YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER - İzmir’in Balçova ilçesinde öyle bir kafe var ki, burada hayat sadece çayla değil, umutla demleniyor. Kafe Engelsiz, 12 özel bireyin azimle çalıştığı, ön yargıları yıkıp topluma katıldıkları bir yaşam alanı… Engelli bireylerin hakları için 25 yıldır mücadele eden ve Kafe Engelsiz’in müdürü olan Rıza Mutkilioğlu, “Buradaki arkadaşlarımızı birer çalışan olarak görüyoruz ve öyle davranıyoruz” diyerek kapsayıcı bir topluma ve dayanışmanın önemine dikkat çekti. Mutkilioğlu, engelli bireylerin daha çok topluma kazandırılması ve onlara imkan verilmesi gerektiğini de vurguladı.
Rıza Mutkilioğlu son 25 yıldır engelli hakları üzerine çalışıyor. Daha önce İzmir Valiliği’nde koordinatörlük yaptığını, Birleşmiş Milletler de ve Türkiye Sakatlar Konfederasyonu’nda çalıştığını söyledi. Şu anda da Kafe Engelsiz’de müdürlük yaptığını ifade eden Mutkilioğlu, “8 senedir de Balçova Belediyesi’nde Engelli Hakları Masası’na bakıyorum. 8 sene önce buraya geldiğimde bir Engelli Derneği kurduk ve ardından da bu merkez açıldı. Bu merkez de Balçova Belediyesi’nin önceki dönem belediye başkanı Mehmet Ali Çalkaya zamanında faaliyete geçti. İçinde 12 kişinin çalıştığı bir kafe var, ‘Kafe Engelsiz…’ Burada 12 özel çocuğumuz çalışıyor çocuklarımız yaklaşık 8-9 yıldır buradalar. Çalışma sistemimiz 2 vardiya şeklinde; sabahtan öğlene kadar bir kısmı, öğlenden akşama kadar diğer bir kısmı çalışıyor” dedi.
Kafe Engelsiz’de çalışan çocuklar için servis eğitimi veren hocalara ilk olarak onlarla nasıl iletişim kurmaları gerektiği konusunda eğitim verdiklerini vurgulayan Mutkilioğlu, “Bu çocuklar şu anda Türkiye’deki en uzun soluklu, korumalı iş yeri çalışıyor diyebiliriz. Özel kurallarla çalışıyorlar ve biz mümkün olduğunca bu arkadaşlarımızı bir maskottan ziyade birer çalışan olarak görüyoruz ve öyle davranıyoruz. Önemli olan bizim için toplumdaki diğer bireylerle eşit şartlar altında, eşit şekilde para kazanmaları ve kendilerine güvenlerinin tam hale gelmesi. Aileleri de böyle bakıyor. Zaman zaman aileleriyle de eğitim çalışmaları yapıyoruz. Burada belediyenin Engelli Masası var. Balçova’da yaşayan engellilere engelli hakları konusunda hem danışmanlık yapıyoruz hem onların akülü tekerlekli sandalye, beyaz baston, işitme cihazı gibi aletlere ulaşmalarını, belediyenin destek sağlamasına katkı veriyoruz. Aynı zamanda biz İzmir’de de ilçe belediyelerinin arasında koordinatörlük yapıyoruz” ifadelerini kullandı. Kafe Engelsiz açıldığında 20 çocuğun olduğunu fakat çocukların çeşitli fobileri ve çalışamayacak nedenleri olduğundan bu sayının 6’ya düştüğünü ifade eden Mutkilioğlu, şu an ise çalışan sayısının 12 olduğunu belirterek bu sayının üstüne ne yazık ki çıkamadıklarını kaydetti. Mutkilioğlu, “Kiminin fırın fobisi vardı ve fırına dokunamıyordu, kimi çocukların kediye köpeğe karşı korkuları vardı. Bizde burada çalışmalarına cesaret edemedik. Bizim planımız burası açılırken her yıl 12 çocuktan birkaç tanesini dışarıda istihdam etmekti. Yerine de yeni çocuk alalım düşüncesiydi ama dışarıda istihdam bizim düşündüğümüzden daha çok zor. Çünkü insanlar yeterli hoşgörüyü göstermiyor. Mesela burada çalışan çok yakın bir arkadaşımız bir yerde iş buldu. Biz de çok sevindik. Biz de onun yerine genç bir arkadaşı alırız diye düşündük fakat gidip bir hafta sonra geri döndü. Çünkü çalıştığı yerde diğer çalışma arkadaşları onunla alay ediyorlarmış. Daha ilk bir haftada o da çalışmamaya karar verdi. Çünkü