Üretimde zincirleme pahalılık... ‘Ucuz et’ için destek şart!

Küçükbaş yetiştiricisi Acar, et fiyatlarının zincirleme bir reaksiyonun sonucu olduğunu belirterek hayvancılığa desteklerin artması gerektiğini söyledi

Haber Giriş Tarihi: 05.01.55325 01:33
Haber Güncellenme Tarihi: 05.01.55325 01:33
ilksesgazetesi.com

TENZİLE AŞÇI/ÖZEL HABER

Türkiye’de milyonlarca vatandaşın hem cebini hem de mutfağını yakan ekonomik krizin etkileri artarak devam ediyor. Son dönemde temel gıda ürünlerine ulaşmak dahi asgari ücretli için oldukça zor hale gelirken et tüketmek ise sadece belirli bir kesimin yapabildiği lüks haline geldi.

Hayat pahalılığı karşısında en temel yaşamsal haklardan olan beslenme konusunda dahi zorlanan vatandaşlar için gerek yerel yönetimler gerekse merkezi iktidar harekete geçmişti. Dar gelirliler için alınan ‘et kararları’ kasap esnafının zor durumda bırakması noktasında eleştirilirken, Et-Süt Kurumu konuya ilişkin karar almış ve kurum tarafından yapılan açıklamayla, kasap esnafına et tedarik edileceği duyurulmuştu. 

Kasap esnafı ise, alınan kararda ‘ithal et’ konusunda dikkat çekerken uzun vadede ülkedeki hayvancılık faaliyetlerine olumsuz etkisi olacağı konusunda uyarıda bulunmuşlardı.

Öte yandan; İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği eski Başkanı Ali Rıza Acar, besicilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin İLKSES’e konuştu. 

Acar, mera olmayan ve sadece yemle hayvancılık yapan besicilerin aylık ortalama masrafları 190 bin liraları bulurken  besiciliğin temeli olan yem fiyatlarının yükselmesiyle besicilerin masraflarının da arttığına ve bu durumun, zincirleme bir reaksiyonla et fiyatlarında da fiyat artışına neden olduğuna dikkat çekti.

Acar ayrıca ‘mülteci çoban’ ayrıntısını da dile getirdi.

MASRAFIMIZ BÜYÜK ESK’nın kararının hayvancılık faaliyetlerine olumsuz etkisi olacağın altını çizen Acar, artan maliyetlere dikkat çekerek, “Bu durumun ülkemizdeki hayvancılık faaliyetlerini olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Devletin bize destek vermesi lazım. Bize destek verip bizim etlerimizden yararlanması lazım. Bir çuval yem 400 lira. Bize destek verilip ona göre hareket etmemiz lazım. Mesela şu an yem 200 lira olsa, et ve süt fiyatları da ona göre farklı olur. Üretici için de tüketici için de farklı olur. Ama şu an bir çuval yem 400 lira. Ben şu an peyniri 200 liraya satıyorum ama kurtarmıyor yani. Kaldı ki bunu sürüyü salarak yapıyorum. Yani tamamen yemle beslesem bu fiyat dahi kurtarmaz bizi. Bu yem fiyatlarıyla kurtarmıyor. Masrafımız büyük” dedi.

GİDERLERİMİZ GELİRLERİMİZLE KAFA KAFAYA GİDİYOR Gelir gider dengesini yakalamalarının ‘kar’ anlamına gelmediğini belirten Acar, “Aylık ortalama masrafımı hiç hesaplamadım ama masraf büyük. Şu an net olarak bir rakam veremiyorum ama ortalama 100 bin lira gideri var. Giderimiz gelirimizle kafaya kafaya gidiyor. Çobanlar benden daha çok para kazanıyor. Şimdi ‘neden?’ diyeceksin. 10 bin lira alıyor benden, ailesine yolluyor. Ama benim 10 bin değil bin lira param yok” diye konuştu.

EN SONUNDA BU İŞİ BIRAKTIRACAKLAR İthal et konusunda ısrarcı olunması durumunda mevcutta besicilikle uğraşan birçok emekçiyi işe bırakmaya zorlayacağı konusunda uyarıda bulunan Acar, “Uzun vadede etkisi şöyle olacak; bize bu işi bıraktıracaklar en sonunda. Biz bu işi bırakacağız yani. Benim iki tane oğlum var ikisi de bu işi istemiyorlar. Çünkü para kazancı yok. Görüyorlar babalarından. Tamam iyi bir gelirimiz var ama giderimiz de var. Yetişemiyoruz. Bir çoban yılda 150 bin lira koyabilir kenara ama ben koyamıyorum” ifadelerini kullandı.

ÇOBANLARDA ‘MÜLTECİ’ AYRINTISI Çobanlar konusunda ‘mülteci’ ayrıntısını ifade eden Acar, yerli üretimin devamlılığı için hem çobanlar hem de yem konusunda destek çağrısında bulunarak şunları söyledi; “Desteklerimizi yükseltsinler, hayvancılığı bitirmesinler. Bizim ülkemizde her şey var. Böyle şeyleri yurt dışından ithal etmeye gerek yok. Üreticinin desteğini yükseltsinler. Bulgarlara verilen destekler göz önüne alınsın. bizim çoluğumuz çocuğumuz da yapsın bu işi. Bizim çoluğumuz çocuğumuz istemiyor, devamlılığı olsun. Hiç kimse de yapmak istemiyor. Mesela sadece çoban olarak Afganları çalıştırabiliyoruz, dışarıdan insan çalıştırıyoruz. 10 bin liraya Türkiye’de çalışacak insan bulabilir misiniz siz? Türk bulamıyoruz çalışmak istemiyor. Sıkıntı büyük, Karaburun’da şu an 50 tane yetiştirici var. Sıkıntı herkeste, diyoruz ki Şu Afganlıların yolunu uzatsalar da şunlardan çoban alabilsek. Kurbandan sonra benim çobanım yok, hayvanımı mı satsam diye düşünüyorum. Sıkıntılar büyüyor. Çoban ve yem konusunda devletimizden yardım istiyoruz. Dışardan et almamıza gerek yok bizim Türkiye’de her şeyimiz var, bizim üreticimiz kazansın.”