Kıyı dolguları körfezin ekosistemini mi bozuyor?

Kıyı dolgularının, deniz marullarının, müsilajın ortaya çıkmasında etkili olduğunu kaydeden Kesici, “Bugün körfezde denize girilir mi? Girilmesini önermem” dedi

Haber Giriş Tarihi: 28.01.55464 09:13
Haber Güncellenme Tarihi: 28.01.55464 09:13
ilksesgazetesi.com

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER

Son günlerde şiddeti giderek artan İzmir Körfezi’ndeki kirlilik konusuna Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Erol Kesici de dahil oldu. Kıyı dolguların, deniz marullarının ve müsilajın ortaya çıkmasında etkili olduğunu kaydeden Kesici, körfezi doğal filtre özelliğiyle temizleyecek kıyıların tümünün neredeyse işgal edildiğini vurguladı.

Bırakın yüzmeyi, su canlılarının yaşamlarının dahi tehlike atında olduğunu ve körfez ekosisteminin giderek göçtüğünü belirten Kesici, “Bugün körfezde denize girilir mi? Girilmesini önermem mümkün değildir” sözlerini gündeme getirdi.

KÖRFEZİN EKOSİSTEMİ ÇÖKTÜ

“Körfez su canlılarının barınma, beslenme ve üreme alanıydı! Ama bu özelliği neredeyse kirlilik ve diğer çevre baskıları nedeniyle tamamen kayboldu” diyen Kesici, “Ekosistemi adeta çöktü. Ekosistem kendini elbette yenileyebilir ama burası kentsel kirliliğin (Eutrofikasyonun) büyük baskı altında olmasının yanı sıra körfezi doğal filtre özelliğiyle temizleyecek kıyılarının tümü neredeyse işgal edilmiştir… İzmir Körfezi’nin kıyılarındaki dolgu işlemi günümüzden altmış yıl öncesi başlamış ve kıyı dolguları genişletilerek devam etmiştir. Altınyol’a kadar başlayan kıyı dolguları Konak- Üçkuyular arasında, Mustafa Kemal Sahil Bulvarında, Karşıyaka - Bostanlı sahilinde gerek beton dolgu gerekse büyük taş bloklarla yapılan dolgular, körfezin kirlenmesinde ve temizlenmesinde olumsuzlukların temel nedenini oluşturmuştur” ifadelerini kullandı.  

SADECE BELEDİYELER SORUMLU DEĞİL

Kıyı dolguların, deniz marullarının ve müsilajın ortaya çıkmasında etkili olduğunu kaydeden Kesici, şunları ekledi: “Her ne kadar körfez çevresinde ileri arıtma tesislerinin çok sayıda olduğu bildirilse de sorun sadece yerleşim sonucu evsel atıklar değildir. Evsel atıklar körfezde tam kontrol altına alınmış değildir. Bu, her gün körfezdeki katı atıkların oluşturduğu kirlilikte ve körfez suyunda yaz - kış belirtileri süren alg çoğalmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Körfez, denize ulaşan nehir, dereler ve yüzey akışla kirlenmektedir. Körfez, turizmin baskısı, tarımsal faaliyetlerden, sanayiden kaynaklanan kontrol altına alınmayan / alınamayan atık su deşarjıyla kirlenmektedir. Körfez, liman faaliyetleri ve deniz trafiğinden (fosil yakıt –yağ vb.) ve yağışlar sonucu asit yağmurlarından yıkanma ve süzülme ile kirlenmektedir. Körfezin her alanında insan kaynaklı ‘çöp’ adı verilen katı atıkların atılmaması ile ilgili ‘Kabahatler Yasasına’ rağmen hiçbir caydırıcı ve eğitici durum söz konusu değildir. Deniz ve sahilleri insanlar istediği gibi kirletebilmektedir! Tüm kirlilikten sadece belediyeler değil bu konuda birçok kurum-kuruluş ve tabii ki insanlar da sorumludur. Yetkililer bunu yönetmek zorundadır. Bu konuda eksiklikler yer almaktadır.”

BIRAKIN YÜZMEYİ…

Kesici, kıyı işgallerine dair şu bilgileri de paylaştı: “Kıyılar işgal edilmemiş olsaydı denizdeki çöpler karaya vuracak, kokuşma yapmayacak, kolay toplanacak ve görüntü kirliliği oluşturması engellenmiş olacaktı. Plastik kirliliğimin (makro-mikro) ne kadar tehlikeli olduğu bilinmektedir. Bu durum kimyasal, biyolojik kirliliğin artmasına, sudaki mikro alglerin aşırı artmasına ve meydana gelen biyokimsal reaksiyonlar sonucu ortamda pelteleşme ve atıkların kümeleşmesini artırmaktadır. Bu durumda su ekosisteminde ve yüzeyindeki canlılar yaşamsal tehlike altındadır. Suların en aktif ve güçlü canlısı olan martıların bu ‘kirlilik bataklığında’ nasıl yaşam mücadelesi verdiğini görmek gerçekten çok üzücü. Havaların ısınmaya başlaması bu tür kirliliklerin vb. bütüncül etkisiyle daha da çok artacaktır. ‘Körfez temiz’ ya da ‘Körfezde müsilaj olmaz’ demekle olmuyor. Su analizini bile yapmadan, körfezin suyunun rengine bakarak, koku ve görüntü kirliliğini fark ederek dahi durumun aciliyetini anlayabiliriz. Bu durum, bırakın yüzmeyi, su canlılarının yaşamlarının tehlike atında olduğunu ve körfez ekosisteminin giderek adeta göçtüğünü göstermektedir.”

BUGÜN KÖRFEZDE DENİZE GİRİLİR Mİ?

 “Bu kadar yoğun baskı altında bulunan ve çok hassas dengelere sahip olan körfezin korunması elbette sabır isteyen fakat sözle değil, bilimsel gerçeklere dayanan günlük çalışma gerektirmektedir” diyen Kesici, “Çok hassas ve kırılgan özelikteki, ‘narin’ İzmir Körfezi’ni; iklim, konum, yaşam özellikleri ve tüm bunların sürdürülebilir olabilmesi adına iyi tanımak gerekir. Bu hassasiyetini bilerek koruma ve kullanma dengesini ‘amasız, fakatsız’ yönetmek gerekir… Bilim yaşatır, kirlilik ve risklerinin olası sonuçlarını olduktan sonra değil olmadan görmeliyiz. Körfezde, biyolojik çeşitlilik giderek azalmaktadır. Körfezin kirlenmemiş doğal yapısında zoo-fito planktonlardan bakterilere, balıklardan kabuklu ve makro su yosunlarına kadar binlerce çeşit organizma yaşamaktaydı ve bu düzen içerisinde körfez masmavi özelliğiyle kokusuz ve denizlerine her yerden insanların girebildiği konumdaydı. Bugün körfezde denize girilir mi? Girilmesini önermem mümkün değildir” sözlerini gündeme getirdi.