Ankara Adliyesi'nden sonra, İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'nda açılması planlanan Kuran kurslarına tepki gösteren İzmir Barosu Başkanı Yılmaz, "Camilere siyaseti sokan anlayış, şimdi de adliyelere imamları sokmak istiyor" dedi
Haber Giriş Tarihi: 11.06.55445 20:53
Haber Güncellenme Tarihi: 11.06.55445 20:53
KEMAL ÖZKURT - ÖZEL HABER
Ankara Adliyesi'nden sonra İstanbul Anadolu Adalet Sarayı'nda hakim, savcı ve diğer personelin çocukları ve gençler için Kuran kursu açılması kararının ardından, yargı bağımsızlığının olumsuz etkileneceği konusunda barolardan ardı ardına açıklamalar gelirken bir açıklamada İzmir Barosu'ndan geldi. Planlanan bu projenin siyasal iktidarın vatandaşı bölme çabasının bir göstergesi olduğunu ifade ederek sert bir dille eleştiren İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “Amaçları, bölmek ve yönetmek. Bölmenin de en açık yolu dinsel ayrıştırmadır ve en tehlikelisi de budur” şeklinde konuştu.
“BİZ BU UYGULAMAYA KARŞI DURACAĞIZ”
Yakın zamanda okullara imam hatip görevlisi ve hocaların atamalarına İzmir Barosu olarak tepki gösterdiklerini dile getiren Yılmaz, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda belirtildiği üzere, laik, demokratik ve sosyal hukuk devletidir. Bunu tartışılması dahi söz konusu değildir. Ancak geldiğimiz süreç, ne laik, ne demokratik, ne de sosyal hukuk devleti ilkesini artık hiç bir şekilde yaşamın içerisinde olmadığını, bütün bu alanlardan uzaklaşılmasıyla birlikte tamamen laiklik karşıtı bir anlayışın yerleştirilmek istenildiğinin bir göstergesidir. Camilere siyaseti sokan anlayışı, şimdi de adliyelere imamları sokmak istiyor. İmam hatip liselerinin kuruluş amacı bellidir. Din görevlisi yetiştirmek ve camilerde bu bilgileri halka bilgileri aktarmasını sağlamaktır. Adliyelerde, okullarda bu işi yapamazlar. Bu insanlar pedagoji ve sosyoloji eğitimi almıyorlar. Biz bu uygulamaya karşı duracağız, sözümüzü söyleyeceğiz ve yapılması gereken ne varsa yapacağız. İzmir Barosu, temel hak ve özgürlükten, laiklikten, sosyal hukuk devletinden uzaklaşan bir anlayışı reddeder. Bu ülkenin insanları da reddeder. 115 yıllık tarihimiz bize bunu öğretti" diye konuştu. "ÇOCUKLARINI KURSLARA GÖNDERMEYENLERİ CEZALANDIRACAKLAR"
Ankara ve İstanbul'da yapılan bu uygulamanın hakim ve savcıları fişleneceğini ve aynı uygulamanın İzmir'de yapılması durumunda alanlara çıkarak İzmir Barosu olarak sonuna kadar karşısında duracaklarını ifade eden Yılmaz, "Orada bulunan hakim ve savcıların çocuklarına bu kursları vermeye çalışacaklar. Sonra ne olacak biliyor musunuz? Bir kısmı göndermiş, bir kısmı göndermemiş olacak. Gönderenlerle göndermeyenleri ayrıştıracaklar, fişleyecekler ve cezalandıracaklar. Bunu bile cezalandırma yöntemi olarak kullanacaklar. Siz Milli Eğitim'in belli bir alanını tıpkı ÇEDES projesinde yaptığınız gibi adliyede de uygulayarak başka bir kuruma devrettiniz. İzmir'de yapmaya kalkarlarsa onun için de fiilen ve yasal yollarla eylemlerimizi yaparız. Sokakta, alanda gerekirse adliyenin içinde yaparız bu eylemleri. Çok net söylüyorum. Açıkça karşı olduğumuzu ortaya koyuyoruz" diye belirtti. "AMAÇLARI; BÖLMEK VE YÖNETMEK"
Yargı bağımsızlığının zaten olmadığı bir ülkede böyle bir uygulamayla vatandaşın bölüneceğini vurgulayan Yılmaz, "Bağımsız yargının olmadığı bir ülkede tarafsız olmayacağını da biliyoruz" diyerek şu ifadeleri kullandı: "Bu uygulamanın sonucunda oluşacak durum şudur; Vatandaşlar bir şekilde aracılar bulacak. Çocuğunu imam hatip kursuna gönderen hakimlere ulaşmaya çalışacak. Hal böyle oluncada hukuka uygun adil kararların verilmesinin de önüne geçilmiş olacak. Okullara ve adliyelere hocaları göndermek toplumu bölmek, ötekileştirme çabasının çok açık örnekleridir. Böylece kendi taraftarlarını ellerinde tutmaya çalışan anlayışı yerleştireceker. Kendilerine oy veren, kendilerine inanan insanların, kendilerinden uzaklaşmaması için gösterilen bir çabadır. Amaçları; bölmek ve yönetmek. Bölmenin de en açık yolu dinsel ayrıştırmadır ve en tehlikelisi de budur."