Türkiye’de kanunlar kadınlar için değil

Türkiye’de söz konusu kadın olduğunda kanunların işlemediğini belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Gönüllü Avukatı Nevraz Sığın, “Kanunlar işleseydi bu kadar kadın ölmezdi” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 08.03.2024 09:02
Haber Güncellenme Tarihi: 08.03.2024 09:02

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER- Tüm dünyada büyük bir coşkuyla kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’de ardı ardına yaşanan kadın cinayetleri nedeniyle bir cenaze töreni niteliği taşıyor. Üstelik öldürülen kadınların birçoğunun katledilmeden önce, yani olay henüz şiddet boyutundayken kolluk kuvvetlerinden ve devletin çeşitli kuruluşlarından yardım istediği görülüyor. Fakat kadınların yardım çığlıkları ne yazık ki yetersiz sığınma evleri, işlemeyen hukuki süreç gibi çeşitli sebeplerle cevapsız bırakılıyor. Bu nedenle Türkiye’de hala kadın cinayetlerinin sayısında herhangi bir azalma söz konusu olmadığını belirten Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Gönüllü Avukatı Nevraz Sığın, “Kadınlar günü bizim için hüzünlü çünkü söz konusu kadın olunca Türkiye’de kanun işlemiyor. Kanunlar işleseydi bu kadar kadın ölmezdi. İşlemediği için de ölümler oluyor. Zaten öyle bir noktaya geldik ki şüpheli kadın ölümleri son zamanlarda oldukça arttı” sözlerini etti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları ise sığınma evlerinin kadın cinayetlerini azaltmada en önemli faktör olduğuna ancak İzmir’de sayılarının yetersiz olduğunu söyleyerek

“İzmir’de toplam 7 tane sığınma evi var 5 tanesi bakanlığa 2 tanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait kapasite olarak 185 kişi. Bu kadar yoğun şiddettin olduğu, kadınların çalışma hayatından bu kadar uzak tutulduğu bir ülkede ve kadına şiddetin en fazla olduğu il olan İzmir de asla yeterli bir sayı değil” ifadelerini kulandı.

SADECE YEREL YÖNETİMLERİN İŞİ DEĞİL

Yaklaşan yerel seçimler dolayısıyla baroyu ziyaret eden belediye başkan adaylarının hepsinden, İzmir’deki kadın sığınma evlerinin yetersizliği ve yapılabilecekler konusunda talep ve önerilerde bulunduklarını dile getiren Avukat Sığın, bu duruma aynı zamanda merkezi yönetimin de el atması gerektiğinin altını çizerek “Baronun her zaman böyle bir talebi olur ama bunun görevi Büyükşehir Belediyesi de dahil olmak üzere merkezi yönetimlerdedir. Aslında bunu yerel yönetimden beklemek de ne kadar mantıklı o noktada sıkıntı var bunun nerden yapılacağını da tam olarak bilemiyorum. Kadın sığınma evleri Aile Bakanlığı bünyesinde kurulan birimler. Siz bunu yerel yönetimlere aktarırsanız bu havada kalır. Genel seçimlerde vaatler arasında olur bu aile bakanlığından talep edilmesi lazım. Adalet Bakanlığı bırakın yenisini açmayı olanları koruyamıyor. Hatta geçen gün bir intihar olayı oldu. Kadın sığınma evinde kötü muameleye maruz kaldığı için çıkmak zorunda kalmış bir kadın arkadaşımız intihar etti. Kadın hakları konusunda yaşanan ihlalleri de Kadın Hakları Merkezi’ne (KHM) gönderip oradan da Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) yönlendirdiğimiz kadınlar var. Kadın sığınma evleri yetersiz olduğu için bunların ne kadar karşılandığı da tartışma konusu. Cinayetlerin işlenmesinde durdurabilir olması için sığınma evlerinin yeterli olması gerekir. Kadın sığınma evlerinin yeterli olmasından ziyade işlevsel de olması gerekiyor. Devletin, kadının dışarda kalmayacağını güvence altına alması lazım. Devletin ona sahip çıkacağını bilmesi lazım” açıklamasında bulundu.

KORUMA KARARI DAHİ VERMİYOR

Kadın cinayetlerinin önüne geçmek için hukuksal açıdan atılması gereken adımlara değinen Sığın, “Öncelikle 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliği etkin bir şekilde uygulanmalı. Bundan asla çekinilmemeli. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme olayında, Danıştay’ın kesin kararı bize yeni geldi. Biz platform olarak bunu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız çünkü Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi tam bir fecaat. Ayrıca Ceza Yasına, kadına yönelik pozitif ayrımcılık maddelerinin kesinlikle eklenmesi gerekiyor. Tüm bu saydıklarımın uygulanması ve takibinin de sağlanması gerekiyor. Yani sadece koruma kararı vererek işin içinden çıktık olmaz. Bunu talep eden kadınların, savcılık vasıtasıyla polisler tarafından korunması lazım. Ancak ne yazık ki bizler Türkiye’de şu an bu yasaları tartışır pozisyondayız. Koruma kararı versek mi vermesek mi noktasındayız hala maalesef. En basitinden bazı hakimler koruma kararı dahi vermiyor. Örneğin Hülya Şellavcı Yeğin dosyasında koruma kararı alınamadığı için kocası tarafından tek kurşunla katledildi. Üzülerek söylüyorum ancak bugün yani kadınlar günü bizim için hüzünlü çünkü söz konusu kadın olunca Türkiye’de kanun işlemiyor. Kanunlar işleseydi bu kadar kadın ölmezdi. İşlemediği için de ölümler oluyor. Zaten öyle bir noktaya geldik ki şüpheli kadın ölümleri son zamanlarda oldukça arttı” dedi.

ŞİDDET GÖRDÜĞÜ YERE DÖNÜYOR

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İzmir Temsilcisi Osmanoğulları, İzmir’deki kadın sığınma evlerinin yetersiz olması nedeniyle çoğu kadının şiddet gördüğü eşine ve evine geri dönmek mecburiyetinde kaldığını söyleyerek “İzmir’de toplam 7 tane sığınma evi var 5 tanesi bakanlığa 2 tanesi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ait kapasite olarak 185 kişi. Bu kadar yoğun şiddettin olduğu kadınların çalışma hayatından bu kadar uzak tutulduğu bir ülkede ve kadına şiddetin en fazla olduğu il olan İzmir de asla yeterli bir sayı değil. Ayrıca koşulları açısından da çok kötü ve sağlıksız. 12 yaş üstü erkek çocuklarını da yanlarına alamıyorlar. Çocukları ile sağlıklı bir ortamda kalamadıkları ve oradan çıkarken de ekonomik özgürlüğü olmadığı barınma sorunu olduğu için tekrar şiddet gördüğü eve dönmek zorunda kalıyor. Çocukları ile sağlıklı güvenli nitelikli sığınma evinde kalmadığı için kadın failli ile aynı evde kalıyor. Kadınlar yine de şiddette hayır deyip geleceği hakkında karar aldığında ise bunun bedelini hayatı ile ödüyor. 2023 yılında kadınlar ya evli olduğu erkekler ya da boşandığı erkekler tarafından öldürüldü. İstanbul sözleşmesinden bir gecede çıkıldı. 6284 var dendi fakat o bile uygulanmıyor. Kadınlar koruma kararlarına rağmen öldürülüyor. Bizler örgütlü mücadele veren kadınlar kadın cinayetleri son bulana kadar mücadele edeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’ni de 6284’ü de uygulatacağız” sözlerini etti.