ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye de kurak bir yazın ardından kurak kışla sınanıyor. Bu yıl kış mevsimi normalin üzerinde hava sıcaklıklarıyla ılık seyrediyor. Uzmanlar, yaşanan bu olağan dışı hava durumunda iklim değişikliğinin etkisinin olduğuna dikkati çekerken, düzensiz yağış rejimi ve kar yağmamasının tehlikeleri karşısında da uyarılarda bulunuyor. Isınan atmosfer nedeniyle yağışların ancak yağmur olarak yeryüzüne inebildiğini ve kar yağışlarındaki azalmanın önümüzdeki yıllarda da süreceğini dile getiren İklim Bilimci Prof. Dr. Murat Türkeş, yağışların çok az olmasının kuraklığı daha da şiddetlendirdiğini vurguladı. Mevcut su kaynaklarının korunması için çağrı yapan Prof. Dr. Türkeş, tarımsal rekoltede ciddi azalmalar yaşanabileceğine dair uyarılarda bulundu: “Sıcak kışlar artık normalimiz olacak. İklim değişikliği gerçeğini dikkate alarak yaşamak, tüm sektörlerde ve bireysel olarak artık en önemli görevlerimizden biri...”
2021 KURAKLIĞINA BENZER BİR DURUM
İnsan kaynaklı iklim değişikliğinin birçok değişikliğe yol açtığını hatırlatan Prof. Dr. Türkeş, önümüzdeki dönemde çok daha şiddetli ve uzun süreli kuraklıkların yaşanabileceğini belirterek, “Uzun sıcak ve kurak yaz mevsiminden sonra sonbahar ayları da ne yazık ki uzun süreli ortalamadan daha sıcak ve kurak geçti. Aralık ayında Türkiye bir yağış aldı, kış geldi diye sevindik. Fakat yaklaşık 15 günlük yağışlı ve serin periyottan sonra tıpkı sonbaharın diğer aylarında olduğu gibi yine hava sıcaklıkları uzun süreli ortalamalardan yüksek. Batı Avrupa’da 3-4 hafta önce bu mevsimler açısından 5-7 santigrat derece daha sıcak günler de yaşandı. Bizde de en azından ocak ayı açıkçası sıcak ocak aylarından biri olarak kayıtlara geçecek. 2021 kuraklığına benzer bir durum, Türkiye’de yeniden hem yüksek hava sıcaklıkları hem de uzun süreli ortalamadan düşük yağışlar yani yeni bir kuraklık olayı olarak karşımıza çıktı. Uzun süreli kuraklıklar açısından Doğu, Güneydoğu, İç Anadolu ve Doğu Akdeniz’de, 2021’den günümüze kuraklık devam ediyordu. Türkiye’nin kuzey batısında çok şiddetli ve olağanüstü kurak koşullar yeniden etkili oldu. Örneğin son 3 aya baktığımızda Doğu Anadolu’da kurak koşullar devam ediyor, İç Anadolu’nun büyük bir bölümü, Doğu Akdeniz, ağırlıklı olarak da Kuzey Ege ve Marmara’nın tamamında kuraklık etkili oluyor. Neredeyse İzmir’in kuzeyine kadar olan bir bölgede çok şiddetli ve olağandışı kuraklı etkili olmayı sürdürüyor” dedi.
YAĞIŞLAR KAR OLARAK DÜŞEMİYOR
Küresel ısınmanın etkisi sonucunda yağışların ancak yağmur olarak yeryüzüne inebildiğini dile getiren Prof. Dr. Türkeş, “Daha sıcak bir dünyada artık yağışlar eskisi gibi kar yağışı olarak düşemiyor. Bir bütün halinde dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de, kar yağışlarının sıklığında, karla kaplı gün sayısında ve kar kalınlığında bir azalma var. Yani kar yağışları azalıyor, bu gözlenen bir değişim. Bu yılki gibi daha sıcak ve kurak koşullarda hemen hemen hiç kar yağmıyor, sadece çok yüksek dağlık alanlarda... Geçen hafta Erzurum’a biraz kar yağdı, insanlar mutlu oldu. Kar yağışı yok çünkü atmosfer artık daha sıcak; kış döneminde bile atmosferde kar olarak başlayan yağış yeryüzü sıcak olduğu için kar olarak düşemiyor. Düşse bile yerde kalış süresi çok az. Dolayısıyla kuraklıktan bağımsız kar yağışlarındaki azalma önümüzdeki yıllarda da devam edecek. Bu, daha sıcak ve kurak bir dünyada dağlık alanlar ve yüksek yaylalar da daha az kar, baharda daha az kar erimesi ve daha az su kaynağı demek. Hem toprak ve nemi açısından, akarsular açısından ve kentlerin içme ve kullanma suyu olan baraj ve göletlerde daha az su birikeceği anlamına geliyor. Bu durum kuraklığı daha da şiddetlendiriyor. Sıcak kışlar artık normalimiz olacak” ifadelerini kullandı.
