Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katıldığı Marmaris’te düzenlenen Anadolu Buluşması-Yerel Medya Çalıştayı başladı.
Eren Erdem’in ardından kürsüye CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Açılışta konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, medyaya yönelik baskıların sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.
MEDYAYA DÜŞMANLIK OLUR MU?CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Medyaya düşmanlık olur mu? Dünyanın her tarafında medya özgürce yayın yapar ve tüm siyasal aktörler onlara saygı duyarlar. Siz ne kadar kapanırsanız baskıcı yönetim o kadar memnun olur çünkü kendisini eleştirecek hiç kimse kalmaz” dedi.
ÇÜRÜMEYE KARŞI DİRENECEK OLAN SİZSİNİZBasın mensuplarının çürüme var deme cesaretini göstermesi gerektiğini dile getiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Şu anda çok ciddi bir çürüme ile karşı karşıyayız. ama umudumu yasama yürütme yargıda değil; umudumuz medyada. Çürümeye karşı direnecek olan sizsiniz. Burada bir çürüme var diyeceksiniz” diye konuştu.
BU KADAR AYRIŞAN MEDYA YAPISINI HİÇ GÖRMEDİM“Hayatımda bunun 22.5 yılı medyada geçti. Hayatımda bu kadar bölünen, ayrışan bir medya yapısı hiç görmedim. İlk kez tanık oluyorum. Oysa tam tersi bir atmosferin uyumun olması gerekirdi. Etik değerlerin olması gerekirdi” diyen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TRT ve Basın İlan Kurumu ile RTÜK’ü de eleştirdi.
BERABER MÜCADELE ETMELİYİZ
Basın İlan Kurumu ve RTÜK’ün infaz kurumları haline geldiğini, TRT’nin tarafsız yayıncılık yapmadığını kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, “Beraber mücadele etmeliyiz. Medya mensubu olmak, etik-ilkelerin varsa ona karşı mücadele etmek demektir. Parçalanan bir medya iktidarın işine gelir. Bölersiniz ondan sonra istediğiniz gibi yönetirsiniz” ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satır başları:
Dün Can Atalay, Osman Kavala, Çiğdem Mater’i ziyaret ettim, onları dinledim. Eğer adalet diye bir kavramı hepimiz içselleştirirsek haksızlığa uğrayan kişinin kimliğine, inancına, yaşam tarzına bakmadan, haklı bir mücadele veriyorsa bana göre medya görevini büyük ölçüde yapmış olur.
İnsanların düşüncelerini açıklamaları nedeniyle gözaltına alınmaları 21. Yüzyılın Türkiye’sine yakışmıyor. Bizim aykırı düşüncelere ihtiyacımız var. Farklı düşündü diye gazetecilerin gözaltına alındığını, tutuklandığını yaşıyoruz.
21. yüzyılın Türkiye’sinde yaşıyorum. Basın milletin müşterek sesidir diyor Atatürk. Acaba basın bugün aynı konumda mı? Bunu medya mensuplarının sorgulanması lazım.
Bir siyasetçinin en çok ihtiyaç duyduğu sağlıklı eleştiri. Çünkü siyasetçi bazen çalışma koşulları içinde, yoğun ortamda yaptığı hataları fark edemeyebilir.
MEDYA DEMOKRASİNİN ANA AKTÖRÜ
Bir sorunlar yumağı ile karşı karşıyayız. Demokrasinin temel kurumları vardır. Güçler ayrılığı ilkesi diyoruz. Gelişmiş demokrasilerde 4. Ayak vardır, o da medya. Medya demokrasinin ana aktörlerinden birisi olarak yasama, yürütme, yargı gibi bir faktör olarak ortaya çıkmıştır.
Bizde ise ne halde olduğunu anlatmayayım. Medyanın içinde bulunduğu pozisyon da pek iç açıcı değil. Hepimizin bu sorunu çözmek için düşünmesi lazım. Ortaklaşacağımız konular olmalı. Öyle bir noktaya geldik ki, ortaklaşamıyoruz. Demokrasi, insan hakları, yolsuzluklar konusunda ortaklaşmalıyız.
