TENZİLE AŞÇI
Millet İttifakı paydaşları, İzmir Büyükşehir Belediyesi organizasyonuyla düzenlenen İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi Millet İttifakı Genel Başkanları Toplantısında bir araya geldiler.
Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezinde düzenlenen toplantıya CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katılırken İYİ Parti'yi temsilen ise Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale katıldı.
Buluşmada konuşan Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı iktidarının dayanağı 4 temel ilkeyi açıklarken 6’lı masanın bileşenlerinin ortak mesajı ise 14 Mayıs’ta zafer ve yeni bir Türkiye oldu.
BABACAN: 14 MAYIS ZAFERİMİZ DEMOKRASİ SAVAŞI VERENLERE UMUT OLACAK
Türkiye’nin dünü ve bugünü arasında ekonomik farklılığı ve mevcut ekonomik durumu gözler önüne sererek konuşmasında başlayan DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, “Son 20 yıldan ders almamız gereken bir kaç grafiğimiz var. Bu ülkenin sorunlarının çözümü hukuktan adaletten, eşitlikten geçiyor. Siz hukuk bir kağıt parçasıdır derseniz bu memleketi düştüğü çukurdan kurtaramazsınız. En önemlisi de beka diye ülkeye korku pompalayan yönetim, ülkeyi beka sorunların tam da ortasına düşürmüştür. Dünyayı anlamadan Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulmamız kolay olmayacak. İklim kriziyle mücadele, küresel ısınma… Tam bir tehdit olarak kapımızda. Gıda krizi ülkemizde yepyeni bir tarım politikasını zorunlu kılıyor. Özellikle 2009 krizinden sona zengin daha zengin, yoksul daha da yoksul oldu. Ekonomik piyasada devletin rolü de şu anda önemli bir tartışma. 6 parti olarak ülkemizde yapılamamış olanı yaptık ve bir araya geldik. Ortak bir mutabakatla ne yapılması gerektiğine ilişkin ortak mutabakat imzaladık. Ülkemiz tarihinde böyle bir şey yok. Biz, 86 maddelik yeni anayasa paketini açıkladık. Yeni anayasa diyen iktidardan tık yok. Biz imzaladığımız ortak mutabakatla her alanda hazırız. Biz bugüne kadar herhangi bir siyasi partinin olmadığı kadar bu ülkeyi yönetmeye hazırız. Çok önemli bir eşikteyiz. Dört sütun ve ayaktan bahsedildi. Bunlardan biri olmazsa olmaz. Hepsi sağlam olacak. Bütün çalışmalarda en önemli olan ve başlanması gereken madde bence özgürlükler. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü. Bunu yapmak çok hızlı olacak. İlk 90 dakika. Sayın Cumhurbaşkanımızın yemin töreninden sonra bir konuşması olur diye düşünüyorum. Benim önereceğim bir cümle var. ‘Ey basın mensupları… Derin bir nefes alın. Artık özgürsünüz.’ Yargının bağımsızlığı… ‘Sayın yargı ve hakimler. Derin nefes alın. Artık kararlarınızı vicdanınıza ve kanunlara göre verin.’ Yargının bağımsızlığı da bu kadar basit. Endişeye mahal yok. Biz, millet olarak 1921’de kurtuluş savaşını meclis ve hukukun üstünlüğüyle taçlandırdık. Yine başaracağız. Yaşadığımız bütün krizleri hepsini en hızlı çözecek takım burada. Hazırız. Bu enkazı kaldıracağız. 14 Mayıs’ta kazanacağımız zafer demokrasi savaşı veren ülkelere umut olacağız. Yaptıklarımız ders kitabı olacak” diye konuştu.
