“Eşim kızar diye fotoğraf dahi çekinemezdim”, “Büyüklerimizin yanında çocuklarımızı bile sevemezdik”, “Ayıp olur diye kayınpederimizin önünde yemek yemezdik” … Bu sözler İzmir Bayraklı’daki Nafiz Gürman, Onur, Cengizhan ve Gümüşpala mahallelerinde yaşayan kadınlara ait.
Bayraklı Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ve Türk Kadınlar Birliği öncülüğünde sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı zayıf mahallelerin semt merkezlerinde faaliyete geçirilen ‘Ben Varım’ projesi ile kadınlar cam tavanları yıkmaya çalışırken, aynı zamanda onlara yönelen objektife artık gülümseyerek bakıyorlar. Yaşamlarında sürekli maruz kaldıkları ancak karşılığının ne olduğunu bilmedikleri kavramları eğitim koçları öncülüğünde öğrenen kadınlar, hiç ifade edilmemiş, dokunulmamış ve görülmemiş kapılarını açıyorlar. Eğitimcilere göre gözlemlenen en büyük sorun ise karşısındaki insanlardan duydukları söylemlerden dolayı kendilerini sevmemeleri, eksik hissetmeleri, görünmemeleri!
Eğitim Koçu Emine Bozan, ‘Ben Varım’ projesinin önemli isimlerinden biri. “Mahallemden üniversiteye giden ilk kızdım. Ve benden sonra birçok kişi referans göstererek kızını üniversiteye göndermeye başladı” diyerek yaşam mücadelesini özetliyor… Bayraklı Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü ve Türk Kadınlar Birliği iş birliğinde kadınların sosyal, psikolojik ve kişisel gelişimlerine katkı sunmak amacıyla başlatılan projeyi anlatan Bozan, şunları kaydetti: “Kadınlar kendilerini tanıma, güçlü yönlerini keşfetme ve duygusal farkındalıklarını artırma fırsatı buldu. Kişisel gelişim uzmanları ve psikologların rehberliğinde gerçekleştirilen eğitimlerde; stresle başa çıkma, duygu yönetimi ve etkili iletişim becerilerini geliştirme gibi konularda kendilerine destek veriliyor. Projemiz, Bayraklı Belediyesi’ne bağlı Nafiz Gürman, Onur, Cengizhan ve Gümüşpala mahallelerinde uygulanıyor. Her proje 6 hafta sürüyor.”
Sözlerine devam eden Bozan, “Hayatım sürekli öğrenmekle geçiyor. Sosyal sorumluluk ve iyi insan olmak vizyonlarımdan bir tanesi. Bütün çalışmaların içerisine de sosyal sorumluluk projelerini katıyorum. Bunun da ötesinde geleceğe birer imza / tohum atmak hedefimiz. Attığımız tohumlardan bir tanesinin dahi tutması bizler için çok kıymetli. Biz buraya tohum atmaya geldik, sonrasında ise belediye onay verirse o tohumları sulamaya geleceğiz. Çünkü onlarla buluşmamızı Bayraklı Belediyesi sağladı. Hiçbir zorlama yok, kadınlar gönüllü bir şekilde geliyorlar. Zaten kişisel gelişim ve koçluk bir istek olunca başarıyı getirir. Kadınlar canla başla geliyorlar, öğrenmek istiyorlar. Yaşamlarında sürekli maruz kaldıkları ancak karşılığının ne olduğunu bilmedikleri kavramları burada duyuyorlar. En ufak bir bilgi için gözümüzün içine bakıyorlar. Kadınların sorunlarını, sitemlerini, taleplerini konuşmak için birçok yöntem kullanıyoruz. Kartlar, resimler, fotoğraflar, oyunlar bu uygulamalardan sadece birkaçı. Onların derinlerine ulaşmanın birçok yolunu buluyoruz. Ve fark ediyoruz ki kendini hiç ifade etmeyen ya da edemeyen kadınlar, hiç dokunulmamış, hiç görülmemiş kapılarını bizlere açıyorlar. Peki, neden ‘Ben Varım’? Çünkü ben yoksam hiçbir şey yok. Kendi varlığını kabul eden kadınlar geleceğimizi, bir sonraki nesli güçlendirecek. Temelinde özgüven olan, cam tavanları yıkmak isteyen bir proje” cümlelerine dikkat çekti.
Son olarak ise Bozan, “En büyük sorun karşısındaki insanlardan duydukları söylemlerden dolayı kendilerini sevmemeleri. Özgüven problemi yaşamaları. Ailelerinden gelen öğrenilmiş kalıplar var. Değersizlik ekseninde ilerleyen emirler mesela. ‘Sen nesin, sen kimsin ki?’ tarzında. Bu kalıplar karşısında nasıl davranacaklarını bilmedikleri için de olduğu gibi kabullenmeyi tercih etmişler. Görünmemişler, sevilmemişler. Hem eşlerinin hem de çocuklarının annesi olmuşlar. Bugün aynı zamanda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Çok önemli ve anlamlı bir tarih. Büyük bir mücadelenin ve emeğin kutlandığı ya da acının paylaşıldığı bir gün. Ancak ben 25 Kasımlarda şunu duymak ve anlatmak isterim. Ben mahallemden üniversiteye giden ilk kızdım. Ve benden sonra birçok kişi referans göstererek kızını üniversiteye göndermeye başladı. Bir kadın değişirse, bir ev değişirse bütün mahalle değişir!” mesajını iletti.
