TMMOB’dan İzmir'deki orman yangınlarına karşı acil eylem çağrısı

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, yaptığı basın açıklamasında İzmir'deki orman yangınlarına karşı acil eylem çağrısında bulundu

Haber Giriş Tarihi: 20.07.2024 11:42
Haber Güncellenme Tarihi: 20.07.2024 11:42

Muhabir - Merve Ağrıç / Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir ve çevresinde meydana gelen orman yangınlarına dair önemli bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, Türkiye genelinde sıcak hava dalgalarıyla artan orman yangınlarının büyük bir kısmının İzmir ve Ege Bölgesi'nde görüldüğüne dikkat çekildi. 2024 yılı başından itibaren ülke genelinde meydana gelen bin 830 orman yangınında 9 bin 114 hektar alanın yok olduğu belirtilirken, bu yangınların yüzde 90'ının insan kaynaklı olduğu vurgulandı. TMMOB, yangınların önlenmesi için daha etkin önlemler alınması gerektiğine dikkat çekerek, yetkililere orman arazilerinin korunması ve yangın eylem planlarının hazırlanması çağrısında bulundu.

EGE BÖLGESİ’NDEKİ YANGINLAR, CİĞERLERİMİZİ YAKMAYA DEVAM EDİYOR

TMMOB tarafından yapılan basın açıklamasında, “Ülkemiz genelinde, sıcak hava dalgalarıyla beraber haziran ayında başlayan ve çoğunluğu başta İzmir olmak üzere Ege Bölgesi’nde görülen orman yangınları, temmuz ayında da ciğerlerimizi yakmaya devam ediyor. Kapımıza kadar dayanan yangınlar sonucunda bazı mahalleler boşaltılırken, çok sayıda insanımız bu yangınlarda yaşamını yitirmiştir. Yanan alanlarda ise sadece ağaçlar ve bitki örtüsü değil, o ekosistemin ve tarım alanlarının tüm bileşenleri de yok olmakta veya yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) paylaşımlarına göre 2024 yılında (1 Ocak- 20 Temmuz) Türkiye genelinde meydana gelen 1830 orman yangınında 9bin 114 hektar alan yanmıştır. 20-21 Haziran 2024’te Diyarbakır Çınar ile Mardin Mazıdağı ilçeleri arasındaki ekili alanlarda resmi olmayan verilere göre bin 500 hektarın üzerinde alan yok olurken, İzmir ve çevresinde Selçuk (350 hektar), Çeşme – Germiyan, Menderes (150 hektar) Çeşme Delikli Koy, Bergama, Manisa Soma Deniş, Foça ve Gaziemir’de orman yangınlarında resmi olmayan EFFIS (Avrupa Orman Yangıları Bilgi Sistemi) verilerine göre toplamda 2 bin hektarın üzerinde alan etkilenmiştir. Bununla birlikte Diyarbakır-Mardin’deki yangınlarda 15 sivil, İzmir Çeşme Deliklikoy’daki yangında 3 sivil, Bergama’daki yangında ise Bergama Orman İşletme Müdürü hayatını kaybetmiştir” ifadelerine yer verildi.

KARARLARIN GÖZDEN GEÇİRİLMESİNİ TALEP EDİYORUZ

Orman yangınlarının önlenmesi adına yetkililere çağrıda bulunulan açıklamada, “OGM orman yangınlarının yüzde 90’ının, ‘insan’ faktörlü sebeplerle çıktığını raporlarken, orman alanları, ormancılık amacı dışındaki tahsisler (turizm, enerji, sanayi ve yerleşim gibi) ile baskı gördüğü ve insan ile temasının arttığı gözlemlenmektedir.  Bu noktada orman arazilerinin orman vasfından çıkartıldığı kararları endişe ile takip etmekteyiz. 28 Haziran 2024 tarihli Artvin, Bitlis, İstanbul ve İzmir İllerinde bulunan bazı alanların orman sınırları dışına çıkartılması hakkında karardan sonra, 17 Temmuz 2024 tarihli Cumhurbaşkanı kararı ile Manisa’da, Balıkesir’de (Balya, Bigadiç ve Dursunbey), Amasya’da, Kastamonu’da, Muğla’da, Samsun’da, Sinop’ta ve Sivas’ta yaklaşık olarak 300 hektar alan orman sınırları dışına çıkarılmıştır. Her ne kadar, mevzuat gereği, orman sınırları dışına çıkarılan alanın en az 2 katı büyüklüğündeki arazilerde orman tesis edilmesi gerekse de bu kararların uygulamasına yönelik işlemler ve tahsis edilecek alanları ormanların sağlığı ve sağlayacağı ekosistem hizmetleri açısından ne derece uygun olduğu hakkında endişe duyulmaktadır.  Bu uygulamalar ile ekoloji, ziraat ve benzeri dengeler ile oynanırken başta yangına hassas bölgeler olmak üzere ileride çıkacak orman yangını sayılarında da ivmelenmeye neden olacağı göz ardı edilmemelidir.  Bu konuda yetkililere çağrıda bulunuyor ve kamuoyu vicdanında kabul görmeyen bu kararların gözden geçirilmesini talep ediyoruz” diye aktarıldı.

