İzmir Ticaret Odası (İZTO) ağustos ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Selami Özpoyraz yönetiminde, İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ve yönetim kurulunun katılımıyla gerçekleşti. Meclis konuşmasına 30 Ağustos Zafer Bayramı için temennilere bulunarak başlayan Özgener, Türkiye’nin ekonomik açıdan kritik bir sürece girdiğini ve doğru ekonomik politikaları için atılması gereken adımların önemine dikkat çekti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından on alınan kararlarla birlikte üyelerinin kredi bulmakta zorlandıklarını ifade eden Özgener, “Üretimin ve istihdamın artmasının önündeki en önemli engellerden biri olan bu durumu aşmak için yeni finansal araçların ivedilikle hayata geçirilmesi gereklidir” dedi.
EKONOMİ POLİTİKALARINDA KRİTİK DÖNEM
Seçimlerden sonra uygulanmaya başlanan ekonomi politikalarını için kritik bir sürece girildiğini belirten Özgener, “Önümüzdeki 2-3 ayda doğru ekonomik politikaları uygulama kararlılığımız, enflasyonu ne kadar düşürebileceğimizi belirleyecek. Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin son bir ayda ortaya koyduğu enflasyonu düşürme kararlılığının toplumu ikna edici olması gerekiyor. Öncelikli olarak temmuz ayında enflasyon raporunun açıklanması ile başlayan süreç önemli oldu ve bizlere politika yapıcıların kararlılığı, şeffaflığı ve teşhisleri ile ilgili olumlu sinyaller verdi. Son enflasyon raporunda, geçmiş sunumlar ve raporlardan farklı olarak, temel amacın fiyat istikrarı olduğu vurgusunun yapılması ve enflasyonda geçici bir yükselme beklendiğine değinilmesi önemliydi. Sonuç olarak; enflasyonla ilgili doğru tespitlerin yapıldığını ve etkin teşhisler konulduğunu görüyoruz. Bu tespitlere yönelik enflasyonunun nasıl düşürüleceğine dair hareket planının net olarak ortaya konması gerekiyor. Teşhisler doğru iken, beklentilerin de doğru yönetilmesinin kritik olduğu bir aşamaya geldik” diye konuştu.
ÜYELERİMİZ KREDİ BULMAKTA ZORLANIYOR
Türk Lirası’nda hala reel faizlerin negatifte kalmaya devam etmesinin, enflasyon probleminin çözümünü zorlaştıracağını ve geciktireceğini savunan Özgener, “Atılan adımların doğru yönde olduğunu görüyoruz ama bu hızın ülkemize yetmeyeceği endişesi var. Negatif reel faizlerin etkisini, makro ihtiyati tedbirlerle telafi etmeye çalışmanın sonucunda, son dönemde hepimizin hissettiği gibi “krediye erişim konusunda sıkıntılar” yaşıyoruz. Banka bilançolarına uygulanan makro ihtiyati sınırlandırmalar, son dönemde krediye erişimi imkânsız hale getirildi. Üyelerimizden bankaların limit güncellemesi yapmaya yanaşmadıkları, limit güncellemesine yönelik bankaların yüksek oranda masraflar çıkarttıkları ve normalden uzun bir prosedür izledikleri, tüm şartlar sağlansa bile krediye erişim konusunun garanti olmadığı, kredilere değişken ve yüksek faiz oranları ile erişim sağlanabildiği, vadelerin düşük olduğuna dair geri dönüşler alıyoruz. Üyelerimizin nakit akışını yönetmek ve işletme sermayesini fonlamak olarak görüyoruz. Uzun vadeli yatırıma yönelik finansman kaynakları kapalı durumda. Üretimin ve istihdamın artmasının önündeki en önemli engellerden biri olan bu durumu aşmak için yeni finansal araçların ivedilikle hayata geçirilmelidir” dedi.
RASYONEL KARARLAR BENZER HIZDA DEVAM ETMELİDİR
Merkez Bankası’nın açıkladığı kapsamlı raporun ardından mevcut politikaları değiştirmeye yönelik adımlarına devam etmesinin önemli olduğuna dikkat çeken Özgener, “Bu bağlamda, 20 Ağustos’ta bankaları liralaşma stratejisi kapsamında getirisi dövize endeksli olan kur korumalı mevduata yönlendirmeyi sonlandırarak, Kur Korumalı Mevduat’tan çıkış süreci yönünde ilk adımı atmış oldu. Bununla birlikte; bu ayın en önemli gündemi, Merkez Bankası politika faizi artışıydı. Merkez Bankası politika faizi, 24 Ağustos itibariyle 7,5 puan artırılarak yüzde 17,5’dan yüzde 25’e çıktı. Bu kararı, rasyonel politikalar çerçevesinde atılmış olumlu bir adım olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınabilmesi için, Merkez Bankası’nın politika faizi aracını da uygun gördüğü şekilde kullanabilmesi önemliydi ve piyasa beklentilerinin üzerindeki bu artışla olumlu bir etki yarattı. Bu rasyonel kararların benzer hızda ve kararlı bir şekilde sürmesini diliyoruz” sözlerini kullandı.