HEPİMİZİN SORUMLULUĞU VAR
Yolsuzlukların el üstünde dolaştığı bir Türkiye’den bahsediyoruz. Hangi alana ülkenin sürüklendiğini hepimizin oturup düşünmesi lazım. Hepimizin sorumluluğu var. Özellikle medyanın sorumluluğu belki benden de fazla.
Ortaklaşacağımız konuları büyütürsek siyaset kurumunun yanlışları, siyasetçinin daha dikkatli adımlar atmasını konuşmasını sağlarız. Bu görev demokrasilerde medyaya düşüyor.
Medya üçünü de denetleyen, geniş kitlelere duyuran bir ortam.
Anayasamız var bizim. Anayasamız diyor ki, basın hürdür, sansür edilemez. Basın şu anda böyle mi? Basın evi kuracaksanız bir yerden izin almanıza bile gerek yok diyor Anayasa.
KAÇIMIZ ANAYASA MADDELERİNİ DİLLENDİRİYORUZ
Devlet özgürlükleri sınırlayacak alanları kapatıp, özgürlük alanlarını büyütmek zorundadır diyor Anayasa. Kaçımız Anayasa’nın bu maddelerini dillendiriyoruz. Yapmıyoruz arkadaşlar yapmıyoruz.
SİZİNLE İLGİLİ TASARRUF GENELGESİ ÇIKARDILAR
Ekonomik kriz var, büyük sorunlar yaşanıyor. Yerel medyanın ne kadar büyük sorunlarla karşılaştığını bana aktarıyorlar. Ama geldiğimiz nokta da iki alanda ciddi tasarruf yapıldı. Çocukların bir öğün yemeğini kestiler. 2. Sizinle ilgili tasarruf genelgesi çıkardılar. Günlük gazete almayacaksınız diye genelge çıkardılar. Tam tersine belediye başkanı o gazeteyi almalı, görmeli. Benimle ilgili eleştiri var mı yok mu diye.
MEDYAYA DÜŞMANLIK OLUR MU?
Medyaya düşmanlık olur mu? Dünyanın her tarafında medya özgürce yayın yapar ve tüm siyasal aktörler onlara saygı duyarlar. Siz ne kadar kapanırsanız baskıcı yönetim o kadar memnun olur çünkü kendisini eleştirecek hiç kimse kalmaz.
BASIN İLAN VE RTÜK İNFAZ KURUMUNA DÖNÜŞTÜ
Basın İlan Kurumu da RTÜK de infaz kurumuna dönüştü. Beni mi eleştirdin ilanlarını kesiyorum diyor. Mahkemeye gidersiniz 20 yıl davalar devam ediyor. Yargının hali zaten içler acısı. Geldiğimiz atmosfer iç acıcı değil. BİK gerçekten medyaya destek verecekse buranın siyasal tasalluttan kurtulması lazım.
BU KADAR AYRIŞAN MEDYA YAPISINI HİÇ GÖRMEDİM
Hayatımda bunun 22.5 yılı medyada geçti. Hayatımda bu kadar bölünen, ayrışan bir medya yapısı hiç görmedim. İlk kez tanık oluyorum. Oysa tam tersi bir atmosferin uyumun olması gerekirdi. Etik değerlerin olması gerekirdi.
GÜVEN EROZYUNU ORTAYA ÇIKTI
Tirajlar. Hepsi hikaye, 300-400 bin tirajımız var deniyor. Gerçek tirajlar çıksın. Onun üzerinden ilanları o çerçevede verin. Rating için de aynı şeyi yapın. Yani objektif olun. Süreç yanlış gittiği için medya ile halk arasındaki ilişkilerde de büyük bir güven erozyunu ortaya çıkıyor. Bunun bir şekilde kapatlıması lazım.
DOĞRU HABERLERE ERİŞİM YASAĞI GELİYOR
Doğru haberlere erişim yasağı. Bu da yeni olmaya başladı. Haber yapıyorsunuz. Haber doğru, iktidar kanadını eleştiriyorsunuz. Haksızlığını yazıyorsunuz. Gidiyor mahkemeye istediği kararı çıkarıp o habere erişim yasağı geliyor. Yani yargı kararıyla yolsuzlukları geniş kitlelerin duymasına engel oluyor.
