Narin Güran davasının ikinci duruşması: Amca Salim Güran'ın son savunması!

Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması devam ediyor.

Haber Giriş Tarihi: 27.12.2024 10:49
Haber Güncellenme Tarihi: 27.12.2024 10:49

Narin Güran davasının ikinci duruşmasının ikinci celsesi saat 09.20'de başladı. Tutuklu sanıklar amca Salim Güran, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve itirafçı Nevzat Bahtiyar salona geldi.

Mahkeme Başkanı dün salona alınmamasına karar verdiği Arif Güran'ın öğleden sonra salona alınacağını açıkladı.

Duruşmada Salim Güran, savcının ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına talebine karşı savunma yapıyor.

Amca Salim Güran şunları söyledi:

"Her sabah olduğu gibi tarlaya gittim. Mehmet Selim ve oğlu Ramazan ile birlikte. Ardından Bağlar tarafındaki sağlık ocağına gittim. Hükümet Konağı’nın karşısında bulunan bankadan 4 bin lira para çektim ve çocuklara verdim. Daha sonra iki oğlumla çay ocağında oturdum. Ardından aynı istikametten köye döndüm. Petrolden benzin aldım ve eve geldim. Hava sıcaktı, klimanın önünde eşim ve iki oğlumla oturdum, yemek yedik ve dinlendim.

Daha sonra yukarı tarlaya gittim, işlerime baktım. O sırada elektrikçiler geldi ve Mehmet Şerif’in arızasına bakmak için geldiklerini söylediler. Onların arabasıyla birlikte gittik. Pamukların kurtlandığını gördüm. Elektrikçiler ücret konusunu söyledi, ben de amcamın oğlu ile konuşmalarını istedim. Ramazan aradı, tarla işleriyle uğraşıyordu, yanına gittim. Orada bir süre oturduk.

Narin’in kaybolduğu saatlerde kızım beni arayıp durumu söyledi. Mehmet Selim gelmişti, onunla birlikte olay yerine gittik. Kalabalığı görünce herkesin ağladığını fark ettim. Komutanı aradım ve “Abimin kızı kayıp, ekip gönderin” dedim. Ancak komutan izinde olduğunu söyledi. Bunun üzerine Sabri’ye söyledim, “Okulun kamerasına bakalım, jandarma gelecek” dedim.

Samet Hoca duydu. Sabri anahtarı getirdi, jandarmadan bir arkadaş geldi. Kamerayı inceledik, amcamın çocuklarının Narin ile yürüdüğünü ve patikadan yukarı çıktıklarını gördük. O bölgeye gittik, koyunların olduğu yere baktık, ama bir iz bulamadık.

Gün doğmadan önce Barış kardeşimin evine gittik. Barış’ın eşi Yasemin bağırarak, “Sabahleyin bu vahşiyi gördüm!” dedi. (Nevzat Bahtiyar’ı işaret ediyor.) Bunun üzerine, “Neden bundan şüphelenmiyorsunuz?” dedim.

Nevzat eve geldi, araba meselesini konuştuk. Ona, “Senin aracı aldığın kişi cezaevine girmiş,” dedim. Nevzat, “Param yok,” dedi. Daha sonra cemaat toplandı, aramızda zararı hesapladık. Nevzat’ın parası olmadığı için, “Sen bizim evin sıvasını yaparsın,” dedik. Sonrasında Nevzat bu işi üstlendi ve 200 bin liraya sıva işini para biçti. Ancak bu olaydan sonra Nevzat ile 3 ay boyunca konuşmadık. Normalde tarlada beni gördüğünde yanıma gelir, otururdu. Ama 3 ay boyunca yanıma hiç gelmedi.

Narin kaybolduktan sonra, jandarma ile konuştuk. Bana, “Dara’daki 2 kameraya bakalım,” dediler. Komutan, “Kaç tane yol var?” diye sordu. Bazı yollara beni götürdüler, bazılarına ise götürmediler. Daha sonra JASAT ekibi geldi ve, “Bütün kameraları inceleyeceğiz,” dedi. Ancak şimdi kolluk kuvvetleri aileyi suçluyor, ama kendi eksiklerinden bahsetmiyorlar. İfade almışlar ama Narin’in patikada kaybolduğu saatlerde neden kameraları incelemiyorlar? Bir şey bulamayınca aileyi suçlamaya başladılar.

Sonrasında beni merkeze götürdüler. Muhtar dedi ki, “Köyde kaç tane kuyu var?” Bana sordular, “Bilmiyorum,” dedim. Köydeki kuyulara birlikte baktık. En son, “Mehmet Kaya’nın evinin arkasında bir kuyu var,” dediler, oraya baktık.

Gelelim terlik meselesine: Komutan o sırada, “Bir şeyler var,” dedi. “Narin’in terliği bulunmuş,” dedi. Vallahi en son bilen kişi benim. Köye geldik, Melike ile Birsen okulun yanındayken, “Kamerayı açsınlar! “17.30,” diye söyledi. O sırada jandarmanın benden şüphelendiği belliydi.