YANGIN ÖNCESİ HAZIRLIĞIN YETERLİ OLDUĞUNU SÖYLEMEK MÜMKÜN DEĞİL

Ormanlar ve kırsal alandaki yangınlarının önlenmesi için tüm kurum ve kuruluşlar birlikte çalışması gerektiği vurgulanan basın açıklamasında, “Orman yangınlarını söndürmek için fedakârca mücadele veren OGM çalışanlarının ve bu çalışmalara destek veren Belediye kurumları ve STK kuruluşlarının cansiperane çabaları yangınlarla mücadelenin yalnız ‘söndürme’ düzeyinde ele alınması nedeni ile yetersiz kalmaktadır. Orman ve kırsal alan yangınlarının önlenmesi için OGM ile birlikte ilgili tüm kurum ve kuruluşlar birlikte çalışmalıdır. Yangınlara müdahale için özveri ile çalışılsa da yangın sayıları, kaybedilen alanlar göz önünde bulundurulduğunda yangın öncesi hazırlığın yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Yangın riskini ve olası zararları azaltmak ve afet yönetim süreçlerini doğru bir şekilde tanımlamak için ilgili tüm kurumların iş birliği ile iklim değişikliği senaryoları da göz önünde bulundurularak yangın eylem planları hazırlanmalı, yeterli araç, gereç ve personel bulundurulmalıdır. Orman içi verilen izinlerin kapsamları daraltılmalı, koşul ve standartları net olarak belirlenmeli ve etkin denetimi sağlanmalıdır” sözlerine yer verildi.

ORMAN YANGINLARI İÇİN TOPLUM ACİLEN BİLİNÇLENDİRİLMELİ

Basın açıklamasının devamında ise şu ifadelere yer verildi: “Ülkemiz için en yıkıcı afetlerinden biri olan deprem de olduğu gibi orman yangınları için de toplumun acilen bilgi ve eğitim ile yangına dirençli topluluklara dönüştürülmesi, bu toplu değişimin sağlanması için bir seferberlik başlatılması gerekmektedir.  Kamuoyu baskısının karşısında özensiz ancak popülist ve kabul görmeyen söylemlerin ötesinde iklim değişikliğine dirençli ormanların oluşturulması için günümüzün koşullarına uygun yönetim süreçlerinin planlamasına bir an önce başlanmalıdır. İnsan kaynaklı orman yangınları sayısı artarken, orman köylülerinin varlığını sürdürecek, orman ve orman yangın kültürü olan orman köylüsünün istihdam yaratılarak şehirden köye geri dönüşünü sağlayacak kökten bir değişim öncelikli bir ülke politikası olarak hayata geçirilmelidir.  Yanan alanların miktarı ve yanık orman alanlarında yapılacak çalışmalar şeffaf şekilde Acil Eylem Planları hazırlanarak ve kamuoyu ile paylaşılarak yönetilmelidir. Yanan ve ardından ülke kaynaklarımız ile yenilenen bu alanların ise iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve ormanın sağladığı ekosistem hizmetleri önceliklendirilerek ele alınmalıdır. Biyolojik çeşitliliği ve ekosistem hizmetleri ile yaşam kaynağımız olan ormanlarımızı korumak için tüm halkımızı ormanlar sahip çıkmaya, orman yangınları başta olmak üzere ormanlara zarar verecek tüm tehditlere karşı sorumluları daha etkin tedbirler almaya davet ediyoruz. Yangında yaşamını yitiren tüm canların üzüntüsünü derinden hissediyor, kamu görevlilerimizin ve vatandaşlarımızın sevenlerine sabırlar diliyoruz.”