KURAKLIK SIKLIK VE ŞİDDETİ ARTACAK
Geçmişe göre yağışların çok az olmasının kuraklığı daha da şiddetlendirdiğini söyleyen Prof. Dr. Türkeş, “Şanslıyız hala kış mevsimimiz var ama dünya bir bütün halinde ısınıyor. En fazla ısınma yılın sıcak döneminde ama kışlarımız da ısınmaya başladı. Ama bu şu anlama gelmiyor... Yine çok soğuk ve yağışlı kışlarımız da olacaktır. Ama ana eğilim daha kurak ve sıcak Türkiye’ye doğru... Yaz sıcaklıkları da bugünkünden çok daha sıcak olacak. Dolayısıyla yılın soğuk dönemi daha kurak ve ılık, yılın sıcak döneminin ise daha sıcak, sıcak hava dalgalarının daha sık, uzun ve şiddetli olduğu ama yağışların da daha şiddetli olduğu bir Türkiye’yi gelecekte göreceğiz. Bunun ipuçları Akdeniz’in pek çok bölgesinde ve Türkiye’de var. Gelecekte orta ve kötümser iklim modelleri Akdeniz Havzası’nda ve Türkiye bölgesinde günümüzden yaklaşık 5-7 santigrat derece yılın sıcak döneminde daha sıcak koşulların olabileceğini, başta kış mevsimi olmak üzere Karadeniz dışında yağışlarda çok kuvvetli azalmalar olacağını gösteriyor. Kuraklık açısından da gelecekte Türkiye ve bölgesinin kuraklık sıklık ve şiddetinin artacağını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
TARIMSAL REKOLTE AZALABİLİR
Kuraklığın gölgesinde mevcut su kaynaklarının korunması için çağrı yapan Prof. Dr. Türkeş, tarımsal rekoltede ise ciddi azalmaların yaşanabileceğine dair şu uyarılarda bulundu: “Sıcaklıklar ne yazık ki hem uzun süreli gözlenen eğilimler açısından hem de mevsimlik tahminlere baktığınızda önümüzdeki aylarda da hava sıcaklıklarının uzun süreli ortalamalardan daha yüksek yani en az 1,5-2 ila 3-4 santigrat derece daha yüksek olabileceğini söyleyebiliriz. Bu da buharlaşma ve terlemeyi artırdığı için kuraklığı daha da şiddetlendiriyor. Bu yüzden özellikle büyük kentlerde, tarım havzalarında, orman ekosistemlerinde, büyük ovalarda, barajları, göletleri, ekosistemleri besleyen nehir havzalarının, su toplama havzalarının korunması ve oradaki her bir damlanın etkili yağışa dönüşebilmesi için oralardaki yapılaşmanın, mega yapıların, asfalt, beton ağırlığının giderek azaltılması, bu havzaların korunması gerekiyor. Yoksa iklim değişikliği koşullarında her kurak olay şimdi olduğu gibi bizi ciddi derecede vurabilir. Tarımsal rekoltede ciddi azalmalar olabilir. En son 2021 yılında yaşamıştık, bu yıl da tahıllarda olabilir en azından buğday ve arpada... Yani iklim değişikliği gerçeğini dikkate alarak yaşamak, tüm sektörlerde ve bireysel olarak artık bizim en önemli görevlerimizden biri. Yaşam tarzımızı değiştirmemiz gerekiyor.”