Devlet geldi artık köye. Sonra baktık jandarma orada. Bir hoca, Muhammet ile konuşuyordu. Hocaya dedimki Dede, Narin’in yerini bize göster,” dedim. Ne demek istediğini anlamadı. Bende “Narin’in yerini göster,” dedim. “Dede, burayı aydınlat,” dediler. Şok oldum. “Narin makarna yiyor,” dedi. Yanında yaşlı bir dede varmış. “Ne yapıyor Narin?” diye sordum. “Telefonla internette,” dedi. Bir an umutlandım. Daha sonra Muhammet’i petrole bıraktım.

"O ARABAYI HERKES KULLANIYOR"

Sonra benim arabamda DNA bulundu denildi. Bütün deliller medyada yer aldı. Komutan, “Sen petrole gitmişsin,” dedi ve battaniyeden bahsetti. “Komutan, ne diyorsunuz?” dedim. Kalktılar, beni tuttular ve cezaevine koydular. Ömrümde cezaevi görmemişim. Cezaevinde televizyon izliyordum, “İtirafçı” diyorlar, “N.B. kod adlı.” Kimdir bu, ben tanımıyorum.

Sonra “Nevzat Bahtiyar” dedim. Narin’in cesedi bulundu. Yeğenimin mezarına gitmek istedim, ama bırakmadılar. Olayları izlediğim için Televizyonu benden aldılar. Medya, bir aileyi yok etti. Beni neden tutukladılar? Eğer beni tutuklamasalardı, Nevzat itiraf edecekti. Nevzat yakalanınca, “Salim Güran,” dedi. Medyadan kan, DNA, her şeyi öğrenmişti.

Kalktılar, beni tekrar adliyeye götürdüler. Nevzat sürekli ifadesinde “araba” diyor, çünkü arabada DNA olduğunu biliyor. “Araba ile gelmişim,” diyor. “Camdan verdi,” diyor ama cam bozuk. “Battaniye” diyor, medyadan duyduğu battaniyeyi söylüyor. Arabayı iki kez incelemeye götürdüler, bu kez saç bulundu. Yeğenim o arabaya binmiştir, zaten o araba benim değil. Herkes o arabayı kullanıyor.

"BERAATİMİ TALEP EDİYORUM"

O DNA’nın iki ay öncesine mi ait olduğu belli değil. Ama ben o DNA yüzünden cezaevindeyim. Şimdi baz kaydı çıktı. Ben iki yerde birden olabilir miyim? Bu mümkün değil. Ben köydeyim, ama baz kaydı beni dere kenarında gösteriyor. Gitmediğim bir yerde nasıl baz kaydı çıkar?

Ortada bir ölüm var, bu kadar kötü niyet neden 

Ben o bölgeye gitmedim. Şimdi bütün aile nerede? Cezaevinde. Biz, Narin’i bulmak için çabalarken şimdi tüm ailemiz cezaevinde. Baba, oğul cezaevinde. Ama Nevzat Bahtiyar ve onun aile bireyleri nerede? Dışarıda. Hem kızımızı, hem de ailemizi yok etti.

Buradan hakime ve devlet yetkililerine sesleniyorum: Lütfen bu kolluk kuvvetlerine geniş çaplı bir soruşturma başlatılsın. Biz vatan haini değiliz. Biz, bir dönem DEM’in yemek aracını köyden kovduk. Açlıktan ölsem bile o yemeği yemem; onlar şov peşinde.

Narin’den küçük bir kızım daha var. Vallahi benim yengem çocukları için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz, namusumuza laf atıyorsunuz, ailemizi yok etmeye çalışıyorsunuz. Bu haksızlık.

Nevzat’ın avukatı, eşiyle fotoğraf çektirmiş. Allah’tan kork! Kardeşimi görünce içim parçalanıyor. Namusumuzla oynamayın.

Suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi talep ediyorum."

“NEVZATIN YALANLARINDAN BIKTIK”

Amca Salim Güran'ın savunmasının ardından kürsüye avukatı Onur Akdağ çıktı. Akdağ, itirafçı Nevzat Bahtiyar'a yönelik, "Biri çıkıp şu adama, 'Yeter artık, sus! Yalanlarından bıktık!' demeyecek mi?" dedi.

Salim Güran’ın savunmasından sonra kürsüye sanığın avukatı Onur Akdağ geldi. Akdağ şunları söyledi:

"Avukat Onur Akdağ: Odun gibi duran Nevzat dün tepki verdi. Bir yalan ortaya çıkaran kişinin diğer söylediklerine de itibar edilmez. Nevzat bambaşka biri. Altı yalan beyanı nasıl akla, mantığa, hukuka ve vicdana sığdırabilir? Her gelişmede ve her ortaya çıkan delil durumunda Nevzat ifadesini değiştiriyor. Biz de maalesef buna seyirci kalıyoruz.

Nevzat’ın artık bu hızlı ifade değiştirme huyuna bir son verilmesini istiyoruz. Biri çıkıp şu adama, “Yeter artık, sus! Yalanlarından bıktık!” demeyecek mi?

Sayın Başkan, bir kişi nerede kayboluyorsa aramalara o noktaya en yakın yerden başlamak gerekir. Olağan şüphelinin kim olduğunu hepimiz görüyoruz."

(Alındığı Kaynak:Habertürk)