BERABER MÜCADELE ETMELİYİZ
Beraber mücadele etmeliyiz. Medya mensubu olmak, etik-ilkelerin varsa ona karşı mücadele etmek demektir. Parçalanan bir medya iktidarın işine gelir. Bölersiniz ondan sonra istediğiniz gibi yönetirsiniz.
KAMU BANKALARI BELLİ GAZETE VE TV’LERE İLAN VERİLİYOR
Kamu ilanları. Bakıyorsunuz, belli gazetelere kamu bankalarının ilanı var, tam sayfa. Belli gazetelere ise hiçbiri yok. Benim, sizlerin vergileriyle. Ordaki çalışanların aylıklarını da bizler ödüyoruz. Nasıl oluyor da kamu bankası sadece belli tv kanalları ve gazeteleri besler. Diğerleri gazete, tv değil mi, internet sitesi değil mi? Bir taraf cezalandırılır, öbür tarafa istedikleri kadar ilan verilir. Ben itiraz ediyorum, sizin de itiraz etmeniz lazım.
İTİRAZ ETMENİZ LAZIM
Kamu denetçiliği kurumuna da başvurduk, itirazla kalmadık. Bu, bizim alanımıza girmiyor dediler. Maaş almak için mi oturdunuz oraya. Evet. Ballı maaş almak için oturdular. Acaba saray bize kızar mı, beni görevden alırlar mı?
TRT GERÇEKTEN TARAFSIZ YAYINCILIK YAPIYOR MU?
TRT gerçekten tarafsız yayıncılık yapıyor mu? Onu da mahkemeye verdik. Yıllarca sürecek. Korkunun egemen olduğu bir düzende demokrasi egemen olmaz, düşünceyi ifade özgürlüğü olmaz. TRT böyle bir kuruluş.
MECLİS KARARLARI YEREL GAZETELERDE YAYINLANMALI
Belediye meclislerinde alınan kararların yerel gazetelerinde neden yayınlanmaz. belde halkı ile ilgili karar alıyorum. Belediye meclis kararları yayınlanır, medya aracılığıyla denetlenmiş olur o kararlar. bu aynı zamanda yerel medyanın belli bir geliri elde etmesine olanak sağlar.
BASIN KARTINI VERECEK OLAN BASIN MENSUPLARI OLMALI
Ne işi var İletişim Başkanlığı’nın kart vermesinde. İktidar kanadının propagandasını yapan, sahte videolar hazırlayan bir kurum. Yani gerçek anlamda bir kamu kurumu değil. Yasası farklı ama uygulaması farklı. Basın kartını verecek olan basın mensupları olmalı.
ÇÜRÜMEYE KARŞI DİRENECEK OLAN SİZSİNİZ
Şu anda çok ciddi bir çürüme ile karşı karşıyayız. ama umudumu yasama yürütme yargıda değil; umudumuz medyada. Çürümeye karşı direnecek olan sizsiniz. Burada bir çürüme var diyeceksiniz. Bugün öyle tablolar ile karşılaşıyoruz ki, parayı ödediğinde istediği mahkeme kararı alınabılıyor. Ama yargı bağımsız deniyor. Hepimiz bunun tanığıyız. Paranız varsa bir gün bile yatmıyorsunuz. Gariban biriyseniz elleriniz kelepçelenir götürülürsünüz.
Sizin kaleminiz güçlü olduğu sürece Türkiye kurtulur. Türkiye’nin bu otoriter rejimden kurtulmasının yolu sizden geçiyor.
EREN ERDEM: TOPLANIP DAĞILMAYACAĞIZ
Organizasyonunu CHP İzmir eski Milletvekili Atila Sertel’in yaptığı Medya Çalıştayı’nın açılışında konuşan CHP Genel Başkan Yardılmcısı Eren Erdem, “Bu toplantı 3. Kez gerçekleştiriliyor. Bu yönüyle CHP’de gelenekselleşmiş bir toplantı. Bu toplantı adeta piramidin en güçlü bana göre en önemli ayağı olan yerel medyayı biraraya getirme, sorunları analiz etme adına yaptığımız bir toplantı. Toplanıp dağılmayacağız. Sorunların çözümü için maksimum çalışmayı göstereceğiz” şeklinde bir giriş konuşması yaptı.
