Özel okul öğretmenlerine zam yansımadı

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ege Bölge Temsilcisi Rabia Aktaş, özel okul fiyatlarındaki yüzde 100 artışa rağmen özel okullardaki öğretmenlerin haklarını alamadıklarını söyledi

Haber Giriş Tarihi: 08.03.55743 12:20
Haber Güncellenme Tarihi: 08.03.55743 12:20
ilksesgazetesi.com

Türkiye’de eğitim eşitsizliğinin yaşanması gün geçtikçe artış göstermekte. Kaliteli eğitim alınabilmesi için her öğrenciye eşit haklar tanınmalı. Özel okullardaki fiyat artışları da bu durumun bir göstergesi haline geldi. Artan okul fiyatları da aileleri zor duruma soktu. Bu sebeple ebeveynler çocuklarını ya devlet okullarına göndermek durumunda kalıyor ya da anne işinden fedakârlık yapıp çocuğu ile ilgilenmeye çalışıyor. Özel eğitim kurumlarında yaşanan başka bir sorun ise öğretmenlerin haklarını tam anlamıyla alamaması. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ege Bölge Temsilcisi Rabia Aktaş, gazetemize yaşanan sorunları dile getirmek için konuştu.

ZAMLAR ÖĞRETMEN MAAŞINA YANSITILMADI

Özel okulların fiyat artışı hakkında konuşan Aktaş, “Her yıl artan okul fiyatları ve değer kaybeden ücretler arasında sıkışıp kalan özel sektör öğretmenleri, emeğinin ve ürettiği değerin karşılığını alamadan çalışmak zorunda bırakılıyor. Pandemi sonrası yüksek enflasyonu sebep göstererek artırılan özel okul ücretleri Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 53. maddesine göre Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından sınırlandırılmıştı. Bakanlık 2022 yılının başında özel okullarda ücret artış oranının yüzde 36 ile sınırlandırıldı ve 2022-2023 eğitim öğretim ücretleri buna göre belirlendi. MEB, 2023-2024 eğitim öğretim yılı için yüzde 65’lik bir tavan ücret sınırlaması getirdi. Gelinen aşamada uygulama eski halini aldı ve ‘artış oranı bakanlıkça belirlenir’ ifadesi kaldırıldı. Özel okullardaki öğrenci kayıt ücretlerinde yüzde yüze varan artışlar yaşandı. Zamlar özel okulların gider kalemlerinden olan kıyafet, servis, kitap ve yemek ücretlerine de benzeri oranlarda yansıdı. Belirlenen zamlar öğretmen maaşlarına yansıtılmadı. Tüm bu sürecin sonucunda, çektikleri kredilerle zamlı okul maliyetlerini karşılamaya çalışan aileler ile aldığı maaş kirasına dahi yetmeyen eğitim emekçileri arasına, sürekli zenginleşen özel okul patronlarının düzeni yerleşti. Eğitimin iki yakasından da beslenen ama eğitime katkısı olmayan bir düzen” diye konuştu.

YÜKSEK GELİRLİ KİTLEDEN OLUŞMUYOR

Yaşanan ekonomik şartlar sebebi ile velilerin çocuklarını özel okullardan alıp devlet okullarına göndermek durumunda kaldığını belirten Aktaş, “Çocuklarını özel okula göndermeyi tercih eden aileler, her zaman düşünüldüğü gibi yüksek gelirli bir kitleden oluşmuyor. Beyaz yakalı olarak tarif edilen bir çoğunluk da çalışma saatleri gereği özel okulları tercih etmek zorunda kalıyor. Okuldan kayıt aldırarak devlet okullarını tercih eden ailelerle yaptığımız görüşmelerde, özel okullara yansıyan zamlarla birlikte eşlerden birinin çocuğun okul saatleri sebebiyle mevcut işini bıraktığı pek çok örnek görebiliyoruz. Bu aşamada mevcut yükün çoğunluğunu kadının üstlendiğini de tahmin etmek zor değil” ifadelerini kullandı.