çabuk kırılıyorlar. Kırılgan bir nüfus zaten. O yüzden o bizim moralimizi bozuyor. Yani dışarıda istihdam maalesef edemiyoruz. Çünkü Türkiye genelinde de zihinsel engellilerin istihdam oranı yüzde 1,5 yani diğer engel gruplarda da düşük zihinsel engelliler. Zaten şöyle de bir şey var. İnsanlar istihdam etmek istedikleri engellileri seçerken genelde süreğen hastalıkları seçiyorlar. Yani böbrek hastası istiyor adam. Şeker hastası istiyor. Çünkü tekerlekli sandalyeyi birine alırsa oraya tuvalette yaptırmak zorunda kalacak. Rampa da yaptırmak zorunda kalacak. Biz bir türlü şeyi anlatamadık. Aslında devletin kanunlarında o yapılan masrafların vergiden düşme şansı var. Yani engelli tuvaleti yaparsa, engelli çalıştırdığı için, onun yaptığı masrafı vergiden düşüyor. Ama insanlar bunu algılayamıyor. Ama insanlar anlayamıyorlar. Ve engelliler maalesef istihdam edilemiyor. Edilse de devamlılığı olmuyor. Yani 6 ay sonra, 5 ay sonra, bu sefer tek bacağı olan birisine yük taşıtmaya başlıyorlar. O zaman adam da işi bırakıyor. Bu sefer onlar da diyorlar ki iş buna, ya işte biz çalıştırmak istiyoruz ama engelli bulamıyoruz çalıştırmak için, diye savunma yapmaya çalışıyorlar. O yüzden insanların bu samimiyetsiz yaklaşımı yüzünden, engelliler alanında en başarısız olduğumuz alan maalesef istihdam. Eskiden eğitim ve istihdamdı. Şimdi eğitim bir derece gidiyor ama istihdam da maalesef gitmiyor. Onlar da çalışmak, kendi ayaklarının üstüne basmak istiyor. Biz artık aile gibi olduk. İnşallah bunların önü daha çok açılır. Ama daha o aşamada değiliz” değerlendirmesinde bulundu.
Rıza Mutkilioğlu engelli bireylerle çalışmanın özveri ve büyük sorumluluk istediğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “İzmir’de birkaç tane açıldığını biliyorum. Bizden önce Bornova’da açıldı ama sanıyorum o daha sonra orası kapandı. Çünkü bu işi yürütmek çok zor. Belediye çalışanları buralara normal gözle bakıyorlar. Ama burası özel olarak hassasiyet gösterilmesi gereken bir yer. Burada ağzınızdan çıkan kelimeler, çocukların yönlendirilmeleri çok önemli. Biliyorsunuz ki özel çocuklarla ilgilenmek çok tehlikeli bir alan. Çünkü en ufak örnek verecek olursak; bir taciz olayı. Bu çocuklar bizim gibi enerjilerini boşaltamayan kişiler. İçgüdüsel olarak her şeyi biliyorlar. Ama nerede nasıl uygulayacaklarını bilmiyorlar. O yüzden çok dikkat edilmeli ve sürekli olarak eğitim aşaması devam etmeli. Her gün problem yaşayan çocuklarımızı tekrar düzeltmeye çalışıyoruz. Çünkü hiç yoktan her şeyden etkilenebiliyorlar. Sorunları ailelerle birlikte yürütüyoruz. Çünkü sorunları beraber yürütmezsek, buradaki olumsuzluk eve yansıyor, evdeki olumsuzluk buraya yansıyor. Yani ailede, sülalede olan bir hastalık, bir ölüm özellikle onları yıkabiliyor. Çok şükür bu ana kadar herhangi bir durumdan dolayı sorun yaşamadık. Belediyelerin bu işe daha fazla el atması ve destek vermesi gerekiyor. Özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Çünkü onların imkanları çok geniş. Biliyorsunuz elinizde, elinde Grand Plaza var. Grand Plaza’nın çok kafesi var. Ama onlar engelli çalıştırmayıp, engellilere indirim uygulamayı tercih ediyorlar. Şimdi bizim bakış açımızda bu olmaması gereken bir şey. Çünkü bu çocukların işe ihtiyacı var, sosyal çevreye ihtiyacı var”
