İzmir’in Selçuk ilçesinde Cumhuriyet Mahallesi'ndeki bir evde çıkan yangında evde yalnız olan ve dumandan etkilendiği belirlenen Fadime Nefes, Funda Peri, Aslan Miraç, Masal Işık ve Aras Bulut Akcan kardeşler hayatını kaybetmişti.
Yaşanan olay toplumda infiale neden olurken, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER), yazılı bir açıklama yaparak derin yoksulluğa dikkat çekti.
ÇOCUK KORUMA SİSTEMİNDEKİ YAPISAL EKSİKLİKLERYapılan açıklamada SHUDER, şu ifadeleri kullandı:
“İzmir'in Selçuk ilçesinde en büyüğü beş yaşında olan beş çocuğun hayatını kaybetmesi, ülkemizdeki çocuk koruma sisteminin yapısal eksikliklerini ve devlet kurumlarının bu konuda üstlenmesi gereken sorumluluğu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu trajik olay, başta Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere, çocuk koruma sistemi ve sosyal hizmet mekanizmalarında ciddi bir yeniden yapılanma ihtiyacını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Sosyal hizmet uzmanları, çocuk koruma sisteminin yalnızca kriz anlarında değil, risk altında bulunan aile ve çocuklara erken müdahale edebilen etkili bir yapıya kavuşmasını talep etmektedir. Ancak mevcut düzenlemeler, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’ndaki yetersiz sosyal çalışmacı tanımı nedeniyle, bu hayati görevleri yerine getirmesi gereken sosyal hizmet uzmanlarını devre dışı bırakmaktadır. Çocuk koruma alanındaki eksikliklerin giderilmesi yerine, sosyal hizmet uzmanlarının rol ve yetkileri belirsizleştirilmekte; bu görevlere farklı meslek grupları dahil edilerek risk değerlendirmelerinin eksik veya hatalı yapılmasına yol açan ciddi sorunlar doğmaktadır.”
ÇOCUKLARI TRAJİK SONUÇLARA SÜRÜKLEYEN İHMALLER“Bugünkü sistem, yoksulluk ve güvencesizlikle karşı karşıya kalan ailelere yeterince destek sunamamakta, çocukları trajik sonuçlara sürükleyen ihmallere zemin hazırlamaktadır” denilen açıklamada, “Koruyucu ve önleyici sosyal hizmetlerin güçlendirilmesi, erken tespit ve müdahale mekanizmalarının kurulması, kurumlar arası iş birliğinin etkinleştirilmesi ve sosyal hizmet uzmanlarının yeterli sayıda ve süpervizyonla desteklenerek görevlendirilmesi, bu tür olayların önlenmesi için şarttır. Yoksulluğun sonucu olarak değerlendirilebilecek bu elîm olayda kamu tarafından savunma ve açıklamaların bir kez daha aynî ve nakdî yardımlar üzerinden yapılması, yoksulluğun hak temelli anlayıştan uzak, salt sosyal yardım yaklaşımıyla çözüleceği sanısının devam ettiğini göstermektedir” bilgisi paylaşıldı.
YOKSULLUK BİR İNSAN HAKLARI İHLALİDİRSon olarak ise, “Kamuoyu tarafından da bilindiği üzere ‘yoksulluk bir insan hakları ihlalidir, hak temelli yaklaşımla çözümleri mevcuttur’. Ancak gelinen noktada sosyal hizmet, sosyal yardımın uydusu haline getirilerek hakim neoliberal anlayışın hem aracı hem de öznesi olma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Yaşanan olay, çocuk koruma sistemimizin mevcut kapasitesini, kurumlar arası koordinasyon eksikliğini ve sahayla uyum sağlayamayan sosyal hizmet politikalarını sorgulamamız gerektiğini göstermektedir. Bu noktada, başta kamu olmak üzere bütün herkesi, eleştirel düşünmeye ve toplumun güvenini sarsan, yurttaşların özellikle çocukların yaşama hakkını elinden alan bu eksiklikleri gidermeye ve çocukların hak ettiği güvenli yaşam ortamlarını sağlamak için ivedilikle gerekli adımları atmaya çağırıyoruz. Beş küçük çocuk için taziyelerimizi sunuyor, bu acı olayın artık ülkemiz çocukları için bir dönüm noktası olmasını diliyoruz” mesajı iletildi.