Kadın cinayetlerinin gündemden düşmediği Türkiye’de bir kahreden olay da 19 Haziran tarihinde İzmir’in Çiğli ilçesinde yaşanmıştı. İki çocuk annesi Aysel Aydemir, 13 yıl evli kaldığı eski eşi Ferhat B. tarafından işe giderken pompalı tüfekle vurulmuştu. Vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Aydemir, şans eseri hayatta kalmayı başarırken, kısa sürede yakalanarak göz altına alınan Ferhat B. ise tutuklanmıştı. Ferhat B.’ün hak ettiği cezayı alması için ‘adalet’ talebinde bulunan Aydemir, “O gün oraya beni öldürmeye gelmişti. Elini kolunu sallayarak oradan çıkmasını istemiyorum. Hak ettiği cezayı almasını istiyorum. Bugün benim başıma gelen yarın sizin de başınıza gelebilir. Lütfen sesim olun” sözleriyle gazetemiz aracılığıyla isyan etmişti. Olayın ardından alınan ifadeler ve alınan deliller ışığında hazırlanan iddianamede, Ferhat B. hakkında ‘Boşandığı eşe karşı kasten yaralama’, ‘Silahla tehdit’ ve ‘6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna Muhalefet’ suçlarından toplam 12,5 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede istenen cezaya ve suçun vasfına tepki gösteren Aydemir, “O gün oraya beni öldürmeye gelmişti. İlla ölmem mi gerekiyordu?” diye sordu. Aydemir’in avukatı Süleyman Bayrak ise, suç vasfının ‘kasten yaralama’ değil ‘öldürmeye teşebbüs’ olması gerektiğini savunarak, “1 Eylül’deki duruşmamızda dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini ve sanığın öldürmeye teşebbüs suçundan yargılanmasını talep edeceğiz talep edeceğiz” dedi.
ERKEN SALINIRSA DİYE KORKUYORUM
Silahlı saldırıda vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Aydemir, hala sağlığına kavuşamadığını söyledi. Davanın ‘kasten yaralama’ suçundan açıldığını fakat eski eşinin olayın yaşandığı gün kendisini öldürmeye geldiğini kaydeden Aydemir, “Bu olayda en azından sağ kurtulduğuma seviniyorum. Böyle bir şeye sevinilmez ama maalesef seviniyorum. Yaralarım henüz iyileşmedi. Hala ayağımın üzerine basamıyorum. İki gün önce kontrolüm vardı, kırık tam kaynamamış. İşbaşı yapamadım henüz. İstenen cezayı çok yetersiz buluyorum. Çünkü hem sağlığımdan oldum hem de ekonomik zorluk çekiyorum. Çocuklarım da ben de perişan olduk. Aileme muhtacım şu an. Okullar da açılacak şimdi ama çalışamıyorum. Dava kasten yaralama suçundan açıldı ama o gün oraya beni öldürmeye gelmişti. Asıl amacı buydu. Ağır ceza verilmesi için illa ölmem mi gerekiyordu? Ben öldükten sonra mı ağır ceza verecekler? Zaten 5 senedir mücadele veriyordum, hiçbir önlem alınmadı. Hiçbir caydırıcı ceza verilmedi kendisine. Her gün hayatımdan endişe ediyordum, hala da endişeliyim. Hatta bu sefer endişem daha fazla. Belki bu cezanın dörtte birini bile yatmayacak. Erken salınırsa diye korkuyorum” ifadelerini kullandı.
İSTENEN CEZA YETERSİZ
Aydemir’in avukatı Süleyman Bayrak ise suç vasfının ‘kasten yaralama’ değil ‘öldürmeye teşebbüs’ olduğunu savunarak, dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini belirtti. İddianamede sanık için istenen cezanın yetersiz olduğunu dile getiren Bayrak, “Soruşturma savcısı ‘Boşandığı eşe karşı kasten yaralama’ suçundan davayı açtı. Hatta davada 3 ayrı suç başlığı var ama bu bizim için çok yetersiz. Aslında bu davanın ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan açılması gerekiyordu. 1 Eylül’de Asliye Mahkemesi’nde duruşmamız var. O duruşmada dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini talep edeceğiz. Sanığın öldürmeye teşebbüs suçundan yargılanmasını talep edeceğiz” açıklamasını yaptı.