DİLEK GAPPİ: GÜÇLÜ OLMAK ZORUNDAYIZ
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Dilek Gappi, “Dijitalleşme tirübülansındayız. Yol bulacağız diyorlar ama bizim yollarımız var. Biz güç bulacağız, birbirimizle dayanışarak güç bulmak zorundayız. Biz Godot’yu bekler gibi 1 Ekim’i bekledik. Biraz da strateji meselesi. Güçlü olmak zorundayız. Basın kartlarını biz, güçlü basın örgütleri olarak vermek istiyoruz. Kamu ilanlarının Anadolu’daki yazılı ve görsel basına verilmesinin artık şart olduğunu düşünüyoruz. Bu iki başlılıktan vazgeçilmeli. Gözümüzün içine baka baka sadece bazı basın organları destekleniyor. Sesimizi birlikte çıkarmalıyız” diye konuştu.
GAPPİ: ERK ALEYHİNE HABER YAYINLAYANLAR AĞIR BEDEL ÖDÜYOR
İGC Başkanı Gappi, erkler aleyhine haber yayınlayalanların ağır bedeller ödediklerine dikkat çekerek, “Yerel basının nefesinin gittikçe zorlaştığını söylemek istiyorum. Asıl talebimiz şudur; kurgulanmış gerçekler var. Belgeniz dahi olsa eğer erklerin aleyhinde yazı yazarsanız bedeli ağır oluyor. siz yalnızlaşıyorsunuz ama o erklerin yanında olan güçleniyor. Buna karşı mücadele etmeliyiz.
EL ELE VERDİĞİMİZDE KALEMLERİ BOYNUMUZDA KIRAMAZLAR
Biz umutsuz değiliz. Yeni modeller oluşturmamız gerekiyor. Kitlesel fonlama ve abonelikler konusunda desteğe ihtiyaç var. Demokrasi sadece bir meslek mücadelesi değildir. Tersine haklar, insan hakları, azınlıklar, ötekiler, onların hakları garanti altına alınamıyorsa demokrasiden söz edemeyiz. En iyi haberler ancak birlikte ve dayanışma içinde yapılabilir. Ele ele verdiğimizde kalemleri boynumuzda kıramazlar” ifadelerini kullandı.
KENAN ŞENER: YENİ BASIN YASASI’NA KARŞI ÇIKTIK VE…
Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Kenan Şener, yeni Basın Yasası’na karşı verdikleri mücadeleyi anlatarak, birlikte hareket etmenin önemine vurgu yaptı.
ŞENER: RESMİ İLAN CEZASI VERİLDİ
Kenan Şener, “Bir basın meslek örgütü meslektaşlar arasında dayanışmayı hedefler. Mesleğin kurallarına ilişkin çerçeve çizmesi gerekir. Etik kurallar gibi. Destek olmak, yardımcı olmak temel işlevimiz. Vazifemiz bu. 2 bine yakın üyemiz var. Ankara’da geçen yıl önemli bir mücadele yürüttük. Yeni Basın Yasası’na karşı çıktık. Bir yasa yapacaksanız gazetecilerin de görüşünü alın dedik. Biz bunlara itiraz ettiğimiz için sorun yaşadık. Cemiyetimizin gazetesi var, resmi ilanlardan istifade ediyordu.
Gazeteye resmi ilan cezası verildi. Mücadelemizle yeni Basın Yasası’nı 3 ay ertelettik. Bu sürecin sonunda hakkımızda bazı gazetelerde manşetler yayınlandı. Hakaret davası açmak zorunda olduğumuz gazeteler maalesef oldu. Birlikte dayanışma halinde mücadele ettiğimizde sonuç alabildiğimizi geçen yıl gördük Sansür Yasası’na karşı” dedi.
CEM KAYTAN: YEREL GAZETELER YAŞAM SAVAŞI VERİYOR
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Başkan Yardımcısı Cem Kaytan, “Basın sektörü tarihin en zor dönemlerini yaşıyor. Basın ekonomik zorluklarla boğuşuyor. yerel gazeteler yaşam savaşı veriyor. Tüm girdilerin döviz türünden maliyeti artmıştır.