Bayraklı Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nün tarafımıza ilettiği bilgiler de şu yönde: “Sosyal yardım çalışmalarının yanı sıra özellikle dezavantajlı mahallelerimizde bulunan kadın ve çocuk eğitim, farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarını güçlendirmeyi, sürekli kılmayı amaçlıyoruz. Bayraklı’nın dezavantajlı bir mahallesinde büyümüş, kadınların zorluklarına şahit olmuş biri olarak onlara destek olmak ve bu bakış açısına sahip bir başkan ile çalışmak ayrıca kıymetli. Bu bağlamda ‘kadın güçlendirme, bilinçlendirme’ çalışmalarımıza destek veren Türk Kadınlar Birliği gönüllü çalışanlarına ve Bayraklı Belediyesi’nin emek vererek, gönül vererek kadınların güçlenmesi için çabalayan kadınlarına da teşekkürü bir borç biliyorum.”
Görüşlerine yer verdiğimiz Türk Kadınlar Birliği Bayraklı Şube Başkanı Nihal Bulmamış ise şöyle konuştu: “Kadın alanında çalışmalar yapıyoruz. Hedefimiz sosyal, ekonomik ve siyasi alanda kadınları güçlendirmek. Ve gözbebeğimiz olan kız çocukları… Kız çocuklarının okullaştırılması üzerine Avrupa Birliği projeleri yapan bir derneğiz. Kız çocukları için güvenli alanlar ve kız çocukları için düşünebilecek her türlü çalışmaları üreten bir dernek. Son projemizde zaten Kadınların Adalete Erişimi! ‘Ben Varım’ projesi ise Bayraklı Belediyesi ile iş birliği içerisinde yürütülüyor. Eğitim Koçu Emine Bozan’ın atölye çalışmaları ile devam ediyor. Birlikte yola çıkarken şunu düşündük, kadınlar daha çok kendilerinin var olduğunu hissedebilsin. Daima yok sayılmış, sayıdan ibaret olmuş kadınlar! Nazım Hikmet’in bir sözü vardır, ‘Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen kadınlarımız…’ diye. Maalesef kültürümüzde böyle acı yaşanmışlıklar var. Burada kadın ‘evdeyim, yemeğimi yapayım, eşime bakayım, çocuğuma bakayım, ailenin yaşlısına bakayım’ derken ‘beni’ unutuyor. Projenin adını ‘Ben Varım’ koyarken kadının kendi kimliğini ‘hatırlamasını’ sağlamayı amaçlıyoruz. Özellikle kapalı grup çalışması deneyimliyoruz. 25 kişilik gruplar hedefledik. Çünkü kadınlar bizimle özellerini de paylaşıyor. 2. ya da 3. derste kadınların katılmasını istemedik, ilk atölyeden bu yana süreklilik sağlansın istedik. İlk derste gördüğümüz kadınlar ile son atölyeye kadar devam etmek amacımızdı.”
Başkan Bulmamış sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kadınların motivasyonlarını yükseltmek için her ders sonrası günün şanslısını belirliyoruz, hediyeler sunuyoruz. Küçük çay sohbetlerimiz, ikramlarımız oluyor. Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal’a da minnettarım. Bu çalışmayı yıllardır sürdürmeyi planladığımız halde en sıcak bakan başkan oldu. Projede üye arkadaşlarımızın da çok emeği var. Çünkü bu bir ekip işi. Aynı anda bir mahallede bir üye arkadaşım ‘toplumsal cinsiyet’ eşitliğinden bahsederken, başka bir mahallede bir başka üyemiz bambaşka bir farkındalık konusunu işliyor. Şu an 4 mahallemiz yani 4 grubumuz var. Uzun soluklu olmasını temenni ediyorum. Söz konusu eğitimleri semt merkezlerinde sunuyor olmamız kadınlara doğrudan temas etmemizi sağlıyor… Kadının her alanda güçlenmesi için önce eğitim, eğitim, eğitim! En çok inandığımız düşünce bu. Atamızın dediği gibi, ‘Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın.’ Kadınların toplumda yer bulabilmesi ve daha da donanımlı hale gelebilmesi için ne olur kız çocuklarımızı okutalım!”
Öte yandan, atölyede eğitim gören kadınlardan birine yöneldik. Onun sözleri 25 Kasımlardaki mücadelenin önemini bir kez daha hatırlatıyordu: “Bu hafta toplumsal cinsiyet eşitliğini bizlere anlatıyorlar. Hayatımda hiç duymadığım cümleler. Halbuki hep maruz kaldığımız eşitsizliği, adaletsizliği anlatıyormuş. Eskiden eşim bir yerde görür kızar ya da boşanır diye fotoğraf dahi çekinemezdim. Şimdi gerçekten korkmuyorum. Sizin fotoğraf makinenize gülümseyerek bakıyorum. Hocalarımız bizi dinliyor, bilmediklerimizi anlatıyor. Biz de duyduklarımızı çocuklarımıza öğreteceğiz. İnanın çok mutluyum. Pazartesi günlerini iple çekiyorum. Bu atölye bir sığınak gibi. Umarım bitmez, her belediye her mahallede düzenlesin istiyorum. Ve kadınlar korkmasın, gitsin, öğrensin, anlatsın, konuşsun, susmasın!”