Kendisinin de ortopedik engelli olduğunu söyleyen Rıza Mutkilioğlu, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla topluma mesaj verdi: “Ben 9 aylıkken çocuk felci geçirmişim. Kendi evimde hiçbir engellim yok, yürüyebiliyorum da… Yani sandalyeye bağımlı değilim. Şöyle anlatayım size, ben kendi evimde her şeyi kendime göre yaptım. Yani banyo bana göre, giriş bana göre, çıkış bana göre. Ne zaman evden çıkıyorum apartmanda topluma katılıyorum, daha doğrusu katılmaya çalışıyorum. Orada engelim başlıyor… Kaldırım var, rampa yok. Bir merdiven var çıkamıyorum. Yanımdaki kişiden yardım istiyorum. Yoksa engellim yok. Burada önümüzdeki engelli koyanlar yöneticiler, toplumu yönetenler. Kaldırması gereken de onlar. O yüzden sorumluluk da onlara düşüyor. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ateşte yanmadan ısınmayı öğrenmeli insanlar. İnsan mutlaka başına geldiğinde anlıyor. Bizde empati diye bir şey yok ama maalesef, bu toplumların ileriye gitmesi empatiyle oluyor. Herkes için tek toplum diyoruz. Yani bir toplumu tekerlekli sandalyeliğe göre dönüştürürsek; o zaman orada yaşlı insanlar da bebek arabası kullanan anneler de mine etekli veya yüksek topuk giymiş bir kadın da aynı şekilde yararlanabilir. Burada önemli olan topluma eşit katılım”
26 yaşındaki Nazmiye Yıldız, 7 yıldır Kafe Engelsiz’de çalışıyor. Garson olarak görev yapan Nazmiye, burada çalışmaktan son derece mutlu olduğunu belirtiyor. Daha önce folklor eğitimi aldığını ve memurluk sınavına hazırlandığını dile getiren Nazmiye, kendine olan güvenini artırdığını söyledi. İşine dört elle sarılan Nazmiye, müşterilerle diyalog kurarken büyük bir mutluluk yaşadığını belirtti. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında oynadığı tiyatro oyunundan herkesi beklediğini ifade etti. 23 yaşındaki Sude Kayalı, 2 yıldır kafede garsonluk yapıyor. Hayatından oldukça memnun olan Sude, ailesinin ve arkadaşlarının desteğiyle işine sıkı sıkıya bağlı. Sude, “Annem bana buraya gelmem için hep destek verdi. Kendimi burada değerli hissediyorum ve hayatta kazandığım en güzel şey burada arkadaşlık oldu” diye konuştu. Sude ayrıca 3 Aralık Dünya Engelliler Günü için hazırlanan tiyatro oyununda yer almaktan büyük bir keyif duyduğunu ekledi. 9 yıldır Engelsiz Kafe’de çalışan 33 yaşındaki Özüm, garsonluk yaparak hayatına değer katıyor. “Burada çalışmak, insanlarla iletişim kurmak beni çok mutlu ediyor” diyen Özüm, kafenin onlara aile ortamı sunduğunu ve insanların birbirinden ayrıştırılmadığını belirtti. Özüm, “Engelli bireyler olarak toplumda daha fazla yer almalıyız” diyerek çağrıda bulundu. 28 yaşındaki Tugay Odabaş, 2018’den beri Engelsiz Kafe’de çalışıyor. Evde oturmaktan çok sıkıldığını, para kazanmaktan ziyade sosyalleşmek istediğini belirten Tugay, “Bana sordular kasada oturup hesap yapabilir misin diye bende yapabileceğimi söyledim. O günden beridir buradayım. Burada işe girdikten sonra; hayata karşı bakış açım, sosyal çevrem, insanlarla iletişimim değişti ve kendime ait bir kazancım oldu” dedi. Tugay, iş yerindeki çalışanlara müşterilerin bilinçli bir şekilde yaklaşması gerektiğini söyledi. Tugay, “Engelliler için sadece bir gün değil, her gün farkındalık oluşturulmalı” diyerek bu tür işletmelerin kapatılmaması gerektiğini ifade etti. Son olarak Kafe Engelsiz’in çalışanları 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün sadece sembolik bir gün olmadığını, her gün duyarlılık gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak toplumun daha kapsayıcı olmasını talep ediyor. Kendilerine sunulan fırsatların artırılması gerektiğini kaydeden bu özel insanlar, engellilere yönelik önyargıları yıkmak için her gün bir adım daha atıyor.