İstanbul’da bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları iddia edilen 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, bazı şüpheliler etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istedi.
İstanbul Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının fezlekesinden yola çıkılarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede şüphelilere, sorgularında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyip istemedikleri de soruldu. İddianamede örgütün elebaşı olduğu değerlendirilen şüpheli Dr. Fırat Sarı, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini dile getirdi.
PKK ÖRGÜT ÜYELİĞİNDEN HÜKÜM GİYMİŞDr. Fırat Sarı’nın ifadesi şu şekilde: "Tıp Fakültesinde okuduğum zaman 'PKK örgüt üyeliği'nden hüküm giyerek 5 yıl civarı cezaevinde yattım. Cezaevinden sonra okuluma tekrar dönüp bitirerek, mezun oldum. Danışmanlık verdiğimiz hastanelerde tüm prosedürler yasalara uygun şekildedir. İl Sağlık Müdürlüğünün tuttuğu tutanakla ilgili olarak tespit edilen eksiklikler hastane yönetimi ile alakalı eksikliklerdir. Epikriz yazılması ile ilgili eksiklikler doktorun sorumluluğundadır.”
Sarı, yaklaşık 7-8 yıl önce Medisense Sağlık Hizmetlerini kurduğunu ve yüzde yüz hisseli sahibi olduğunu da ekledi. Sarı, para gönderme işlemlerinin "motivasyon amaçlı ve borç alıp verme" olduğu iddiasında bulundu.
Sarı’nın ifadelri şöyle: "(Hastaneler) Bebek sayılarının artmasını istiyorlardı. Hasta tam iyileşmeden veya tedavi ret ile ailenin bebekleri almasından hastane yönetimleri zarar ettiklerinden dolayı bizim danışmanlık hizmetimizden şikayet ediyorlardı. Erken taburcu veya taburcu konularını hastanenin kendi doktorları karar vererek uygulardı."
SUÇ İŞLEDİĞİNİ DÜŞÜNMÜYORÖrgüt elebaşılığıyla suçlanan şüphelilerden bir diğeri olan Dr. İlker Gönen ise, suç işlediğini düşünmediği ve bu sebeple etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmasının gerekmeyeceğini söyledi.
Gönen’in ifadeleri şöyle: "Kuleli Askeri Lisesi mezunuyum. 2009 yılında tabip üsteğmen olarak görev yaptığım zaman askeriyeden ayrılmam nedeniyle 6 ay Silivri Cezaevinde hükümlü olarak kaldım. Bunun dışında hakkımda herhangi bir yakalama ve cezai işlem olmamıştır."
AMACIM YARDIMCI OLMAKMIŞÖrgütün elebaşlarından olduğu iddia edilen bir diğer kişi olan 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de ifadesinde suçlamaları kabul etmedi ancak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istedi.
Özdemir’in ifadeleri şöyle: "Edirne 112 Servisine kendimi Güney Hastanesi ve Bağcılar Hastanesi Yenidoğan Koordinatörü olarak tanıtmamın nedeni hastalara yardımcı olmaktır. Zaten mesajı attıktan sonra buradan benim aracılığımla hasta sevki olup olmadığını hatırlamıyorum. Amacım sadece Edirne 112'ye ihtiyaçları halinde yardımcı olmaktı, mesajlarda da belli olduğu gibi hiçbir şekilde hastalardan bir para talebi söz konusu değildir."
HEMŞİRELER PİŞMANKendisini usulsüz işlerin içine sokan kişinin Fırat Sarı olduğunu öne süren şüpheli hemşire Hakan Doğukan Taşçı pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyleyerek, "Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyordu. Ben de çocukların sağlığı için elimden geleni yapıyordum. İşler iyice çığırından çıktıktan sonra, çocukların sağlığı tehlikeye girdikten sonra bu kişiyle sürekli tartıştım. Yaklaşık 4 aydır da kendisi ile görüşmüyorum. Kendisi ile kavga ederek ayrıldım” dedi.
CİMER’E ŞİKAYET ETMİŞTaşçı, Gıyasettin Mert Özdemir'i ismen tanıdığını ve birkaç kez görüştüğünü belirterek, "Bu kişiyi CİMER'e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim 'bebek tüccarlığı' yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil'de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yenidoğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yenidoğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor. Sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Bu sistemden şikayetçi olup işten ayrıldığım dönemde yaklaşık bir yıl boyunca işe girmemi engellediler. Bir tane hastanın yaşama şansı az olmasına rağmen elimden geleni yaptığım için Fırat Hoca bana 'O hastayla ilgilenme boşuna, bırak ölsün.' diyerek beni sürekli işimi yapmamam konusunda engelledi. Ancak ben bunlara rağmen hastalara hep yardım ettim. İmkanlar doğrultusunda yönetimdeki kişilerden hastaların ödemelerinde indirim talep ettim. Bunu inisiyatif alarak yaptım. Bu soruşturma ile ilgili yapılan denetimlerden sonra Fırat Sarı'ya 'Artık bu işlerde yokum, istediğin raporları yazmayacağım' dedim ve Sarı'yı hastane yönetimine şikayet ettim. Fırat Sarı da benim şikayetimi öğrenince istifamı istedi. Bu sebeple de işten ayrıldım. Ben ayrıldıktan sonra da hastanede eks sayısı arttı. Bu eks vakalarının da araştırılmasını talep ediyorum" şeklinde konuştu.
RAPORAR USULSÜZŞüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma isteğini dile getirerek, "Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir'den tanıdığı ve irtibatlı olduğu hastanelerden kendi kontrolünde olan hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız yenidoğan bebek bulmasını istiyordu. Yaklaşık 350 yatak kapasitesine sahip olan, Fırat Sarı'nın işletmeciliğini yaptığı yoğun bakımlar çoğunlukla fulldü. Fırat Sarı bu bebekler için SGK'ya faturalandırma yapıyordu. Bunun için de epikriz raporları gerekiyordu. Bu raporların neredeyse tamamı usulsüz olarak düzenleniyordu. Kendisi bir format oluşturmuş ve bu oluşturduğu formatı işletmeciliğini yaptığı hastanelerde yoğun bakım ünitelerinden sorumlu hemşirelere veriyor ve matbu olan format üzerinde düzenleme yapılarak epikriz raporu yazılmasını istiyordu. SGK'ya fatura edilebilecek ne varsa fatura ediyor ve devletten fazla para alınıyordu. Örnek vermem gerekirse yoğun bakımda tedavi gören bir yenidoğanın bir adet ilaç alması gerekiyorsa beş ilaç kullanılmış gibi gösteriyor ve bunu fatura ediyorlardı. Bu durum sürekli bire beş olarak değil, farklılık da gösteriyordu. Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynayarak, SGK'ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Yabancı uyruklu bebek istememelerindeki amaçları ise SGK'nın yabancı bebeklere ödediği ücreti geç ödemesinden kaynaklıdır."
HASTANEDEN İLAÇ SATMIŞLARGök ayrıca, diğer şüpheli Hakan Doğukan Taşçı ile Fırat Sarı'nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartıp sattıklarını ve gelen parayı da Sarı'ya verdiklerini iddia ederek, "2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim. Şahsın yaptığı bütün usulsüzlükleri 4-5 ay önce CİMER'e şikayet ettim" dedi.
Gök, Vergi Dairesi ihbar hattını arayarak Fırat Sarı'nın SGK'yı dolandırdığına dair şikayette bulunduğunu da ekledi.