OVP’NİN BİRİNCİL ÖZELLİĞİ İŞLEVSELLİK OLMALI
Eylül ayında açıklanması beklenen 2024-2026 Orta Vadeli Program (OVP)’ı değerlendiren Özgener, şu ifadeleri kullandı;
“Merkez Bankası’nın adımları ile enflasyonu düşürmek için bir alan yaratıldı. Bu adımların, Orta Vadeli Program ile desteklenmesi gerekiyor. Başarılı sonuçlar alınabilmesi için OVP’nin birincil özelliğinin işlevsellik olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu program iş insanlarına önümüzdeki dönemle ilgili bir öngörü verebilmeli ki yatırımlar, harcamalar ve satışlarla ilgili bir yol haritası çizebilelim. İşlevsel bir planın ortaya konabilmesi de ancak içsel tutarlılığın sağlanmasıyla mümkündür. Bu prensipler ışığında, yeni Orta Vadeli Program’da da şimdiye dek verilen beyanatlar ve açıklanan raporlarda olduğu gibi, enflasyonla mücadelenin birincil öncelik olacağını umuyoruz. Ancak bu kez yapılan teşhislere ilişkin atılacak somut adımların ve izlenecek politikaların da net olarak açıklanmasını bekliyoruz. Açıklanacak Program’da, devletin yönlendirme gücünün güçlü bir şekilde ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda özellikle büyümenin kompozisyonu yani; yatırım, harcama ve tüketimler konusunda bir perspektif verilmesi büyük önem taşıyor. Önümüzde yerel seçimlerin de olduğunu göz önüne alırsak Orta Vadeli Program’ın ekonomi politikalarında geçim ve seçim arasındaki tercih dengesinin de çok iyi yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Yatırımlar için yıl içinde sık sık değiştirmek zorunda kalmayacağımız planlara ihtiyacımız var. Bunun için Program’ın, reel sektöre ışık tutabilecek kadar sağlam olmalı. Orta Vadeli Program’ın teşvik sisteminin geliştirilmesi, kredilerde seçici davranılması ve işgücü piyasasındaki genel kalifikasyon sisteminin güçlendirilmesi gibi yapısal reformlar ve verimlilik artışlarına da vurgu yapması gerektiği kanaatindeyiz.”
ETNİK VERGİ SİSTEMİ İŞ DÜNYASI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ
Etkin bir vergi sisteminin oluşturulmasının iş dünyası açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Özgener, “Ülkemizde dolaylı vergilerin, toplam vergi geliri içerisindeki payı oldukça yüksek. Bunun yanı sıra basit, sade ve uzun yıllar güncelliğini yitirmeyecek, yeni teknolojilere uyum sağlayacak ve uluslararası koşullara uygun adil ve çağdaş bir vergi sistemine ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz da, doğrudan vergilerin artırılıp dolaylı vergilerin azalması, vergi sisteminin yenilenmesi ve sadeleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Sayın Yılmaz’ın görüşleriyle, Odamızın vergi konusundaki önerilerinin örtüşmesinden memnuniyet duyduk. Yakın zamanda konuyla ilgili önemli adımlar atılması beklentilerimiz arasında” diye belirtti.
İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ 12 BÖLÜMDE TÜRKİYE BİRİNCİSİ
2023 yılı, YKS sonuçlarına göre İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin önemli başarılara imza attığını söyleyen Özgener, “Üniversitemiz, yüzde 99,92 doluluk oranına ulaşan ve bölümlerine yerleşen öğrencilerin başarı puanında geçtiğimiz yıllara göre önemli bir artış gösterdi. Bu yıl tüm vakıf üniversiteleri arasında 33 lisans bölümümüzün 12’sinde Türkiye birincisi, beşinde Türkiye ikincisi ve yine beşinde Türkiye üçüncüsü olduğumuzu paylaşmak isterim. Diğer bir deyişle; 33 lisans bölümümüzün 22’sinde Türkiye sıralamasında ilk 3’te yer alıyoruz. İzmir Ekonomiyi ülkemizin her yerinden öğrencilerin tercih ettiği bir üniversite yapma yolundaki hedefimizi 2023 yılında da koruduk ve 67 farklı ilden gencimizin üniversitemizi tercih etmesini sağladık. Üniversitemizin bu başarılı sonuçlarının aratarak devam edeceğine inanıyor, yeni eğitim yılında tüm öğrencilerimize başarılar diliyoruz” dedi.
Bu haber de ilginizi çekebilir: DTO İzmir’de hedef bir buçuk milyon turist