KAYTAN: FİYAT TARİFESİ 6 AYDA BİR GÜNCELLENMELİ
Medya kuruluşlarının girdileri döviz kuruyla yakından ilgilidir. Olumsuz durumun durdurulması için dışa alımdan kurtarılmalı medya kurumları. Gerekli teknolojik destek ile dar boğazdan çıkmaları sağlanmalı. Fiyat tarifesi yüksek enflasyon ortamında 6 aylık periyotlarla güncellenmeli. Basın İlan Kurumu reklam tarifesinin arttırılması gerekiyor” diye konuştu.
YILMAZ KARACA: ANADOLU BASININI YOK ETMEK İÇİN DÜĞMEYE BASTILAR
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca da sorunlara değindikten sonra Anadolu basınının yok edilmek istendiğini söyledi.
KARACA: EHEMMİYET VERMEDİK, SÖYLEDİKLERİMİZ GERÇEKLEŞTİ
TGF Başkanı Yılmaz Karaca, şu tespit ve değerlendirmelerde bulundu:
“Anadolu basınını yok etmek için düğmeye bastılar dedik. Ama basın örgütleri hepsi ayrı bir yerlere gitti. Gazete birleştirme adı altında gazeteleri tırpanlamaya başladılar. Bir kısmı maddi imkansızlıklardan dolayı kapandı. Örneğin Kayseri’de 18 olan gazete sayısı 3’e düştü. Temsilcilerimiz maalesef bu işlere kulak asmadı ve bugüne geldik. Bugün maalesef Anadolu cayır cayır yanıyor. İddia ediyorum; Anadolu’da şu anda gazetecilerin yüzde 60’ı asgari ücret bile alamıyor. Basın örgütleri olarak gerekli ehemmiyeti vermediğimizi düşünüyorum. Söylediklerimizin hepsi gerçekleşti. BİK’in Anadolu basınını yok edişinin son noktasına geldik. Neden Anadolu basınını bitirmek istiyorlar? Çünkü Anadolu basınını kontrol edemiyorlar.''
ŞİMDİ DE ESİR OLMUŞ MESLEK ÖRGÜTLERİ ÇIKTI KARŞIMIZA
Gazeteler takır takır dökülüyor. Şu anda gerçekten bu işi yapan ve sisteme uyan 100 civarında gazete var. Ama internet sitesi hiç yok denecek kadar az. Basın İlan Kurumu bir baktı ki herkes dökülmüş. Bazı sisteme uyan, yaklaşanlara, aman siz 10 bin 20 bin tıkın olsun da, haberin içine girmeyi görmemezlikten geleyim dedi.
ANADOLU BASININI MUTLAKA BİTİRECEKLER
Muhalefet edenlere de ilan vereceğiz ama sesinizi çıkarmayın, yoksa ilanlarınızı keserim denildi. Şimdi de esir olmuş meslek örgütleri çıktı karşımıza. Yani sesi kıstılar, Anadolu basını bitmeye devam ediyor. 800 küsur gazete iddia ediyorum 500’e düşer. Ne oldu peki İnternet Yasası hakkında? Anadolu basını gerçekten bitirilecek. Diyecekler ki ağlayıp durma, internete devam diyecekler, gazetenizi ister çıkarın ister çıkarmayın diyecekler. Basılı gazete mecburiyeti kaldırılacak. Mutlaka Anadolu basınını bitirecekler.
İKTİDAR MEDYASI VAR ARTIK
İktidar medyası var artık. Öyle bir ödül töreni yapıyorlar ki, rakam inanılmaz sponsorlarla. Halkbankası, Vakıf, Ziraat Bankası,THY. Rakamlar çok büyük. Hiç kimse de bunun hesabını sormuyor. Devletin kurumunda nasıl bir medya ödül töreni yapılır? İnanılır değil. İletişim Başkanlığı Anadolu Basın Çalıştayı yapıyor.”
PINAR TÜRENÇ: BASININ İÇİNDE BULUNDUĞU KOŞULLAR ORTADA, SABIRLA DİNLİYORSUNUZ, TEŞEKKÜR EDERİZ
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ise Medya Çalıştayı’nın son konuşmacısı oldu. Türenç, sözlerine, “Basının içinde bulunduğu güç koşullar ortada. Siz de sabırla dinliyorsunuz, bütün türkiye’deki sorunları dinlediğiniz gibi. Teşekkür ediyoruz sayın genel başkan” diyerek başladı.
