AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER - Dünya bal üretiminde 8,1 milyon kovan ile yüzde 9,0 paya sahip olan Türkiye Çin’den hemen sonra gelerek üçüncü sırada yer alıyor. Ancak Türkiye’de son yıllarda birçok nedenle arıcılık ve bal ihracatı zarar görüyor. Bu nedenlerin başında ise ekonomik kriz, ekstrem sıcaklıklar ve orman yangınları geliyor. Arıcılık denince ilk akla gelen isimlerden biri olan İzmir Seferihisar’da yaklaşık 7 yıl önce Diş Teknisyenliğini bırakarak Arıcılığa başlayan Aslıhan Özşahin ise ülkemizde devletin arıcılara yeterli miktarda destek olmadığını, kovan başına 40 TL gibi bir miktarda destek verildiğini belirtiyor. Bunun devletin arıcılığı bir meslek değil de ek iş olarak görmesinden kaynaklandığına dikkat çeken Özşahin, son yıllarda tüm meslektaşları gibi zorluklar çektiğini dile getirerek “Ben bir arıcı olarak bakanlıktan ve odalardan bu işi daha ciddiye almalarını ve bu yönde teşvik çalışmaları yapmalarını bekliyorum. Aksi halde arıcılık ve bal ihracatındaki üstünlüğümüz her geçen yıl azalarak tükenmeye yüz tutacak” diye konuştu.
SADECE BAL ÜRETSEM BATARDIM
Yaklaşık 400- 450 adet kovan ile arıcılıkta, ana arı satışından bal satışına birçok kalemde yer alan Özşahin, mesleğe başlama serüvenini ve son yıllarda yaşadığı zorlukları şöyle anlattı: “Yaklaşık 7 yıldır bu işi yapıyorum. Ben aslında diş teknisyeniyim. Bu işe oğlumun rahatsızlığı sonrasında ona doğal bal üretmek için, evimin bahçesinde bir kovan ile başladım. Başladıktan bir buçuk sene sonra 50 kovana ulaştım. Gün geçtikçe arıcılığa yöneldim ve memurluk ile arıcılık arasında bir tercih yapmam gerekti. Ben de arıcılığı tercih ettim. Şu an 400- 450 adet kovan ile bu işi yapıyorum. Ancak son yıllarda ekonomik şartlar, mazotundan tutun da ilaçlamasına, şekere, arıcılıkta kullanılan çeşitli malzemelere ve arının kovan masraflarına kadar her alanda bizi etkilemiş durumda. Ben devlet memurluğundan istifa edip bu işe başladım bu da tamamen beni mutlu eden meslek arıcılık olduğu için ama sadece mutlu olmak yetmiyor. Yaptığınız işin sizde maddi gelir de sağlaması gerekiyor. Ekonomik şartlar arıcının belini büküyor. Ben Türkiye’deki birçok kişi gibi sadece bal üretsem bu sektörde tutunamaz batardım. Baktığımızda şehir dışına giden göçer arıcıların birçoğu mazot parasından dolayı göçerliği bırakıp ve kendi bölgelerinde kalmaya başladılar. Böyle olunca ise tek kalem çalıştıkları için yani sadece bal satmaları nedeniyle koloni sayısını azaltmak zorunda kaldılar. Çünkü dışarıya gitse mazot parasını karşılayamıyorlardı, kendi bölgelerinde kalınca ise fazla koloniye bakmak için ekstra bir masraf yapmaları gerekiyordu” dedi
HER YIL DAHA DA AZALIYOR
Bunun dışında ülkemizde ormanlık alanlarda çıkan yangınlar ve mevsim normallerinin üstünde seyir eden sıcakların arıcılığa etkilerine değinen Özşahin, “Yangınlarda çam ağaçları yanıyor ve o bölgelere giden yüzlerce çam balı üreten arıcı bundan direkt olarak etkileniyor. Yani aslında çam balı rezervleri yanıyor. Öte yandan yaşanan ekstrem sıcaklarda kraliçe arı olarak da bilinen ana arılar yavrulamıyor. Çünkü koloni yavruları, aşırı soğuklarda ısıtmak, aşırı sıcaklarda ise soğutmak için enerji harcıyor. Bu nedenle de bizim koloniye enerji sağlamak için sürekli şeker vermemiz lazım. O da masraf demek. Zaten bizler devletten kovan başı 40 TL gibi bir destek alıyoruz. Açıkçası bu destek işimize yaramıyor. Bizler devletin arıcılık konusunda daha hassas olmasını istiyoruz. Çünkü çam balı ihracatının yüzde 98’i ülkemizden yapılıyor. Bu oran küçümsenemeyecek kadar fazla iken maalesef Türkiye’de devlet tarafından arıcılık hala bir meslek dalı olarak görülmüyor. Hala ek iş ya da hobi olarak bakıyor. Bize sağlanan şartlardan bunu anlıyoruz. Ben bir arıcı olarak bakanlıktan ve odalardan bu işi daha ciddiye almalarını ve bu yönde teşvik çalışmaları yapmalarını bekliyorum. Aksi halde dünyada ilk sıralarda geldiğimiz arıcılık ve bal ihracatındaki üstünlüğümüz her geçen yıl azalarak tükenmeye yüz tutacak. Devlet arıcılığı dikkate almalı” şeklinde konuştu.