlerin gerçekten işlevine bakılmalı ve uygunluğu test edilmeli. En başından önlem almamak daha sonrasında çok daha maliyetli oluyor ve vicdan dışı olabiliyor. İnsanların yaşamlarına mâl olabiliyor. Bir kaza olmasını beklemeden olmadan önce önlem almak her zaman bizim birinci tercihimiz olmalı” ifadelerine yer verdi.
TÜRKİYE'DE EN ÖLÜMCÜL MADEN KAZALARI
Türkiye'de şu ana kadar yaşanan en ölümcül maden kazaları ise sırasıyla şu şekilde;
Manisa Soma-13 Mayıs 2014: 301 can kaybı
Zonguldak Kozlu- 3 Mart 1992: 263 can kaybı
Zonguldak Armutçuk- 7 Mart 1983: 103 can kaybı
Amasya Yeni Çeltik- 7 Şubat 1990: 68 can kaybı
Bartın Amasra- 14 Ekim 2022: 42 can kaybı
Yozgat Sorgun- 26 Mart 1995: 37 can kaybı
Zonguldak Karadon- 17 Mayıs 2010: 30 can kaybı
Kastamonu Küre- 8 Eylül 2004: 19 can kaybı
Bursa Mustafakemalpaşa- 10 Aralık 2009: 19 can kaybı
Karaman Ermenek- 28 Ekim 2014: 18 can kaybı
Balıkesir'in Dursunbey- 2 Haziran 2006: 17 can kaybı
Siirt Şirvan- 17 Kasım 2016: 16 can kaybı
Karaman Ermenek- 22 Kasım 2003: 10 can kaybı
Zonguldak Kozlu- 10 Nisan 1983: 10 can kaybı
Zonguldak Kozlu- 8 Ocak 2013: 8 can kaybı
Zonguldak Kozlu- 31 Ocak 1987; 8 can kaybı
Şırnak Kemerli- 11 Haziran 2014: 3 can kaybı
2010 Edirne Küçükdoğanca- 7 Temmuz: 3 can kaybı