TÜRENÇ: MERDAN’A 101 KEZ HAYAT BORÇLUYUZ
Pınar Türenç, basın ve basın mensuplarının özgürlüğünün sağlanması için mücadele ettiklerini dile getirerek, şunları söyledi:
“Basın konseyi olarak bildiğiniz gibi medya etik değerlerinin yerleşmesi için çalışan bir kurumun başkanı olarak öncelikle basın özgürlüğünün yaşatılması için mücadele vermekteyiz. Basın İlan Kurumu’nda RTÜK’te Basın Konseyi olarak bulunmuyoruz. Sorunların üstesinden geleceğiz. Onlarca gazeteci Silivri ve diğer yerlerde yaşam mücadelesi veriyorlar.
TÜRENÇ: MERDAN YANARDAĞ DURUŞMASINI UTANÇ İÇİNDE İZLEDİM
Merdan Yanardağ’ın 101 gün sonra seni savunduğu bir duruşmayı utanç içinde izledim. Merdan’ın omuzlarının çöktüğünü, saçlarının bembayaz olduğunu ve çok büyük kilo kaybına uğradığını gördüm. Biz Merdan’a 101 kez hayat borçluyuz. 101 kez ona daha fazla sarılmamız ve onu kucaklamamız gerekiyor. Bu bedeller kolay ödenmiyor. Sadece Merdan değilyıllarca biz bu acıyı çekiyoruz. Bize bunu çektiriyorlar. Türk basınının meselesi bu. Değerlerimizden, hukuktan, özgürlükten uzaklaştıkça medya böyle dibe çöküyor, siyaset kurumu dibe çöküyor, ekonomi dibe çöküyor. Hepinizin yanındayız.
TÜRENÇ: SEN BEN KAVGASINI ARTIK BIRAKACAĞIZ
Basın Konseyi olarak basın özgürlüğüne verdiğimiz önem burdan kaynaklanıyor. Örgütlenmenin, birarada, el ele olmanın yolu sorunların aşılmasına neden olacak. Sen ben kavgasını artık bırakacağız arkadaşlar. Senin cemiyetin benim cemiyetim. Ben şurdan şöyle, sen şurdan böyle bir bütçe al. 2 bin gazeteden 800’e düşüldüyse şapyakı önümüze koyup düşünmek lazım.
TÜRENÇ: 105 YILLIK ADANA GAZETESİ KAPATILDI
105 yıllık Adana Gazetesi kapatıldı. Yemek yemeyi bile zul saydım. Gerçek gazeteci bunun acısını çeker. Yaşaması lazım. Atatürk döneminden kalan anıt gibi gazetelerimiz vardı, onlar bugün ya can çekişiyor ya da ölüm döşeğinde, entübe vaziyette. Biz bunu konuşacağız, yolumuz bu olmalı.
BİZ VARIZ; MÜCADELE İSE MÜCADELE
Okluk koyuna girip çıkalım mı dedim şoföre. Yasak dedi. Okluk Sarayı’nda kimse yoksa belki kıyısında dolaşabilirsiniz dediler. Saraylar birşey olmayacak. Özgürlüklerin yok edildiği bu topraklarda bize bunu yaşatan siyasi anlayışın da dibe gittiğinin farkındayız. Biz varız, mücadele ise mücadele; Silivri ise Silivri.
BU KALEMİN KIRILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ
O anda tepki göstermiyorsak, mücadele sergileyip set çekemiyorsak geçip gidiyor herşey. Buna izin vermeyeceğiz. Bu kalemin kırılmasına izin vermeyeceğiz. Kalemi kırılan gazeteciler var. Bundan sonra izin vermememiz lazım. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin her bir satırına imza vermemiz gerekiyor. Basın Konseyinin binası, odası yok. Yurdun her bir tarafında bu mücadeleye devam edeceğiz. cebimizden harcayarak yapıyoruz. Biraz yürek isteyecek. Hepiniz bu yüreğin sahibisiniz. Entübe yaşayan tüm meslek kuruluşlarına, işsiz kalan gazetecilere hepimiz destek olmaz zorundayız. Bununda yolu güçbirliğinden geçyior.
BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Yüksel: İzmir’de önceliğimiz genç gazeteci istihdamı