Artan kira fiyatları kiracı ile ev sahiplerini karşı karşıya getirdi. Kiracısını çıkarmak isteyen veya istediği kirayı almak için tespit davasına başvuran mülk sahipleri soluğu mahkemelerde alıyor. Buna karşılık kiracılar da kendi hakkını savunmak istiyor. Hükümet, kiralık ev fiyatlarındaki fahiş artışı durdurmak amacıyla 2024 yılının Temmuz ayına kadar geçerli olacak şekilde yüzde 25 zam sınırı getirdi. Ancak ev sahipleri bu uygulamaya, enflasyonun çok altında kaldığı gerekçesiyle tepkili. Kira sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar nedeniyle sulh hukuk mahkemelerinde açılan davalarda ciddi artış yaşanırken, hükümetten yeni bir adım daha geldi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geçtiğimiz 1 Eylül itibariyle kira davalarında zorunlu arabuluculuk dönemi başlayacağını duyurdu. Arabuluculuk hizmetinden yararlanmak isteyenlerin bağlı bulundukları adliyenin arabuluculuk bürosuna başvurmaları gerekiyor. Peki bu yöntem kira anlaşmazlıklarına çare olur mu, mahkemelerdeki yükü hafifletebilir mi? Avukat Onur Özkılınç ve İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, konuya ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Arabuluculuk uygulamasının mahkemelerdeki yükü hafifletebileceğini dile getiren Avukat Onur Özkılınç, “1 Eylül’den itibaren ilamsız tahliye talebi dışındaki kira uyuşmazlıkları için arabuluculuk zorunlu olarak gelecek. Arabuluculuk bürolarına başvurmanın herhangi bir ücreti olmayacak. Son zamanlarda gerilime de neden olan kiracı-kiraya veren uyuşmazlıklarının mahkemeye gitmeden bu yolla her iki tarafında yararına olacak şekilde çözülmesi her yargıdaki yükü azaltabilir hem de daha barışçıl bir çözüm ortamı olmasına sebebiyet verebilir. Esasen bu dosyalar iki taraflı konuşmayla çözülebilecek nitelikteyken davaların açılması, kiracıların da kiraya verenlerin de sürekli aba altından sopa göstermesi zaten gerilimi tırmandırıyordu. Belki bu şekilde bir çözüm bulunabilir ama burada önemli olan hem kiracının da hem kiraya verenin de hukuk dışına çıkmadan kanunların el verdiği ölçüde makul taleplerle birbirine yaklaşması diye düşünüyorum. Özellikle boş verilen tahliye taahhütnameleri daha sonra kiracı açısından büyük hak kayıplarına sebebiyet veriyor. Boş tahliye taahhütnameleri açısından hukuki düzenleme getirilmesi yararlı olur. Barınma hakkı temel insani haktır. Bir kişinin 40-50 tane ev alarak kiraya vermesi ve kiracısı için aynı oranda vergi alınması bir yandan özellikle büyük şehirlerde arz-talep dengesini bozmakta ve barınma hakkının ihlaline gidecek şekilde piyasayı daraltmaktadır. Kiraya veren ve kiracının da arabuluculuk masasına kanuna uygun taleplerle gelmesi gerekiyor” dedi.
İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün ise “Arabuluculuk yasasının 1 Eylül’den itibaren başlayacak olması aynı zamanda bilinmeyenleri de gündeme taşıyacak. Taraflar arabulucuları mahkeme gibi görecekler mi görmeyecekler mi? Onların kararına ve uzlaşmasına uyum sağlanacak mı sağlanmayacak mı? Bir orta yol bulunması gerekir. Ancak gayrimenkul davaları sadece kiracı ve ev sahibi sorunu olarak ele alınmamalı. Tüm gayrimenkul hukukuyla ilgili, özellikle taraflar arasındaki problemlerin çözümü için önce arabulucu sonra mahkeme gündeme gelecek. Gayrimenkul davalarının yüzde 60’ı kiracı ve ev sahibi sorunlarını teşkil etmekte. Arabuluculuk yöntemi mutlaka çözüm ve faydalı olacaktır. Mahkemeler üzerinde inanılmaz bir yük var. Bunun bedelini taraflar ödemekte. Çünkü yılda en fazla 2-3 celse görünmekte ve bu da ekonomik kayıpları gündeme getirmekte. Ayrıca tarafları birbirine düşürmekte. Cinayetler ve kavgalar yaşanmakta. Arabuluculuk sistemi sadece Türkiye’de değil dünyanın çeşitli ülkelerinde de vardır. Türkiye’de bunu içselleştirecek tarafları bir arada bulmak lazım. Kiracı da mülk sahibi de mağdur. Arabuluculara gidecek tarafların yüzde 40’ı yine mahkemeden kurtulamayacak çünkü anlaşamayacaklar. Çünkü anlaşmanın ve çözüm bulmanın mümkün olmadığı durumlar da yaşanacak” ifadelerini kullandı.
BU DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Evde bakım işçilerinden ‘maaş’ ve ‘kadro’ isyanı: Artık bıktık!