SEMİ TEKTAŞ - Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (TÜRK-İŞ) bağlı Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (TES-İŞ) Devlet Su işleri (DSİ) 2. Bölge Müdürlüğü önünde vergide adalet isteğiyle oturma eylemi ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Türk-İş Genel Merkezi’nin gönderdiği basın metnine bağlı kalınmadığı dikkat çekerken TES-İŞ üyeleri açıklama sonunda Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve TES-İŞ Genel Başkanı İrfan Kabaloğlu'nu istifaya çağırdı. Basın açıklamasında TÜİK’in yanlış rakamları nedeniyle işçinin maaşından yüzde 50 oranında kayıp yaşandığının altı çizildi. Basın açıklamasını TES-İŞ adına okuyan İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Muharrem Ekin, “Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar” diye konuştu.
Vergide adaletin sağlanması gerektiğini söyleyen Ekin, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınması gerektiğini ifade etti. Ekin, “Geçmiş yıllarda da ekonomik krizler yaşandı. Geçim şartları ağırlaştı. Ancak bu dönemde olduğu kadar yoksulluk görülmedi. İşçiler mağdur olmadı. Enflasyon kadar ücret zammı yoksulluğun sürmesidir. Kaldı ki açıklanan enflasyon yaşadığımızı gerçeğin çok uzağındadır. Bizi yansıtmıyor. Açıklanan resmi enflasyona göre belirlenen ücret zammı bizi daha da yoksullaştırıyor. Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu kayıp daha da artacaktır. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. İşçiler enflasyonun sebebi değildir. Enflasyonu düşürmek için fedakârlığı kazancını ve servetini artıranlar yapmalıdır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024 Mart ayı itibariyle enflasyonu yıllık yüzde 64,56 dedi, 10 gün sonra TÜİK yöneticileri bizim hissettiğimiz enflasyon yıllık yüzde 129 dediler. Yüzde 129-yüzde 64,86= yüzde 65 alacağımız var. TÜİK görevini dürüstçe yapsaydı. Kamuda çalışan en düşük ücret 60 bin maaş alacaktı. TÜİK maaşımızın yüzde 50 cebimizden almıştır. Ülkemizde gelir adaletini sağlamak için vergide adaletin sağlanması gerekir. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak servet elde edenler var. Ama işçinin ödediği kadar vergi vermiyorlar. İşçiler 12 ay çalışmakta ve fakat 2,5 aylığına vergi olarak ödemek zorunda kalmaktadır. Yaptıkları her harcamada KDV’si, ÖTV’ si olmak üzere ödediği dolaylı vergi var. Vergi sisteminde acil olarak düzenleme yapılmalıdır. Gelir vergisi tarife basamakları ve oranları kabul edilebilir düzeyde güncellenmelidir. İşçi ücretlerinin üzerindeki vergi yükü azaltılmalıdır. Gelir vergisi tarifesi ilk basamağı, geçmiş yıllarda olduğu gibi, brüt asgari ücretin 12 katından az olmamalıdır. Gelir vergisi oranı bütün işçiler için yüzde 15’de sabitlenmelidir. İşçilere yapılan sosyal amaçlı ödemelerden vergi kesilmemelidir” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni emekli çalışması nedeniyle emekliye ayrılacağının altını çizen Ekin, bu durumdan dolayı nitelikli iş gücünün azalacağını söyledi. Ekin, “Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde yaşanan sıkıntıya biliyorsunuz. 