UYSAL: ÖYLE BİR EŞİKTEYİZ Kİ…
Ülkenin içinde bulunduğu koşulları ve seçimleri ‘tarihi eşik’ olarak tanımlayan DP Genel Başkanı Uysal, “Tarihi bir kongre gerçekleştiriyoruz. 100 yıllık bir muhasebeyi yapmak zorundayız. 100 yıl önce olduğu gibi bugün de atacağımız adımlarla 10 yılları ve 100 yılların çerçevesini çizmenin eşiğindeyiz. Adı konulmamış bir buhran çerçevesinde elden ele bir bayrak yarışıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarının güvenliğini teminat altına almak için gereğini yapmışız. Çok önemli mesafeler almışız. Cumhuriyet tarihine fetret dönemi olarak geçecek bir dönemin sonlanacağını bu kürsüde ifade ediyoruz. Tarihi geri saramaz ve gerçekleri değiştiremezsiniz. Geldiğimiz bu tarihi eşikte Türkiye’yi yeniden dünyaya entegre edecek bir siyasi akla ihtiyacımız vardır. Çok uzun süredir kaynaklarını kötü yöneten bir ülkeyiz. Öyle bir tarihi eşikteyiz ki ekonomik olarak simetrik bir mücadele vermek zorunda olduğumuz bu çağda bu rekabette var olmak için beşeri sermayemiz başta olmak üzere tüm milli güç unsurlarımızı bir araya toplamak mecburiyetindeyiz. Büyük milletlerin tarihlerinde tarihi bir vesika vardır. Bir kez başaranlar bir kez daha başaracaktır. İşte bunun için varız. Beceriksizliği, iş bilmezliği öngörüsüzlüğü ve verimsizliği ödüllendiren mevcut düzeni sürdürmek ve buna rıza göstermek hiçbir şekilde kabul edilemez. Her şey değişmek ve yenilenmek zorundadır. Büyük Türkiye her büyük eşikte yaptığı gibi ya gereken adımları atacaktır ya da dün ve bugün karşı karşıya kaldığımız meydan okumalardan daha fazlasına maruz kalacaktır. Türkiye için umutsuz diye bir duygu asla kabul edilemez. Bugün mesuliyetimizin farkındayız. Türkiye’yi yarınlara taşıyabileceğimizi biliyoruz. Biz 6 siyasi parti olarak yeni bir Türkiye için umudu yeşertiyoruz. Bu umudu daha da büyütmek zorundayız. CHP ve DP birlikteliğini yeniden canlandırmak için ortaya bir irade koyduk ve bu iradeyi 14 Mayıs günü Türkiye'nin yeniden kendini anlamlandıracağı bir gün olarak ortaya koymak istiyoruz” diye konuştu.
DAVUTOĞLU: BEN HESAP VERMEYE HAZIRIM
Siyasi ahlak odaklı konuşan Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu ise, iktidarı mal varlığı beyanında bulunmaya davet etti ve “100 yıllık bir muhasebe. Niye İzmir niye İktisat Kongresi… İzmir bizim milletimizin ufuk şehridir. Bütün iktisat tarihimizin en merkez şehirlerinden biridir. İzmir’in tarihiyle milletimizin tarihi ayrıştırılamaz. Dünya bir dönüşüm yaşıyor. 100 yıl önce İktisat Kongresi burada toplandı. İktisadi-i Milli’yi ilan etmeden Cumhuriyet'in ilanı olamazdı. Şimdi yeni bir eşik ve 4. büyük dönüşümün içindeyiz. 'Toplumun her siyasi akımı bir masa etrafında toplandı ve toplumun hâkimiyeti için karar aldı' demeliler bu kongre için. Sanayi Devrimi'nden çok büyük çapta ve çok daha hızlı hareket edecek bir nesli 5-10 yıla indiren bir dönüşümün içindeyiz. Ya biz dedelerimizin kaçırdığı gibi bu dönüşümü kaçıracağız ya da işte bugün diyerek o nesillerin önünü açacağız. Biz o nesillerin önünü açmak için 6 siyasi lider bir araya geldik. Bu neslin önünü kapatmak isteyenler vardı. 6’lı masa, 200 yıllık modernleşme, 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin en büyük toplumsal barış mutabakatıdır. Toplumu tekleştirmeye karşı toplumu birleştirmeye çalışan bir heyetiz. Biz hangi iktisadi çözümlerle gelecek nesillerin önünü açabiliriz? 8 boyut. Birincisi, İktisadin iklimi. İktisadın iklimi; hukuk ve ahlaktır. Hukukun esası da; özgürlükler ve güvendir. Siyasi ahlak dediğimizde tüyleri diken diken olan o günün yöneticileri… Biz bu yüzden siyasi ahlak yasasını meclise getirmiştik. Bu metnimizin ruhu siyasi ahlaktır. Çünkü eğer hesap vermeye hazır olmayan bir yönetim ülkeyi yönetiyorsa, dikta ve otoriterlik kaçınılmazdır. Bugün yaşadığımız sorun ekonomi politik bir sorundur. Burada bir devlet, ahlak ve toplumsal barış krizi vardır. Birlikte yola çıktığımız liderlere güvenerek iktidara sesleniyoruz. Hem biz hem de iktidarın tümü mal varlığı beyanında bulunmalıdırlar. Ben hesap vermeye hazırım. Herkes hesap vermeye hazır olacak. Hiç merak etmeyin. Siyasi ahlak yasası er ya da geç geçecek. Ve hiçbir siyasi, siyasi konumuyla mal ve mülkine servet ekleyemeyecek. Üniversitelerde öğrencilerin, stadyumlarda gençlerin bir araya gelmesinden korkanlara sesleniyorum. Korku artık sizin kaderinizdir. Bizim kaderimizse umuttur. Artık lineer ekonomik modeli değil döngüsel ekonomi modeli var. Al tüket yok et değil, al tüket dönüştür var. Dünyada yeni bir ekonomi var. Kafamızdaki dogmaları terk etmeliyiz. Bizim yeni ekonomik paradigmamızın olmazsa olmazı, yeşil ve ekonomi arasında bir bağ kurmaktır. Bir diğer şart… Rant ekonomisi yerine üretim ekonomisi. Bugün Türkiye’de bir rant ekonomisi var. Türkiye Avrupa, Asya ve Afrika’nın en büyük üretim üssüdür. Yeter ki Türk insanının önünü açın. Yarın öbür gün iktidarda çözeceğimiz bir diğer mesele Avrupa’yla serbest vize uygulamasıdır. Hiç merak etmeyin gençler, en kısa sürede bunu uygulamaya koyacağız. 15 Mayıs’ta kurumlarımızda seferberlik başlayacak. Yeni ve yepyeni bir dünya kuruluyor. Eski alışkanlıklarla yeni dünyaya ayak uyduramayız. Sadece ayak uydurmamalı, önüne geçmeli ve öznesi olmalıyız. Milletin vicdanı 6'lı masada tecelli etmiştir. Çünkü toplumun her kesimi o masadadır. Hiç kimse merak etmesin 15 Mayıs sabahı yeni bir Cumhurbaşkanı, yeni Cumhurbaşkanı yardımcılarıyla birlikte yepyeni bir dönem başlayacaktır” ifadelerini kullandı.
