Destekler çiftçiye ulaşmadan eriyor

Tarımsal desteklemelerin girdi maliyetleri sübvanse edilmeden bir anlam ifade etmediğini belirten Çakıcı, “Fiyatlar hasat döneminin sonuna kadar sabit tutulursa eğer çiftçi kendini güvende hissederek üretime devam eder” dedi

Haber Giriş Tarihi: 10.02.55702 23:33
Haber Güncellenme Tarihi: 10.02.55702 23:33
ilksesgazetesi.com

Tüm dünyayı saran iklim kriziyle birlikte artan girdi maliyetleri zaten zor durumda olan çiftçinin derdine dert ekliyor. Böylesine zor zamanlardan geçen çiftçiler bir çıkış noktası olarak gördükleri destek ödemelerinin açıklanmasıyla birlikte bir kez daha hüsrana uğradı. Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarafından açıklanan ve toplamı 1 milyar 484 milyon 15 bin TL değerinde olan destekleme miktarı ekim ayına girilirken çiftçiyi kara kara düşündürüyor. Toplamı 1 milyar 484 milyon 15 bin TL olan desteklemenin paylaşımı ise, süt desteği 1 milyar 150 milyon 23 bin 351 TL, Bireysel Sulama Sistemleri Desteği 162 milyon 741 bin 597 TL, Uzman Eller Projesi Desteği 63 milyon 24 bin 409 TL, Hayvan Hastalıkları Tazminatı Desteği 60 milyon 849 bin 618 TL, Kırsal Kalkınma Yatırım Desteği 43 milyon 360 bin 25 ve Düve Alım Desteği ise 4 milyon 16 bin TL olarak belirlendi. Yapılan desteklemenin az olmasını yanı sıra zamanında ödenmemesi ve sürekli değişen ekonomik koşullarla birlikte desteklerin çiftçiye ulaşmadan eridiğini ifade eden Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Çakıcı, “Ekim ayından itibaren çiftçiye destekler verilmeli ve ekonomik koşullar ne olursa olsun mazot, gübre gibi çiftçinin temel giderlerindeki fiyatlar hasat döneminin sonuna kadar sabit tutulmalıdır. Böyle olursa eğer yapılan desteklerin bir anlamı olur ve çiftçi de daha güvenli bir şekilde üretime devam eder” dedi.

ÇİFTÇİ İÇİN HER GEÇEN GÜN DAHA ZOR

Açıklanan desteklerin çiftçiye desteklemekten çok uzak olduğunu belirterek ekim zamanından hasat süresine kadar çiftçinin bir bilinmezin içinde olduğunu söyleyen Çakıcı, “Bir dekar tarlayı işlemek için 8 litre mazot gerekiyor. Bir çuval gübre ise neredeyse bin TL’yi bulmuş durumda. Bunlara bakıldığı zaman verilen destekler devede kulak kalıyor. Öte yandan, çiftçinin mazot, gübre gibi temel girdi maliyetleri sürekli olarak artıyor. Çiftçi tohumu tarlaya ektiğinde hasata süresine kadar gübre fiyatı da değişiyor mazot fiyatı da. Ayrıca destek ödemeleri yıl sonuna doğru yapılan ödemeler. Şu anda verilen desteklemeler o zamanın enflasyon koşullarında nasıl bir değere inecek orası da ayrı bir tartışma konusu. Bu sene zaten üzüm ve zeytin başta olmak üzere birçok tarım ürününde rekolte kaybı yaşıyoruz. İklim koşulları çiftçiyi çok zorladı. Çiftçinin ürettiği malın fiyatı da tarımsal girdi maliyetleriyle aynı oranda artmadığını da hesaba katarsak çiftçilerimizin her geçen gün daha çok zor duruma düşmesi kaçınılmaz oluyor” diye konuştu.

ÇİFÇİNİN GÜVENDE HİSSETMESİ LAZIM

 Bakanlığın elinde üreticinin bir üründe yapacağı maliyet cetvelinin olduğunu ve buna göre destek miktarının belirlenmesini ve desteklerin zamanında yapılması gerektiğini ifade eden Çakıcı, “Zamanında yapılmayan destek ödemelerinin bir anlamı kalmıyor. Zamanında doğru rakamlarla destek yapılım çiftçiye anında destek ödemelerin yapılması lazım. Litre üzerinden mazot desteği bir yana 40 TL üzerinden çiftçiye mazot satılması başlı başına bir yanlış zaten. Öncelikle bunu durumun değişmesi lazım. Ekim ayından itibaren çiftçiye destekler verilmeli ve ekonomik koşullar ne olursa olsun mazot, gübre gibi çiftçinin temel giderlerindeki fiyatlar hasat döneminin sonuna kadar sabit tutulmalıdır. Böyle olursa eğer yapılan desteklerin bir anlamı olur ve çiftçi de daha güvenli bir şekilde üretime devam eder” dedi.

TÜRKİYE’DE EKİMİNDEN VAZGEÇİLEN ÜRÜN SAYISI ARTIYOR

Çakıcı, çiftçilerin iklim krizinin ardından her geçen gün artan girdi maliyetleriyle birlikte tarımdan ayrıldığın ve tarım arazilerinin artık boş bir şekilde nadasa bırakıldığını belirtti. Bununla birlikte nohut, anason ve susam başta olmak üzere bazı ürünlerin artık üretici için avantajlı olmamasından dolayı hiç ekilmediğini ve yüksek maliyetlerde ithal edildiğini dile getiren Çakıcı, “Çiftçilerimiz tarlalarında ürünlerini hasat ettikten sonra sulama gerekmeyen ve çok verimi olmayan arazilerde farklı ürünlerin ekimi yapılıyordu. Şimdi artık onları da ekmiyor üretici tarlasını nadasa bırakıyor. Bu yüzden ekilmeyen ve boşta duran çok tarla var. Gıda temininde ihtiyacımız olan ürünlere yönelip arpa, buğday, mercimek, nohut gibi temel gıda maddelerini çiftçimize ektirmemiz gerekiyor. Bunun için de çiftçiyi desteklememiz lazım. Bu sorunlar her sene üst üste birikiyor. Çiftçi bir sonraki yılın gelirini elde edemediği için sürekli borçlanıyor. Küçük çiftçiler tarlasını, bahçesini satıyor. Gerçekte çiftçi olamaya kişiler bu arazileri alıyor. Bunlar hep tarım alanlarının kaybı aslında. Gerçek çiftçinin üretim yaptığı yerler lazım bize. Çünkü tarım sektörü çiftçinin parasıyla dönüyor. Ürün değerlenirse eğer bu sektör dönmeye devam eder” diye belirtti.

BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR-Kuraklık alarmı: Türkiye'nin su varlığını ve biyoçeşitliliğini tehdit ediyor