Arslan ve Bilgiç Gündem Özel'in konuğu oldu

Tarım ve medya sektörlerinin sorunlarını konuşan Arslan ve Bilgiç çözüm önerilerini sırladı.

Haber Giriş Tarihi: 01.10.2024 17:19
Haber Güncellenme Tarihi: 01.10.2024 17:19

İLKSES TV’de yayınlanan Erdal Erek ile Gündem Özel programının bu haftaki konuğu iş insanı Abdülkadir Bilgiç ve İLKSES Gazetesi İmtiyaz Sahibi, Arslan Güneydoğu Gazetecilik, Matbaacılık ve Kağıtçılık A.Ş. İmtiyaz Sahibi Halil Arslan oldu. Gündemin değerlendirildiği programda tarım ve medya sektörünün sorunları konuşuldu. Halil Arslan medya sektöründeki sorunlara dikkat çekerek sosyal medyanın yaydığı bilgi kirliliğine devletin el atması gerektiğini söyledi. İş insanı Abdülkadir Bilgiç ise, tarım sorunlarının planlama ve liyakat ile çözülebileceğini ifade etti.

TARIMDA ÇÖZÜM: LİYAKAT VE PLANLAMA

Tarımda ortaya çıkan sorunların çözümünün planlama ve liyakat olduğunu söyleyen Bilgiç, “Mardin Midyatlıyım. 20 yaşından sonra İstanbul’a gittim. Yaşadığım bölgede iş imkânı çok yoktu. Arapça biliyordum rehberlik yaptım, dükkân açtım. Birçok sektörde uğraştım iş insanı oldum. 2015 yılındaki Rus uçağının düşmesi tekstil işine gölge düşürdü. Ben de tekstil işini bıraktım ve İzmir Menderes’te toprak alarak tarım işine başladım. Hiçbir bilgim yoktu tarım ile ilgili. Serayı araştırdım. Tarımda içler acısı durumdayız. Neden? Ekonomi politikaları tarımı bitiriyor. Birkaç yıl içinde adet ile ürün alacağız. Tarımda ilk sorun planlama. Çifti içinde bulunduğu yılda hangi ürün satıldıysa bir sonraki yıl hep beraber aynı ürünü üretiyor. Arz fazla olunca fiyat düşüyor. Ürünler tarlada çürüdü. Üretim çok pahalı. İlaçların çoğu dışarıdan geliyor çok ufak bir ilaç şişesi bile 5 bin TL’ye gelebiliyor. 10 sene önce salatalık fidesi 50 kuruştu ama bugün 20-25 TL oldu. Seraya 90 bin fide dikilmesi lazım. Ama çiftçide bu para yok. Üreteci ürettiğini kaça satacağını bilmiyor. Tarım ve hayvancılık bitiriliyor. Güney Amerika’dan hayvan getiriyoruz. Neden? Vatandaş perişan halde. 12 bin 500 emekli maaşlı nasıl geçinsin? Üretici ve tüketici eziliyor. Tarlada örneğin bir ürün 25 kuruş. Mazot fiyatları çok yüksek. Girdi fiyatları çok yüksek. En tüketici il İstanbul’dur. Buradan çıkan malların çoğu İstanbul’a gider. İstanbul tüketirse çiftçi ekmek yer. İstanbul tüketemezse tarlada mal kalır. İşçilik maliyetleri artı. Bir aylık maliyet 60-65 bin TL olabiliyor. Güneydoğu’dan mevsimlik işçiler gelmiyor, Suriyeliler de gelmiyor artık. 8 bin dolar toplayan Suriyeli yurt dışına kaçıyor. İşçilik çok maliyetli. Önceden yerli işçi vardı. Gençler artık tarımda çalışmıyor. Kafeleri görüyorsunuz gençler orada oturuyor. Yazık günah insan israfı.  Köylü önceden ürününü şehirde satardı. Ama artık çiftçi gelip şehirde marketten alıp gidiyor. Tarımdaki çıkış yolu planlama ve liyakat. Liyakatli insanların tarımı yönetmesi çok elzem. Et ithal edemezsin. Her gün yemek yiyoruz. Planlama yapmanız gerek. Tarım şirketleşmeye gidiyor. Küçük çiftçi bitiyor. Tedbir alınması gerekiyor. 1 dönüm ÇKS’si olan bir çiftçi bile traktör alabiliyor. Neden? Bir köye bir traktör yetiyorsa 4 tane neden? Tarımda destek var neden? Ziraat Bankası bunun için var zaten” diye konuştu.

SOSYAL MEDYADA DEZENFERMASYONUN ÖNÜNE GEÇİLMELİ

Sosyal medyanın dezenformasyon yaydığını belirten Arslan, devletin bu konuya el atması gerektiğini söyledi. Arslan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Kahve köşelerinde oturup ahkam kesenler var. Devletin onları ayıklaması gerekiyor. Elzem bir nokta eğer basın camiası bir araya geliyorsa 8’i bir araya gelip bir gelmiyorsa o biri yaramazdır ve içeride barınamıyor. Gazetecilerin kendi içinde kavgası iyi ve doğru değil. Gazetecilik eskiden 8 sayfa ve siyah-beyazdı. Cımbızla harf harf yazılıyordu, teknoloji yoktu. Gazetecilik iyi bir meslektir ama doğru yapana iyidir. Ben basımcıyım. Bir zamanlar basın camiası bir yerde gazete çıkardığı zaman 5 binden aşağı basmıyordu. Biz el atarak fazlalığın önüne geçtik. İsrafı önledik. Satılabileceği kadar basılmalıdır. Bir insan ayağını yorganına göre uzatmalıdır. Basın yerinde kullanılırsa 4. kuvvettir. Bazıları dereyi geçmeden paçayı sıvıyor. Bazı ahkam kesenler tez zamanda batar. Güvenmesinler dışarıdaki paraya. Gazetecilikte dijital platformu kurduk. Zamanın gerisinde kalmamalıyız. Bir teknolojik malzeme alıyorsunuz bir bakıyorsunuz daha yenisi çıkmış. Hepsini takip etmek gerekiyor. Eskiden bir maç gece yayınlandığında gazete onu takip edemezdi. Ama şimdi gece 12’de bile gazeteye yetişiyor. Hızlı bir döneme geçtik. Dijital gazetecilikte insanlar anında haberi indiriyor. Eğer internet haberciliği olmasa gazeteler batıyordu. Sosyal medyada haber paylaşıyor ama basılı da yetişilmiyordu. İnternet ve basılı beraber devam edecek. Bir eczacı yanlış bir şey yaptığında meslekten nasıl men ediliyor reçete bile veremiyor. Sosyal medyada hatası olan da men edilmeli. Sosyal medyanın kontrol edilmesi elzemdir. Belden aşağıda vurur, siyasi konularda fikir belirtir. Yerden yere vurur. Devlet zaman zaman belirli toplantılar yapmalı. Bu konuda ben eminim gereken adımlar atılacak. Devlet el atmalı. Ortalık karışıyor. Bir insan yanlış yazıldıysa men edilsin. Haksızlık yapılmamalıdır. Sosyal medyada başkasının adına yorum yapmak olmamalı. Sosyal medyayı bu hale getirenler men edilmeli. Bir sosyal medyacı 200 bin tıkım var diyor. İstihdam sağlamıyor ama ahkam kesiyor. İstihdam sağlayacaksın ve bu insanlarda işin ehli olmalı. İletişim mezunu olmayanı almamak lazım.”