ÖZLALE: BİZ YENİ BİR DEVLET ANLAYIŞINDAN SÖZ EDİYORUZ
İYİ Parti’yi temsilen konuşan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale ise şunları söyledi; “Geçtiğimiz 10 yılda ülkemizin bin bir emekle yetiştirdiği on binlerce eğitimli insanımız ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bu iktidar bu ülkeyi doktorlar, mühendisler için yaşanılmaz hale getirdiği için bu alanlardaki egemenliği altında kalmıştır. Bundan 100 yıl önce, burada iktisat kongresini düzenleyenler ülkeyi geriye götürecek güruhun tehlikesini görmüşlerdir. Cumhuriyetin bize en büyük kazançlarından biri dünyanın her yerinde çalışabilecek insanlar yetiştirmek oldu. Sahip olduğumuz en büyük becerinin bilgi olduğu bir dönemdeyiz. Artık dünyadaki değişimi öngörmek ve ayak uydurmak değil, değişimi yönetmeliyiz. Dünyadaki değişimi seyretmek değil, yönetmek zorundayız. Bu büyük bir devlet olmanın gereği değil, ülkemin insanlarına hak ettiği yaşama şansını veren bir devlet olmasının gerekliliğidir. Temel sorumluluğunu millete değil sermayeye duyan bir iktidar yaşatma sorumluluğunu yerine getiremez. Bizim toplumsal ilkemizin ilk vaadi yaşatmaktır. Deprem, devletin yaşatma vaadini yerine getiremediğini göstermiştir. Bu yüzden temel sorumluluğu vatandaşlarına değil şirketlere duyan bu iktidar vatandaşı yaşatamaz. 21. yüzyılda yeni toplumsal sözleşmemizin ikinci unsuru ise fırsat eşitliğidir. Fırsat eşitliğini sosyal hareketliliğe teşvik etmek için elimizdeki en büyük kamusal araç da eğitimdir. Tüm çocukların kaliteli bir eğitime erişiminin sağlanması yoksullukla mücadelede en büyük silahımızdır. 21. yüzyılın devleti sadece sınırları içindekileri koruyan bir devlet olamaz. 21. yüzyılın ana görevi toprakları üzerinden akan göçü ve sıcak parayı bu devletin insanını yararına kullanmalıdır. Dünyada küresel gelişmeleri okuyamayan hiçbir ülke zengin olamaz. Bizim özel sektörün marifetiyle büyümemiz gerekiyor. Üretim ve büyümeyi özel sektörün marifetiyle başarırsak o sürdürülebilir olur. Bizim ayrıca yeşil bir devlet anlayışına ihtiyacımız var. Devletin vatandaşıyla böyle toplumsal bir sözleşme imzalamasına ihtiyacımız var. Özetle biz sadece enflasyonu düşüreceğiz demiyoruz. Onu zaten hemen yaparız. Biz yeni bir devlet anlayışından söz ediyoruz. Hangi kesimden olurlarsa olsunlar herkesin kazanma şansı olacağı bir sistemin sözünü veriyoruz. Biz yeniden ve daha iyisini inşa edeceğiz, bunu da hep birlikte yapacağız.”
