Türkiye elektronik seçime hazır değil

Prof.Dr. Tosun, seçimlerin elektronik ortama geçmesi, şeffaflığı ve güvenilirliğine yönelik tartışmaların daha da artmasına neden olacağını söyledi

Haber Giriş Tarihi: 03.07.55436 10:36
Haber Güncellenme Tarihi: 03.07.55436 10:36
ilksesgazetesi.com

YAREN ELMAS GÜZELKAN-ÖZEL HABER

Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Ahmet Yener, elektronik ortamda yapılan seçim sistemine geçilmesinin şart olduğunu söyledi. Yasal altyapı sağlandıktan sonra yerel seçimlerin ardından çalışmaların başlayacağına işaret etti. Türkiye’de yapılan seçimlerin, elektronik ortama geçmesi süreci için gazetemize konuşan Siyaset Bilimci Prof.Dr. Gülgün Erdoğan Tosun, “Seçimlerin elektronik oylama yöntemiyle yapılması önerisi seçimlerin şeffaflığı ve güvenilirliğine yönelik tartışmaların daha da artması anlamına gelecektir” ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE ELEKTRONİK SÜRECE HAZIR DEĞİL

Türkiye’nin elektronik seçim sürecine geçmesi toplum üzerinde nasıl bir etkisi olacağına ilişkin konuşan Tosun, “Türkiye 134 ülke arasında 79. sıradadır. Özellikle bireylerin sosyo-ekonomik durumu, internet erişimi, bilgisayar sahipliği gibi faktörler dijital okuryazarlık becerilerini etkilemektedir. Bu açıdan bakıldığında ülkemizde eşitsiz ve adaletsiz bir dağılım olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sadece iki faktör açısından bakıldığında dahi Türkiye’nin elektronik seçim sürecine hazır olmadığını söyleyebiliriz. Dijital uçurumdan bahsedilen ülkemizde bu teknolojileri kullanarak seçim yapmak, seçimleri daha tartışılır hale getirmekten başka bir işe yaramayacaktır” dedi.

Okuma yazması olmayan kişilerin bu sisteme adapte olmalarında ve teknolojiye uzak bir kesimin var olması bu sisteme geçişte ne gibi sorunları getirecek sorusuna cevap veren Tosun, “Elektronik seçimlerle ilgili süreç salt bir okur-yazarlık meselesine indirgenemez. Bir ülkede dar anlamda elektronik seçimlerin geniş anlamda elektronik demokrasinin uygulanabilmesi için geniş bant internet erişimi, dijital okuryazarlık, veri güvenliği, veri gizliliği, şeffaflık, veri bütünlüğü koşullarının da sağlanması gerekmektedir. Türkiye’de mevcut rejimin otoriter popülist görünümünü veri aldığımızda veri bütünlüğü dediğimiz oy verilerin tam, doğru ve değiştirilmemiş olması koşulu nasıl sağlanacaktır? Seçmenlerin okuryazarlık ve dijital okuryazarlık oranlarının istenilen seviyede olmadığını düşünürsek veri gizliliği dediğimiz seçmenlerin oylama tercihlerinin yetkisiz kişiler tarafından kullanımı hangi mekanizmalarla nasıl engellenecektir? Türkiye’de yaşayan yurttaşların kimlik verilerinin resmi sitelere yönelik saldırılar sonucunda internet ortamında satışa sunulduğu haberlerinin yayıldığı bir ortamda veri güvenliği, veri şifreleme ve kimlik doğrulama gibi siber güvenlik tedbirlerinin alınmış olduğuna dair yurttaş güveni nasıl sağlanacaktır? Elektronik oylama sistemlerine yönelik güvenin sağlanabilmesi için şeffaf olması gerekir. Seçmenlerin ve gözlemcilerin sistemlerin doğru bir şekilde işlediğini ve oyların adil bir şekilde sayıldığını doğrulabilmeleri gerekir. Bu doğrulamayı hangi bağımsız kurum yapacaktır? Yaşadığımız deprem felaketinde enkaz altında kalan yurttaşlarımızı kurtarma çalışmaları sırasında yaşadığımız internet bant genişliği daraltmasına benzer bir durum yaşandığında bazı bölgelerdeki seçmenlerin oy kullanma hakları ortadan kalkarsa, elektronik oylama sistemleri kullanılamaz hale gelirse ortaya çıkacak durumdan kim sorumlu olacaktır? Ortada yanıtlanması gereken bu kadar soru varken elektronik seçimlere iktidarın tek yanlı bir kararıyla geçilmesi seçimlere dair güveni sarsacaktır. En son 2009 yerel seçimlerinde kullanılan parmak boyası seçimlerde hileye karşı kullanılan bir yöntemdi. O günden bu yana yapılan seçimlerde parmak boyasının kullanılmaması muhalefet partileri ve liderleri tarafından eleştirilmekte, iktidar kanadı ise ısrarla bu boyayı kullanmaya yanaşmamaktadır” diye konuştu.

