ÇAĞLA GENİŞ Yıllarca sol mücadelenin içinde yer alan ve Birleşik Haziran Hareketi üyesi olan Nuret Çalıcı, geçtiğimiz günlerde uzun zamandır savaştığı akciğer kanseri nedeniyle hayata veda etti. 63 yaşında yaşama gözlerini yuman Çalıcı, katıldığı sayısız koşu maratonunda birçok derece elde etmiş ve tanı aldıktan sonra hayatına kendi deyimiyle ‘anti kanser marantoncusu’ olarak devam etmişti. Çalıcı ile 2021 yılında yapmış olduğumuz röportajda, bu mücadelesini, “Kansere karşı mücadele politiktir. Ben aynı zamanda kanseri besleyen kapitalizme karşı da bir savaş veriyorum. Kanserle maratonum devam ediyor, öndeyim ve kazanacağıma inanıyorum” sözleriyle anlatmıştı.
SON DEVRİMCİ GÖREV… Yaşamı boyunca emek ve özgürlükten yana tavır alan Çalıcı için ölümden sonra koşulacak bir maraton daha vardı... Çalıcı, tedavisi sürdüğü yıllarda bedenini kadavra olarak bağışlamış ve yakın çevresine de bunu vasiyet etmişti. Çalıcı, vefatından önce kaleme aldığı notta şu satırları yazmıştı: “Sevgili ailem, dostlarım, yoldaşlarım, canlar… Bu ilanı okuyorsanız, ben 2020 yılında kayıt yaptırdığım ‘DEÜ Kadavra Ultra Maratonu’na start almış olacağım. Bu maraton ‘sonsuz, nefessiz ve düşsüz’ bir uyku şeklinde gerçekleşiyor. Maratonu sadece genç bilim adayları ve hocaları izleyebiliyor. Parkuru tamamlayıp finale ulaştığımda eğer bilime iğne ucu kadar katkım olursa son devrimci görevimi tamamlamanın huzuru ve sevincini yaşayacağım. Hoşçakalın…”
TÖRENLE ‘SON MARATON’A UĞURLANDI Vasiyeti üzerine bedeni Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi’ne kadavra olarak bağışlanan Çalıcı, bugün ailesi ve yakın dostlarının katılımıyla Dekanlık Binası’nda düzenlenen Şükran Töreni ile son yolculuğuna uğurlandı. Duygu dolu anların yaşandığı törende, DEÜ Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Hatice Nur Olgun, Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Amaç Kiray ve akademisyenler de yer aldı.
KENDİSİNE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM Törende ilk olarak konuşan Prof. Dr. Kiray, kadavra bağışının tıp eğitimindeki önemine vurgu yaparak, “Hekim yetiştirirken kadavraya çok ihtiyacımız var. O nedenle Nuret Bey’e hem akademisyen arkadaşlarım hem de öğrencilerim adına kendisine şükranlarımı sunuyorum” dedi.
ÖMÜR BOYU YAŞAYACAK Ardından söz alan DEÜ Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Hatice Nur Olgun ise, “Ben bir kadavra bağışı olacağını duyduğumda çok heyecanlandım. İlk günlerime döndüm. 2024 yılında yaş gereği emekli olacağım, 1973 yılında tıp fakültesine girdim. Yıl 74’tü, anatomi derslerimiz başladı. Hocamız kadavra dersleri başlamadan önce bizi amfiye alarak, ‘İlk defa buraya geldiniz, biraz sonra gireceğiniz yer sizin için kendisini eğitime emanet etmiş çok değerli insanların olduğu yer. Burada sükunet, terbiye ve saygı istiyorum sizden’ demişti. Nuret Bey’e çok saygı duyuyorum, ailesine de çok teşekkür ediyorum. Bu benim hiç unutamayacağım ve hep hatırlayacağım bir gün. Nuret Bey’in bundan sonra arkadaşlarımızın bilgilerinde ömür boyu yaşayacağına inanıyorum. O bilgileri bize veren bugüne kadar tüm insanlarımıza teşekkür ediyorum. Nuret Bey’de aklımdan, zihnimden hiç çıkmayacak” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Olgun, konuşmasının ardından bağışçı Nuret Çalıcı’nın eşi Kıymet Çalıcı’ya teşekkür plaketi verdi.
SENİ MÜCADELEMİZDE YAŞATACAĞIZ Törende konuşan Nuret Çalıcı’nın yakın arkadaşı Turan Özüçelik de, “Nuret, benim gibi, 1970’li yıllarda Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik, siyasal alt üst oluşlarla ilgilenmeye başlamış ve bunlarla dertlenmiş bir arkadaşımızdı. Nuret’i tanımlayacak iki kavram nedir diye sorsalar, hiç tereddütsüz yurtseverlik ve devrimcilik derim. 2020 şubat ayında, kanser teşhisi konulduğunda, kendisi bunu bir maratona benzetmişti. Bir maraton metaforu kullandı baştan itibaren, ki bir maraton koşucusuydu. Son yıllarda Ali İsmail Korkmaz Vakfı (ALİKEV) adına maraton koşularına katılıyordu. Doktorlar teşhis konulduğunda birkaç ay ömür biçmişlerdi ama 3,5 yıl yaşamak için direndi. Çünkü yaşam sevinciyle dolu bir arkadaşımızdı. Sevgili Nuret, seni ve anılarını mücadelemizde yaşatacağız. Senin uğruna kavga ettiğin idealler için bu mücadeleyi sürdürdüğümüz her bir etapta biliyoruz ki yanı başımızda olacaksın. Biz yaşadıkça, saygıyla, daima…” sözleriyle duygularını dile getirdi.
KADAVRA YOKLUĞUNU DERT ETMİŞTİ Çalıcı’nın başka bir yakın arkadaşı Günseli Suna Kaya ise, “Nuret gerek baba tarafının toprakla ilişkisi, gerek Çorum Mecitözü’nün bir işçi kenti olması nedeniyle emek-sermaye çatışmasını daha çocukluktan itibaren yaşayarak gözleyen bir kişilik. Nuret’in en çok bilinen özelliklerinden biri kitaplara ve bilime olan aşkıdır. Yaşamı bir maraton olarak algılar. Yıllar önce, daha kansere yakalanmamışken, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde o zamanki rektör ‘Kadavra bulamıyoruz çocukları maket üzerinde eğitiyoruz’ dedi. Bunu o zamandan beri dert etmişti. ‘Günseli Hocam ben kendimi kadavra olarak bağışlamayı düşünüyorum, maket üzerinde tıp eğitimi mi verilir’ diyerek bağış konusunu düşünmeye başlamıştı. Nuret mücadelede kararlı, yürekli bir arkadaşımızdı. Yitirdiğimiz ama fiziken bilim içerisinde uzun zaman yaşayacak ve öğretecek olan, bedeniyle öğretecek olan, uzman doktorlara ve yöneticilerimize kendini materyal olarak sunarken duyduğu onuru, yüzündeki ifadeyi ve ışıltıyı anlatmak gerçekten zor. Saygıyla, sevgiyle…” dedi.