KARAMOLLAOĞLU: DIŞA BAĞIMLI OLURSAK AYAKTA KALMAMIZA MÜSAADE ETMEZLER
Türkiye’nin coğrafi konumuna vurgu yapan Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, kendi kendine yeten ve batının karşısında ‘tam donanımlı’ ülke inşası mesajı verdi ve “Tam 100 yıl olmuş. İstiklal harbini tamamlamışız. Benim garibime gidiyor. Bu farklı bir düşünce. Savaş bitmiş, onun yaralarını sarmakla uğraşırken iktisat öne çıkmış. Baya uzun bir kongre yapılmış İzmir’de. Çok acı bir dönem geçirdik. Birinci İktisat Kongresi'nde 9 madde öne çıkmış. İkinci İktisat Kongresi'nde sonra ise bunlar biraz daha şekillenme yoluna girmiş. Hangi fabrikalar kurulacak hangi finans tesisleri hayata geçirilecek gibi. Benim gözlemlerimden biri bugün Türkiye’de hayata geçirilmesi öncelikli olan konulardan biri uçak imalatıdır. O dönemlerde bunun için fabrikanın temeli atılmış ama biz şu anda havanda su dövüyoruz. Bazıları ‘uçmayın’ diyor. Ne uçması! Millet aya, Mars’a gidiyor. Biz bırakın oralara gitmeyi kendi ülkemizde bile bir yerden bir yere giderken başkalarının ürettikleri uçakları kullanıyoruz. O gün çizilen ufuk bizde bugün maalesef yok. Kendi içimize kapanıp çekişmelerle uğraşmış, problemlerimizi çözecek adımlar atamamışız. Aslında ülkemizin ayağa kalkması ve yaşanabilir bir ülke haline gelmesi için iktisadi kalkınma şart. Ama nereden başlayacağız? Adalet! Adalet olmadan siz hiçbir şey yapamazsınız. Adalet olmadan hiçbir şey olmaz. Devlet adalet olmadan inşa edilemez. Adalet yetmez. Kapsam genişler. Güven duygusu, dürüstlük, işin ehline verilmesi… Dürüstlük mutlaka olacak. Siz yandaşınıza iltimas geçerseniz dürüstlük yoktur. Şu anda ülkemizin içinde bulunduğu büyük kıskaç, bu noktada düğümleniyor. Ne adalet, ne güven var. O nedenle de sorunlar çözülemiyor. İnşallah 15 Mayıs’ta yeni bir dönem başladığında ele alacağımız ilk hususlar bunlar olacak. Geçmişten ders almamız icap eder. Eğer bir yanlış yapılmışsa kendi kendimizi de tenkit etmek mecburiyetindeyiz. Biz dünyaya açılırken ciddi hatalar yapmışız ve ekonomimizin ciddi bir bölümünü dışa bağımlı hale getirmişiz. Türkiye dünyanın en stratejik bölgesidir. Dünyanın merkezi neresidir derseniz Türkiye çıkar. Bu bölgede bizim hakim olmamızı istemiyorlar. O nedenle biz çok farklı bir politika izlemekle mükellefiz. Elbette ki biz dünyayla kavga edelim demiyoruz ama onların uygulayacağı politikalar karşısında dik ve uyanık durmak, onlara karşı duracak politikalar üretmek zorundayız. Biz dışarıya bağlı kaldığımız müddetçe bizim ayakta kalmamıza hiçbir zaman imkan vermezler. Nasıl ki 1920’lerde uçak imalatı girişimi başlatıldıysa biz bugün onu başarmak zorundayız. Biz dışarıya muhtaç olmadan kendi kendimize yetecek üretim adımlarını atmak zorundayız. Bunların başlıcası gıda ve ilaç. Ben bugüne neden dışarıdan gelecek ilaca muhtacım? Türkiye bir şantiye havasına bürünecek. İstanbul’da bin kişiye iş sağlayacak tesisi kurmak bu vatana yapılacak en büyük kötülüktür. Biz, kendi kendimize yetmek zorundayız. Her kentte birkaç tesis kurulacak. Devlet gücü yettiği kadar her yere elini uzatacak. Döviz konusunda başlangıçta birtakım sıkıntılar olabilir. Ama siz de döviz ihtiyacını azaltacak yatırımları öne alırsanız bu konudaki sıkıntıları kısa sürede çözebiliriz. Bizim, ülkemizi ayağa kaldırmayı temel olarak benimsemeliyiz. Almayı değil, vermeyi desteklemeliyiz. Biz kendimizi geleceği değiştirmekle mükellef görüyoruz. İktisat Kongresi'nde bazı konulara dikkat çekmekle mükellefiz. Biz tahribat yapmaz imal ederiz. Biz şu an farklı siyasi kanaatler olarak bir araya gelerek Türkiye’nin sorunlarını bir yola sokmamız ve çözmemiz gerektiğinin farkındayız. Çok büyük bir farkla bu seçimin alınacağına inanıyoruz” diye konuştu.