SEÇMENİN GİZLİLİĞİ TEHDİT ALTINDA

Seçimlerin elektronik ortamda yapılmasının ne gibi sonuçlara yol açacağını değerlendiren Tosun, “Seçimlerde elektronik oylamanın kullanılmasını savunanlar hız ve verimlilik sağlayacağını, kağıt tabanlı oylamadan daha hızlı sonuç alınacağını, engelli bireyler ve fiziksel engelliler için erişilebilir bir yöntem olduğunu, genç ve teknolojiye aşina seçmenlerde katılım oranını arttırabileceğini ileri sürerler. Bu gruba karşılık, elektronik oylamanın en büyük dezavantajlarından birinin sistemlere sızma, oyları manipüle etme riski olduğunu ileri sürenler açısından, özellikle otoriter rejimlerde hükümetlerin seçim sonuçlarını kendi lehlerine manipüle etme ihtimallerinin daha yüksek olduğunu savunurlar. Ayrıca seçmenin gizliliği ve anonimliğini tehdit eden bu sistem seçmenlerin baskı altına alınmasını kolaylaştırır. Çünkü hangi kimlik verisiyle kimin hangi oyu kullandığı sisteme hakim olan iktidar tarafından bilinir. Dolayısıyla baskı altındaki muhalif seçmenler açısından fişleme sorunu ortaya çıkabilir. Son olarak dijital uçurumun yüksek olduğu bizim gibi toplumlarda herkesin aynı derecede teknolojiye erişimi olmadığı için ‘eşit oy’, ‘adil ve serbest seçim’ ilkeleri ihlal edilmiş olur. Uygulamadaki örneklere bakılacak olursa, 1996’dan bu yana genel seçimlerde elektronik oylama yöntemlerini kullanan Brezilya’da sisteme yönelik birçok eleştiri getirilmiş ve bu eleştiriler devam etmektedir. 2014 yılında bazı makinelerin oyları yanlış saydığı, bazı makinelerin ise tamamen çöktüğü, 2018’de siber saldırılara karşı yetersiz bir korunma sağlandığı ve manipülasyona açık olduğu, şeffaflık özelliğini taşımadığı, seçmenlerin biyometrik verilerini yeterince koruyamadığı için seçmenlerin gizlilik haklarının tehlikeye atıldığı ileri sürülmektedir. Belarus’ta 2020’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında muhalifler ve uluslararası gözlemciler oylamanın elektronik ortamda hileli bir şekilde manipüle edildiğini ileri sürerken, Lukaşenko’nun otoriter rejimi yüzde 80’in üzerinde oy olarak seçimlerden galip çıktığını iddia etmişti. Sonuçta ülke çapında tartışma yaratan seçimlerin ardından halkın protestoları ve bu protestoların şiddetle bastırılması gelmişti. Sonuç olarak, sosyo-ekonomik adaletsizliklerin yaygın olduğu, dijital uçurumdan ve otoriter popülist eğilimlere sahip olan bir rejimin altında seçimlerin elektronik oylama yöntemiyle yapılması önerileri seçimlerin şeffaflığı ve güvenilirliğine yönelik, manipülasyonuna yönelik tartışmaların daha da artması anlamına gelecektir” açıklamasında bulundu.