2025’in ekonomisi 2024’ü aratacak

Emekçiler tatmin edici maaş zammı beklerken, ekonomistler alım gücünün yükseltilmesini talep ediyor. Toplumun yarısından fazlasını oluşturan asgari ücretliler ve emekliler ise ekonomik yükün altında ezilmeye devam edecek.

Haber Giriş Tarihi: 04.12.2024 09:10
Haber Güncellenme Tarihi: 04.12.2024 09:10

SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER - Türkiye toplumu son yıllarda ağır ekonomik zorluklarla karşı karşıya. Artan enflasyon nedeniyle alım gücü düşen vatandaşlar, zorlu bir 2024 yılı geçirdi. 2024 yılı başında belirlenen asgari ücrete ikinci bir zam yapılmamasıyla birlikte, yıl sonuna gelmeden maaşlar, ceplere girmeden eridi. 2023’te ekonominin başına geçen Mehmet Şimşek, ekonomideki kırılmaları düzeltmek için vergi yükünü artırırken, yurt dışı çıkış pullarından yakıt fiyatlarına kadar neredeyse her hizmet ve mala zam yaptı. Şimşek, 2025 sonu ve 2026 yılı başı itibariyle ekonomik düzelmenin başlayacağını ifade ederken, ekonomi çevreleri bu durumu pek gerçekçi bulmuyor. Aralık ayı ekonomik göstergeleri ile 2025 yılının şekillenmesi beklenirken, toplumun yarısından fazlasını oluşturan asgari ücretliler ve emekliler ise alım gücünü karşılayabilecek bir beklenti içinde. Ekonomistler ise esas yapılması gerekenin zamlar değil, alım gücünün yükseltilmesi olduğunu savunuyor. Emekçiler ise arada sıkışmış durumda. Ekonomist Ayhan Bülent Toptaş, Türkiye ekonomisinin en büyük sorununun enflasyon olduğunu belirtiyor. Toptaş, 2025 yılının ise 2024 yılından daha zorlu geçeceğini söylüyor.

TÜRKİYE EKONOMİK BÜYÜMEDEN FERAGAT EDİYOR

Enflasyonun düşmesi için Türkiye’nin ekonomik büyümeden feragat ettiğini söyleyen Toptaş, “Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu enflasyon. Fiyatların çok hızlı şekilde artması, ekonomik aktörlerin (hane halkı, firmalar ve devlet) ekonomik kararlar almalarını olağanüstü zorlaştırıyor. Aralık ayında 2024 ekonomik performansına ilişkin rakamlar daha da belirgin hale gelecek. Geçen yıl sonunda yıllık enflasyon yüzde 65 civarındaydı. Bu yıl ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) enflasyonun yüzde 44 olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyor. Yani 2024 yılı içinde enflasyonda yıllık yüzde 20’lik bir düşüş gerçekleşecek. Bu düşüşün karşılığında büyümeden fedakârlık yapılmış olacak. 2023 yılında Türkiye’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası (GSYH) yüzde 4,5 büyümüştü. Buna karşın, GSYH’nın 2024 yılında yüzde 3 civarında büyümesi bekleniyor. Ne büyümede ne de enflasyonda belirgin bir başarı elde edilebildi. Bunun ana nedeninin ürkek ve yetersiz anti-enflasyonist politikalar olduğu söylenebilir” diye konuştu.

BASKI İNDİRİM GETİREBİLİR

TCMB’nin baskılar nedeniyle faizlerde erken bir indirim yapabileceğini söyleyen Toptaş, mart ayı öncesinde bu indirimin yanlış bir hamle olacağını ifade etti. Toptaş, “Bu sene asgari ücret, emekli maaşları ve memur ücretleri tartışması Aralık’tan aylar önce başladı. Bu durum, toplumun dar ve sabit gelirli kesimlerinin rahatsızlığını yansıtan bir durum olsa gerek. Bu durum doğal karşılanabilir. Çünkü Türkiye’nin bir aylık enflasyonu, pek çok gelişmiş ülkenin bir yıllık enflasyonu kadar. Örneğin Türkiye’de Ekim 2024 enflasyonu yüzde 2,88 iken ABD’de yıllık enflasyon yüzde 2,5 civarında. Bu da Türkiye’nin enflasyon performansının ne durumda olduğunu ve hala alınması gereken uzun bir yol olduğunu açıkça gösteriyor. Aralık ayında asgari ücret, emekli maaşları ve memur maaşları ile ilgili olarak alınacak kararlar, bu gelirlerle hayatını sürdüren toplum kesimleri için belli bir rahatlama yaratabilir ama yüksek enflasyon bunların refah seviyesini 2024 yılı öncesine de götürebilir. Diğer yandan TCMB’nin üzerindeki yoğun baskı nedeniyle faizlerde erken bir indirime gitmesi gündeme gelebilir. Buna karşın, bu indirimin mart ayından önce yapılmasının yanlış bir hamle olacağını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

2025 YILI DAHA ZORLU GEÇECEK

Türkiye ekonomisinin 2025 yılında, 2024 yılına göre daha zorlu geçeceğini söyleyen Toptaş, “2025 yılı, 2024 yılına göre daha zor bir yıl olacak. Çünkü ekonominin performansını artırmak için gerekli tedbirlerde pek çok eksiklik var. Özellikle kamuda gerçek ve ciddi anlamda sağlanabilecek tasarrufların yapılmadığını ve dar gelirli kesimlerin sorunlarını hafifletebilecek önlemlerin gerçekleşmediğini görüyoruz. Diğer yandan iç politik gerginlikler de yatırımcı güvenini aşağı çekecek boyutlara ulaşabilir” diyerek sözlerini tamamladı.