GEREKLİ ŞARTLAR SAĞLANMALI

Devlet okullarına kıyasla özel okullardaki eğitimin kaliteli olup olmamasını değerlendiren Aktaş, şöyle konuştu: “Eğitimin kaliteli olması eğitim için gerekli şartların sağlanmasıyla ilgili. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve teknolojik imkanlar gibi pek çok değişken var. Bu açıdan bakıldığında özel okullardaki öğrenciler, daha kaliteli olanaklara sahip gibi gözükebilir. Fakat maalesef öğrencilerin ve velilerin müşterileştirildiği, eğitimin ticarileştiği noktada satın alınmış başarı garantisi ile ağır sömürü koşullarındaki eğitimciler; özel okullardaki eğitimin kaliteli olmadığının en büyük kanıtıdır. Bu kurumlarda öğretmenlerin tüm çabasına rağmen kaliteli değil paralı hatta daha pahalı eğitim vardır.”

ÖZEL SEKTÖRE MECBUR KALIYORLAR

Özel eğitim kurumlarındaki öğretmenlerin haklarının tam anlamıyla gözetilmediğinden yakınan Aktaş, “Özel okullar dediğimizde düzenlenmiş ve kurallı çalışan bir sistemden bahsetmiyoruz. Öğretmenlerin örgütlülük dayanışma düzeyinden kurum patronlarının geçmişine ve velilerin bilinç düzeyine kadar çok farklı değişkenlerle şekillenen farklı farklı kurumlardan söz ediyoruz. Bazı kurumlarda diğerlerine göre daha yüksek ve düzenli maaşlar mevcutken bazılarında onlardan bile düşük ve ödeme düzeni olmayan maaşlar olabiliyor. Ama istisnasız hepsinde öğretmenler haklarını alamıyor, özlük haklarına sahip olmadan zor şartlarda çalıştırılıyor. Türkiye’de özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin maaşı büyük oranda ya asgari ücret ya da asgari ücretin biraz üzerinde seyrediyor. Öğretmenler ortalama 12-18 bin lira maaşla, 1 yıllık süreli sözleşmelerle ve yoğun mobbing altında çalışmak zorunda kalıyor. Ayrıca 2014 yılında başlayan özel teşvik, destek ve vergi indirimleriyle özel okulların sayısı arttı. Bazı bölgelerde dershanelerin çoğunluğu, fiziki koşulları okula uymadığı halde özel okullara dönüştürüldü. Teşvikin 2018 yılı itibarıyla kaldırılması, uzun süren pandemi dönemi, ortaya çıkan ekonomik krizler pek çok küçük veya orta ölçekli özel öğretim kurumunun kapanmasına yol açtı. Yıllardır sektöre kontrolsüzce öğretmen yetiştiren fakülteler, kapanan okullarda istihdam dışı kalan öğretmenler, adaletsiz ve liyakatsiz sınav ve yerleştirmeler sebebiyle açıkta kalan öğretmenler özel sektörde çalışmak zorunda bırakıldı. Hayat pahalılığı, geçinememe kaygısı, branşında bilgili ve yetenekli pek çok öğretmeni özel okullarda çalışmaya mecbur ediyor. Kurslarda ise süreç bu zorlukların yanında günlük 12 ders saati süren hafta sonu mesaileri ve 10 aylık, her yıl yenilenen sözleşmelerle mücadele ederek sürdürülmeye çalışılıyor. Süreli sözleşmeler, yeterliliği tartışılsa da her emekçinin güvencesi olan kıdem tazminatı hakkına ulaşımı engelliyor. Bununla beraber sendikal mücadele verdiği için işine son verilen öğretmenlerimiz var. Patronlar bir aradalığımızın gücünü hissettikleri her kazanımımızda geri atmak zorunda kalırken okullarda örgütlenme bilincini yok etmeye çalışıyorlar” dedi.

TABAN MAAŞ İSTİYORUZ

Taban maaş talebinde bulunduklarını ifade eden Aktaş, “Taban maaş, kamuda çalışan öğretmenin aldığı en düşük ücretin, özel sektör çalışanları için taban ücret olarak belirlenmesidir. Özel sektöre emek veren öğretmenler, MEB personelidir ve atamaları MEB’ten yapılır. Yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanmasında ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na bağlıdırlar. Tüm bu süreçlerde yasalarca belirlenen ve işletilen eşitliğin, konu ücret ve özlük haklarına geldiğinde yok sayılması ne adildir ne de kabul edilebilirdir. Biz, kamu veya özel fark etmeksizin eşit derecede önemli ve değerli işlerde emek sarf ediyoruz ve doğal olarak hepimiz için insanca bir yaşamı mümkün kılacak eşit ücret ve hakları talep ediyoruz” şeklinde konuştu.

BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: BTÜ'lü 6 akademisyen dünyanın en iyileri arasına girdi