NURETTİN BAKİ-ÖZEL HABER
Mart ayı enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) mart ayında yüzde 2,29 arttı. Yıllık TÜFE yüzde 50,51’e geriledi. Yurt İçi ÜFE (Yİ-ÜFE) martta yüzde 0,44 artarken, yıllık bazda yüzde 62,45 oldu. Açıklanan rakamlar üzerinden gazetemize değerlendirmeler yapan Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen, enflasyon rakamlarını açıklamanın artık önemli olmadığının altını çizerek, hükümetin artık enflasyonla mücadele politikasını açıklaması gerektiğini vurguladı. TÜİK tarafından açıklanan açlık ve fakirlik sınırının önemine dikkat çeken Küçüközmen, dolar kurunu sabit tutmanın piyasalarda yarattığı sorunlara dikkat çekti.
İNSANLAR İKİLEMDE KALIYOR
Açıklanan enflasyon rakamlarıyla piyasadaki ürünlerin fiyatlarını kedi-ciğer hikayesine benzeten Ekonomist Prof.Dr. Coşkun Küçüközmen, insanların harcama konusunda ikilemde kaldığının altını çizerek “Enflasyon rakamları ile gerçek rakamların piyasada fiyatlara yansıması arasındaki tutarsızlık ister istemez insanları harcama konusunda bir ikilemde bırakıyor. Eğer gerçek enflasyon buysa fiyatlar neden böyle yüksek? Fiyatlar buysa; gerçek enflasyon niye bu şekilde düşük açıklanıyor? Bu durum kedi-ciğer hikayesine benziyor. Enflasyon sadece rakamlara bakarak değil, aynı zamanda piyasanın durumuna bakılarak da ölçülüyor. ‘Krediyle faizin bağlantısı koptu’ diye bir gazetenin manşetini okudum bu sabah. Kullanılan kredi oranlarına tahakkuk ettirilen faizle insanların mevduatına verilen faiz arasındaki farkın açılmasının yanı sıra, enflasyon oranının altında bir kredi faizi var ama o faizle insanlar kolay kolay kredi kullanmıyorlar. Yani çeşitli masraf komisyonlarına bağlandığı zaman kredi, daha da pahalıya geliyor” dedi.
ÜRÜNLERİN GRAMAJI VE KALİTESİ DÜŞTÜ
TÜİK tarafından açıklanan açlık ve fakirlik sınırının önemine dikkat çeken Küçüközmen, dolar kurunu sabit tutmanın piyasada yarattığı sorunlara vurgu yaparak “Ülkenin şu noktada kredi ve mevduatın dışında iki şeye daha bakması gerekiyor. TÜİK tarafından açıklanan iki tane rakam daha önemli. Bu iki rakama baktığımızda; bu ülkede açlık sınırı ne? Fakirlik sınırı ne? Asgari ücretin rakamına da baktığımızda bu rakamlar daha da önemli hale geliyor. Dolayısıyla enflasyonun bu ülkede insanları getirdiği noktayı görmüş oluyoruz. Ama bu sadece Türkiye’ye özgü değil. Kovid-19 sonrası özellikle büyük ülkeler tarafından uygulanan politikaların da bunda etkisi var. Her şey tam düzeldi derken Rusya-Ukrayna savaşının da enerji fiyatları üzerindeki etkisi var. Dolayısıyla küresel bir enflasyon sorunuyla karşı karşıyayız. Ama bizim gibi gelişmekte olan ülkeler bunu daha pahalıya ödüyorlar. Yani döviz kurunu tutmak pahasına bugün insanlar fiyatları artırmamak için malın ya gramajını düşürüyorlar ya da ambalaj kalitesini ya da içeriğin kalitesini düşürüyorlar. Çünkü bu işin başka çözüm yolu yok. Böyle bir sıkıntıyla karşı karşıyayız” ifadelerine yer verdi.
ENFLASYONLA MÜCADELE
Enflasyon rakamlarını açıklamanın artık önemli olmadığının altını çizen Küçüközmen, hükümetin artık enflasyonla mücadele politikasını açıklaması gerektiğini vurguladı. İnsanların paralarının enflasyon karşısında pula döndüğünü ifade eden Küçüközmen, “Enflasyon rakamlarını açıklamak artık çok önemli değil. Bence asıl mesele hükümetin bu enflasyondan nasıl kurtulacağımızı açıklaması gerekiyor. Yani enflasyon oranı zaten bir şekilde hesaplanıp, açıklanıyor. Uzun vadede enflasyonla mücadele politikasını görmemiz lazım. Merkez Bankası (MB) faiz oranlarını artırmış azaltmış nasıl önemli olmadıysa, çok önemli bir konu nasıl önemsiz hale getirildiyse; TÜİK enflasyonu yüzde 200 açıklasa bile ortada bir realite var. İnsanlar bu enflasyon altında hem eziliyor hem paraları pula dönüşüyor” diye konuştu.