2023 yılında Çerçeve Anlaşma Protokolü kapsamında imzalanan toplu iş sözleşmelerinin yürürlük başlangıç tarihleri farklıdır. Enflasyonun yüksek olması sebebiyle, sözleşme başlangıç tarihleri arasındaki bir aylık zaman farkı bile ücret zammı açısından soruna yol almıştır. Kamuda bir ücret dengesizliği ortaya çıkmıştır. Bu sorun, işyerlerinde huzursuzluğa yol açmaktadır. Ücretlerde ortaya çıkan farklılık, çalışma barışını ve üretimi olumsuz noktaya taşıyabilecek noktaya gelmiştir. Acilen, ek çerçeve anlaşma protokolü yapılması talebimizi yaptık. Yürürlük başlangıç süresi ocak ayı olanlarla, 1 Şubat ve ilerleyen aylarda olan toplu iş sözleşmelerindeki ücret zammı oranı arasındaki fark ortadan kaldırılmalıdır. 2024 ocak ayında kamu çalışanları yüzde 24,73 aldı. Enflasyon farkı mart ayında Toplu Sözleşme başlangıcı olan kamu kurumu DSİ yüzde 18,30 oranında enflasyon farkı, yüzde 24,73-yüzde 18,30=yüzde 6,43 eksik aldık. Bizim işçimizin talebi protokol çerçevesinde bulunan yüzde 32,57 uygulansın, bununla alakalı imza kampanyası yaptık, üyelerimizin yüzde 90’nın talebi budur. Mağduriyet kısmen gideriliyor. Sosyal güvenlik sistemimizde birçok sorun çözüm beklemektedir. Ancak bu sorunları yenileri de eklenmektedir. Emekli aylığı bağlanmasında geçmişte yapılan düzenlemelerin ne anlama geldiği bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde aynı dönemde çalışan iki işçiye emekli aylığı başvuru tarihleri farklı olduğu için farklı aylık bağlanabilmektedir. Uygulanan sosyal güvenlik sistemi nedeniyle, enflasyon farkının yüksek olduğu bu dönemde, 2024 yılı içerisinde emekli aylığı talebinde bulunanların emekli aylıkları, 2025 yılında başvuracaklara göre daha fazla olacaktır. Bu durum birçok işçinin emeklilik başvurusu yapmasına sebep olmaktadır. Nitelikli çalışanlar oluşacak fark sebebiyle emekli olmayı tercih etmektedir. Bu mağduriyetin yaşanmaması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. İşçinin hak kaybına uğramasının önüne geçilmelidir” ifadelerini kullandı.
Ekin, “TÜRK-İŞ; sadece işçinin değil, emeklinin, çiftçinin, esnafın yani dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin insana yakışır şartlarda yaşaması için mücadele etmektedir. Sendikalı işçi ile örgütsüz işçi, memur ile işçi, sigortalı işçi ile kayıt dışı çalışanı ve mülteciyi karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar. İşsizlerin iş beklentisiyle çalışanlara baskı kurulmak isteniyor. Türkiye ucuz işgücü ülkesi olmayacaktı. Rekabet düşük işçi maliyet sağlanmamalıdır. Zorlu çalışma şartlarını biz yaşıyoruz. Geçim sıkıntısını biz çekiyoruz. Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz. 2020 de ekonomik tasarruf tedbiriyle servis güzergahları 30 km’ye çekilmiş, tasarruf olmamıştır. Ekonomik durum 4 yılda daha kötüye gitmiştir. 2024 Mayıs’ta Tasarruf Tedbirleri nedeniyle işçi üyelerimizin servisleri kaldırılmıştır. İnsanlar mağdur olmuştur, engelli arkadaşlarımızın mağduriyeti çok daha fazladır. Genelge gözden geçilerek tekrar servislerin geri verilmesi gerekmektedir. Enflasyon eksik gösteriliyor, yalan söyleniyor, toplum TÜİK tarafından kandırılıyor. Servislerin kaldırılması, üyelerin mağdur olması ücretlerin az ve yetersiz olması, kıdem tazminatının eksikliği ve yetersiz olması, emekli maaş bağlanma oranlarının enflasyona göre az ve düşük olması, vergi diliminin çok yüksek olması, alım gücü yok kamu işçisinin perişan bir durumdadır. Ülkede yaşayan insanlar aç perişandır. Bu eksiklerin mağduriyetin giderilmesi için; TÜİK, Çalışma ve Maliye Bakanlığı önünde sorunlar çözülene kadar oturma eylemi yapılmalıdır. Sayın TÜRK-İŞ Genel Başkanım ve Yöneticileri, TES-İŞ Genel Başkanım ve Yöneticilerim, demokratik hakkınızı kullanıp, sahaya inin” diyerek sözlerini tamamladı.