İzmir Barosu’ndan hayvanlar için AYM’ye çağrı: Dur demesini bekliyoruz

Sokak Hayvanları yasası olarak bilinen kanun değişikliklerine ilk günden beri karşı çıkan İzmir Barosu,  Anayasa Mahkemesi’ne çağrıda bulunarak; anayasaya aykırı olduğunu belirttikleri kanunun durdurulmasını ve iptalini beklediklerini belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 13.08.2024 11:35
Haber Güncellenme Tarihi: 13.08.2024 11:35

Muhabir - Berkay Erden / Gündemi uzun süre meşgul eden ve tartışmalar eşliğinde meclisten geçen sokak hayvanları yasası yürürlüğe girdikten sonra tartışmaların odağı olmaya devam ediyor. Söz konusu yasaya en başından beri karşı duruş sergileyen ve yapılan hayvan katliamları sonrası sessiz kalmayan İzmir Barosu, bu kez Anayasa Mahkemesi’ne(AYM) çağrıda bulunarak kanunun iptal edilmesini istedi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin de söz konusu kanunun iptali için AYM’ye başvuracağını dile getiren Baro, “02.08.2024 tarihinde yürürlüğe giren, hayvanların öldürülmesini ve hapsedilmesini içeren 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un iptali için ana muhalefet partisi yürütmeyi durdurma talepli olarak Anayasa Mahkemesi’ne bu hafta içerisinde başvuracağını ifade etmiştir. Anayasa’nın 2.,5.,13.,17.,38.,56.,63.,90. maddelerine açıkça aykırı olan bu kanun acilen yürürlüğü durdurularak iptal edilmelidir” şeklinde görüş bildirdi.

 Kişi devlete güven duymalıdır

Anayasa’nın ikinci maddesi olan hukuk devleti kavramının altını çizen İzmir Barosu, bu kavramın temellerinden olan belirlilik ilkesinden bahsederek; “Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuki güvenliği sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuk kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir. Hukuk devletinin temel unsurlarından biri de belirlilik ilkesidir. Bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir. Belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup kişinin kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır. Kişi ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir. Hukuki güvenlik ilkesi bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar (AYM, E.2015/22, K.2015/37, 1/4/2015, AYM, E.2020/80, K.2021/34, 29/4/2021, § 25)” AYM’nin konu hakkındaki çeşitli kararlarını örneklendirdi.

 Temel amacın kamu yararı olmadığı açık

Yürürlüğe giren kanunun katliamlara sebep olduğunu ve vatandaşların psikolojisini bozduğunu dile getiren Baro, kanun keyfi tutumlara sebebiyet vereceğini söyleyerek; “7527 sayılı Kanunla getirilen değişiklik Anayasanın 2. Maddesi ile güvence altına alınan hukuk devletinin temel unsurlarından belirlilik ilkesine; ayrıca ölçülülük, suçta ve cezada kanunilik, cezaların şahsiliği ilkelerine aykırıdır. Kanunun keyfi ve denetimi mümkün olmayan uygulamalara sebebiyet verebileceği gözetilerek Anayasa ile güvence altına alınan hukuki öngörülebilirlik kuralını da ihlal ettiği açıktır. İdareye sınırları belirsiz bir takdir yetkisi tanıyan bu kanun; kamu düzeni ve işleyişinin güvencesi olan kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırılık teşkil etmesi sebebiyle Anayasaya aykırıdır. Kanun koyucu bir kanun maddesi ihdas ederken kamu düzeninin gereklerine ve hukukun genel prensiplerine bağlı kalmak zorundadır. Ayrıca kanun koyucunun kanun ihdas ederken temel amacının kamu yararı olması gerekir. 7527 sayılı Kanunun hayvanların hapsedilmesini ve öldürülmelerini içerdiği, henüz yürürlüğe girmesi dahi beklenmeden artan şiddet eylemleri ve katliamlar ile halkın kanuna karşı tepkileri dikkate alındığında temel amacın kamu yararı olmadığı çok açıktır. Nitekim kanun çıkar çıkmaz ülkenin birçok yerinden hayvan katliamlarına ilişkin görüntüler toplumda infial uyandırmış ve toplum psikolojisini derinden sarsmıştır” dedi.

 Kanun kamu kaynaklarının yanlış kullandıracak

Kanun çerçevesinde yapılması planlanan barınakların kullanışsız ve masraflı olacağının altını çizen İzmir Barosu, bu uygulamanın bilimsellikten uzak olduğuna değinerek; “Yine değişiklik ile yapılması öngörülen devasa bakımevleri sebebiyle kamu kaynaklarının yanlış ve gereksiz harcanması sonucu kamu zararı da söz konusu olacaktır. Zira kanunun uygulanabilir, bilimsel, etik, vicdani ve çözüm odaklı olmadığı belgelerle ve başka ülke örnekleri ile defalarca kanıtlanmış durumdadır. Kanun koyucunun kamu zararı riski barındıran bir kanun maddesi ihdas etmesi de Anayasaya aykırıdır. Hayvanları Koruma Kanunu denilmesine rağmen kanunun adına, lafzına, amacına, koruduğu değer ve menfaatlere açıkça aykırı olan bu kanun derhal iptal edilmelidir” ifadelerini kullandı.

 Ötenazi hayvanlar için söz konusu olamaz

Ötenazinin kişini rızasıyla insanlara tanınan bir hak olduğunu vurgulayan İzmir Barosu, bu uygulamanın irade beyanı olmayan hayvanlar üzerinde kullanılamayacağını belirtti. Ötenazi uygulamasının veteriner hekimleri de zor duruma düşürdüğünü söyleyen İzmir Barosu AYM’ye çağrısını şu cümleler ile noktaladı; “İnsanlara tanınan ve ölüm hakkı olarak niteleyebileceğimiz, rıza temeline dayanan ötanazi uygulamasının; rıza ve irade beyanı olmayan hayvanlar için söz konusu olamayacağını ve hayvanların ÖLMEK İSTEMEDİĞİNİ belirtmekten ise utanç duyuyoruz. Ayrıca veteriner hekimleri hayvanları öldürmeye zorlamanın; veteriner hekimlik mesleğinin doğasına, meslek kurallarına ve mevzuatına aykırı olduğunu, veteriner hekimlik yemini ile de bağdaşmadığını bir kere daha ifade ediyoruz. Anayasa Mahkemesi’nden hukukun gereğini yerine getirmesini ve katliama dur demesini bekliyoruz.”